Köşe YazılarıYazarlar

Belediyeler evsel atık sorununu neden çözemiyor?

0

‘Ülkemizde belediyelerin evsel katı atık sorununu çözememesinin altında maliyet unsurları kadar çözüm için kentlerinde yaşayan tüm tarafların katkısını ve görüşlerini almaması yatıyor.’

Evsel atıkların yönetimi tarih boyunca insan yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Ortaçağ Avrupa’sında sokaklara atılan her türlü atık başta fare olmak üzere kemirgenlerin aşırı üremesine ve tüm kıtayı etkileyen veba salgınlarına yol açmış. O dönemin günümüze ulaşan izleri ise birçok Avrupa kentinde gördüğümüz veba sütunları ve zenginlerin ‘pisliğe’ basmaması için ikinci kat seviyesinde yapılan ve binadan binaya geçmeye yarayan revaklar…

Aslında günümüzde belediyelerin sorumluluk alanlarında çıkan evsel nitelikli atıklar tüm katı atıklar içinde %5-6’lık bir bölümü oluşturuyor. Buna karşın tüm dünyada toplum tarafından evsel atıkların bertarafı katı atık yönetimi içinde diğer atıklara göre daha ön planda tartışılıyor. Günümüzde insanların büyük bir bölümünün kentlerde ve dar alanlar içinde yaşadığı göz önüne alınırsa çevre ve insan sağlığı açısından toplumun neden tehlikeli endüstriyel atıklar, maden atıkları gibi atıklardan daha çok evsel atık yönetimini tartıştığı anlaşılabilir. Evsel katı atıklar, gerek içeriklerindeki hastalık yapıcı veya bulaştırıcı maddelerle doğrudan; gerekse fare, sinek vb. diğer canlılar için beslenme ve üreme kaynağı olması nedeniyle dolaylı olarak çevre ve insan sağlığını açısından riskler oluşturur. Katı atıkların kentsel çevreye etkileri biyolojik, kimyasal ve fiziksel boyutta olmaktadır. Doğrudan veya kemirgenler ile bulaşıcı hastalıklar ortaya çıktığı gibi çöp depolama alanlarında veya taşıma sırasında oluşan sızıntı suları ve gazlar, kimyasal ve biyolojik olumsuzluklara neden olmaktadır.

30 yıllık yönetmelik

Ülkemizde 1991’den günümüze evsel katı atıkların yönetimi bir yönetmelik çerçevesinde yapılıyor. Zaman zaman çeşitli değişikliklere uğrayan yönetmelik evsel atıkların üretim yerlerinden; yani konutlardan toplamadan son imha noktasına kadar taşınması ve son imhasında sorumluluğu belediyelere bırakıyor. Ancak yönetmeliğin yayınlanmasının üzerinden otuz yıla yakın bir süre geçmesine rağmen bu alanda sorunlar halen çözülebilmiş değil. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TUİK) resmi rakamlarına göre belediyeler tarafından 1994’de 17 754 000 ton evsel atık toplanırken bu miktar nüfus ve kentlerde yaşayan insan sayısındaki artış; kişi başına çıkarılan atık miktarının artması gibi nedenlerle 2016’da 31 584 000 tona fırlamış*. Yine TUİK’in rakamlarından öğreniyoruz ki; belediyeler evsel atığı bu süre içinde büyük oranda vahşi depolamanın bir adı olan belediye çöplüklerine dökerek ‘imha’ etmiş. 1994’de % 81.5 olan belediye çöplüklerine evsel atıkların boşaltılma oranı 2016’da ancak %28.5 kadar düşürülebilmiş. Bugün birçok gelişmiş ülkenin uyguladığı düzenli katı depolama alanlarına depolama oranı ise ancak 1994’den 2016’ya %4.6’dan %61.2’ye çıkabilmiş. Üstelik TUİK belediyelerin verdiği bilgilere dayanarak yapıyor bu istatistikleri… Belediyeler tarafından ‘düzenli katı atık depolama alanı’ olarak belirtilen sahaların daha çok belli düzeltmeler yapılmış belediye çöplükleri olduğu da bir sır değil. Üstelik belediyeler kapasitesi dolan bu alanların yerine yeni alanlarda açmıyor; açamıyor. Belediyeler tarafından TUİK’e bildirilen bertaraf yöntemleri arasında düzenli katı atık depolama, belediye çöplüğüne dökme dışında; açıkta yakma, dere ve göle dökme, gömülme, dolgu malzemesi olarak kullanma, kompost tesisine gönderme ve diğer geri kazanım tesislerine gönderme de var. Diğer kazanım tesisleri olarak belirtilen tesisler ise cam, metal, plastik gibi geri kazanım ayrılmış maddeleri lisanslı tesisler ve bunalar dışındaki atıkların gönderildiği biyogaz tesisleri… Özellikle bu son bertaraf yöntemi için TUİK’in elinde 2014 yılına kadar hiçbir veri yok. 2016 yılında ise TUİK ülke çapında tüm evsel atıkların % 9,3’nün bu yöntem ile bertaraf edildiğini belirtiyor.

Tablo 1: Bertaraf/geri kazanım yöntemleri ve belediye atık miktarı (1994-2016) (http://tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist)

1994 1998 2004 2010 2016
Bertaraf yöntemleri Miktar % Miktar % Miktar % Miktar % Miktar %
Belediye çöplüğü 14 479 81,5 16 853 67,6 16 416 65,6 11 001 43,5 9 095 28,8
Düzenli depolama tesisi 809 4,6 5 258 21,1 7 002 28,0 13 747 54,4 19 338 61,2
Açıkta yakılan 442 2,5 386 1,5 102 0,4 134 0,5 10 0,032
Dereye ve göle dökülen 558 3,1 375 1,5 155 0,6 44 0,2 0,5 0,002
Gömülen 523 2,9 852 3,4 426 1,7 34 0,1 7 0,021
Dolgu olarak kullanılma gibi diğer yöntemler 753 4,2 1 039 4,2 563 2,3 122 0,5 41 0,130
Kompost tesisine gönderilen 192 1,1 166 0,7 351 1,4 194 0,8 146 0,5
Diğer (ayrıştırma, biyogaz vs.) 2 946 9,3
Toplam 17 757 100 24 945 100 25 014 100 25 277 100 31 584 100

* bin ton olarak

Aslında evsel atıkların yönetimi evden; yani üretildiği noktadan son bertaraf aşamasına kadar bir bütün. Bu bütünün herhangi bir parçasında aksama olması halinde ise sağlıklı bir evsel atık yönetiminden bahsetmek imkansız… Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Baran Bozoğlu’nun 12.07.2019’da bir televizyon programında da vurguladığı gibi ilk aşamada; sağlıklı bir atık yönetimi çöpün üretildiği noktada; evlerde yapılan ayrıştırma ve geri kazanım ile başlar. Geri kazanım oranları Almanya, Avusturya, Japonya gibi ülkelerde %60 oranına yaklaşmıştır. Bu durum çevresel kaynakların korunması; ham madde gereksiniminin azaltılması gibi yararlarının yanı sıra özellikle evsel atıkların bertarafı maliyetleri de önemli ölçüde azaltmakta; geride kalan büyük çoğunluğu yiyecek ve hayvan artıklarından oluşan organik atıkların yönetimini de oldukça kolaylaştırmaktadır.

Yakma yerine biyogaz üretimi 

Ancak son dönemlerde özellikle kentlerde yaşayanların ve kişi başı çıkarılan katı miktarının artması gibi nedenlerle