DünyaManşet

Antifa’nın bir terörist grup olarak etiketlenmesi, faşizmin ilerlemesinde yeni bir girişim

0

Dan Arel, Agency için yazdığı yazıda birkaç Cumhuriyetçi Partili politikacının “antifa”nın yerel bir terör örgütü sayılması için girişimde bulunmasını değerlendiriyor.

Antifa şiddet eylemleri yoluyla aşırılıkçı amaçlarını gerçekleştirmeye çalışan, nefret dolu, hoşgörüsüz köktencilerden oluşan bir terör örgütüdür.” Senator Ted Cruz, 18 Haziran’da Twitter hesabından Senatör Bill Cassidy ile birlikte oluşturulan ve “Antifa”nın resmen terör örgütü sayılması için verilen bir yasa teklifini duyururken bunları yazdı.

Cassidy bir basın açıklamasında “Antifa üyeleri teröristtir, ‘faşizmle savaşırken’ kendileri fiilen faşizme yönelen ve liberal ayrıcalıklarla korunan vahşi maskeli zorbalardır,” ifadelerini kullandı. Cassidy, “Zorbalar birisi hayır diyene kadar istediklerini yaparlar. Seçilmişler terörü engellemek için korkak davranmamalı, gerekli cesareti göstermelidir,” dedi.

Yasa teklifi (metinde sürekli büyük harflerle vurgulanan) Antifa’nın konuşma özgürlüğüne karşı olduğunu ifade ederken 29 Haziran’da Portland Oregon’da sözde saldırıya uğrayan blog yazarı Andy Ngo’dan sözediyor. Senatörler, Ngo’nun ciddi biçimde yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını iddia ediyorlar.

29 Haziran’da gerçekleşen Portland’daki faşist gösterinin öncesindeki gece Ngo, twitter hesabından Antifa’nın yürüyüşçülere asit atacağını “duyduğunu” açıkladı.

Böyle bir şeyi söylenti olarak duymuş olması bile imkansız olsa da, olaylar başlamadan önce kendisini mağdur gibi göstermek için bir hikaye uydurmak istediği anlaşılıyor. Olay sırasında kendisine sadece vegan milkshake fırlatıldığı halde, çabuk kuruyan bir tür çimentoyla saldırıya uğradığı hikayesini anlattı. Portland Polisinin de paylaştığı bu hikaye, destekleyici hiçbir kanıta sahip olmayan bir iddia.

Gazeteciler daha fazla bilgi için polis merkezine başvurduklarında, yetkililerin çok meşgul olduğu söylendi.

Evet, Ngo hastaneye gitti, ancak “ciddi olarak yaralandığına” ya da iddia ettiği gibi tehlikeli bir beyin kanaması geçirdiğine ilişkin hala bir tek delili yok. Aslında Portland’daki faşist yürüyüşte kendisine milkshake atıldıktan sonraki gün Fox News ve CNN’e çıktı. Bu genellikle beyin kanaması geçirdiğini iddia eden bir kişinin yapacağı bir eylem değildir. Daha sonra podcast’ında Joe Rogan’a konuk olduğunda, karma dövüş sanatlarıyla (MMA) uğraşan ve UFC karşılaşmalarında yer almış olan Rogan da, sol görüşe hiç yakın olmamasına karşın Ngo’nun iddiasını sorguladı.

Bir sonraki oyunun ne olduğunu görmek için tarihte İtalyan ya da Alman faşizminin yükselişine bakmak yeterli olacaktır. Son birkaç on yılda sağ politikadaki her hamle bu ana işaret ediyordu. Nazi Almanyasının politikasında kadın bedeninin denetlenmesi çok önemli bir rol oynuyordu, günümüzde de buna alışığız. Faşizmin bir başka önemli özelliği de anti entelektüelizmi ilerletmek için girişilen, üniversitelere yönelik saldırılarıdır.

On yıllardır sağcılar, kampüslerde liberal profesörlere saldırıyor ve üniversitelerin muhafazakarlığa karşı köktenci bir gündem dayatarak konuşma özgürlüğünü kötüye kullandıklarını iddia ediyor. Aslında kampüslerde konuşma özgürlüğü zorlukla yaşatılıyor. Kampüslerde konuşma özgürlüğünün krizi, muhafazakar seçmenlerde korku yaratmak için imal edilmiş yapay bir gündem. Kriz konuşma özgürlüğünü geliştirmek için değil, öğrencilerde anlayış ve açık fikirliliğin gelişmesini sağlayabilecek iki alan olan sosyal bilimler ve kültürel araştırmalar alanlarındaki kürsüleri kapatmak amacıyla yaratıldı. Anlayış ve açık fikirlilik yok edilmeden muhafazakarlığın hayatta kalması mümkün değil.

Bu yasa teklifiyle ilgili en önemli konu da teklifin Amerikan politik hayatına yönelik büyük bir tehlike oluşturması. Cruz ve Cassidy politik anlatıları denetimleri altına almak için korkuyu kullanıyor ve faşist taktiklerin el kitabına uygun şekilde solcu grupları ve eylemleri suç unsuru olarak göstermeye çalışıyorlar. ABD’de savunmaya değer bir şey varsa o da hükümetin müdahalesi olmadan istediğiniz politik partiye üye olabilmenizdir. Yasa teklifi kabul görürse, bu durum değişir.

Antifa bir örgüt olmadığı için peşine düşülecek bir önderi ya da basılacak bir toplantı yeri bulunmuyor, ancak devletin Antifa’ya katıldığını kolayca iddia edip terörize edebileceği, tutuklayabileceği ve kapatabileceği sosyalist, anarşist ve komünist gruplar olacaktır.

Eğer böyle yasa teklifleri kabul edilirse, çok geçmeden hükümetlerin ülkeyi terörist eylemlerden koruma adına, en zararsızından Amerika Demokratik Sosyalistlerinin toplantılarını bile yasaklaması beklenebilir.

Bu senatörler Antifa’nın kelimenin tam anlamıyla katil faşistlere ve Nazilere karşı oluşan ve toplulukların korunmasına yönelik bir tepki olduğunu bilmenizi istemiyorlar. Bu insanları demokratik haklarından vaz geçmeye ve faşistleri daha da güç vermeye sürükleyen korku anlatısıyla uyumlu değil.

Aşırı sağcı grupları değerlendirirken, ölen kişi sayılarına ve eylemlere bakmak gerekir. Önerilen yasayla ilgili basın açıklamasında Cassidy, antifa’nın faşizmle savaşırken “kendisinin fiilen faşizme yöneldiğinden” söz ediyor. Antifa bugüne kadar kendi başına hiçbir gösteri örgütlememişken ve sadece The Proud Boys, Patriot Prayer, Amerikan Kimlik Hareketi (American Identity Movement – önceki ismi Identity Evropa) gibi bir çok grubun düzenlediği faşist yürüyüşlere karşı yerel halkı savunmak için ortaya çıkmışken, bu nasıl doğru olabilir?

Faşizme karşı koyanları “”terörist” olarak yaftalamak isteyen Ted Cruz, aşırı sağcı “Yeminliler” milislerinin bir gösterisinde görülüyor. Grup 2016’da Malheur’ün silahlı işgalinde yer almıştı. Eylemciler FBI ajanlarını ölümle tehdit ederken milislerden biri emniyet güçlerince öldürüldü.

Bu gruplara karşı çıkan antifaşistleri suçlayan basın bildirisinde senatörler nasıl olur da Heather Heyer, Taliesin Myrddin Namkai-Meche, ya da Rick Best adlarını anmayı unutur? Bu kişilerin üçü de faşistlerce öldürüldü. Bunlar ABD’de aşırı sağcı gruplarca ve kişilerce öldürülen 300 kişiden sadece üçü.

Yasa teklifinin neresinde aşırı sağcı gruplar suçlanıyor? Hem de antifaşistlerce öldürülen insan sayısı sıfırken.

Bu yasa teklifi Antifa ile ilgili değil, solu ortadan kaldırmakla ilgilidir. Teklif “Federal Hükümeti mümkün ve uygun olan her türlü aracı kullanarak, Beyazların üstünlüğünü savunan terörizm de dahil ülke içinde terörizmin her biçiminin yayılmasıyla daha fazla çabayla mücadele etmeye” çağırıyor.

Federal Hükümet bunu nasıl yapacak, FBI beyazların üstünlüğünü savunanların emniyet güçleri içindeki varlığını  10 yıldan fazla süredir biliyorken ve onları durdurmak için hiçbir şey yapmamışken? Ya da şu sırada toplama kamplarının denetiminden sorumlu olan Yurtiçi Güvenlik Bakanlığının Facebook hesaplarında göçmen çocukların ölümüyle açıkça alay ederken ve kongrenin siyah ya da yerli kadın üyelerini cinsel saldırıyla tehdit ederken?

Beyazların üstünlüğü hareketini durdurmak için hiçbir çaba harcanmayacak, ve eğer bu senatörler yasa teklifini kabul ettirirlerse, bu grupların eylemlerinin cezasız kalmasını sağlayacak biçimde, ülkedeki faşist gösterileri korumak için görevlendirilen polis sayısı daha da artacak.

Yasa teklifi geçerse bunun nedeni sağın politik anlatıyı tamamen ele geçirmiş olduğu anlamına gelecek ve Patriot Act – Vatanseverlik Yasasını kabul ettirirken yaptıkları gibi, terörizm korkusunu bir kez daha kullanarak, yurttaşların haklarını elinden alarak hükümete daha fazla güç kazandırmış olacaklar. Bu gidişat devam ederse tüm haklarımızı kaybedeceğiz ve gündelik hayatlarımız giderek daha fazla hükümetin neye izin verip vermediğine göre belirlenecek.

Faşizmin yavaş ve sinsi ilerleyişi on yıllardır devam ediyor ve şimdi atağa kalkmış durumda. Buna göstereceğimiz tepki, bizi bundan sonra bir ulus olarak değil, halk olarak tanımlayacak.

* * *

Dan Arel Güney Kaliforniyalı bir aktivist ve ödüllü bir köşe yazarıdır. Yazıları Truthout, The New Arab, Time, Huffington Post, AlterNet, ve Salon gibi yayınlarda yer aldı. Yazdığı kitaplar arasında Tanrısız Ebeveynlik ve Seküler Eylemci bulunuyor.

2017’den beri, işçi hareketi içinde iletişim çalışmalarında bulundu, daha yüksek ücret ve haklar ve ülkenin korumasız durumda olan yurttaşları için toplumsal adalet istemi için yürütülen mücadelelerle yer aldı.

Makalenin İngilizce Orijinali

Yeşil Gazete için çeviren: Özgürel Başaran

More in Dünya

You may also like

Comments

Comments are closed.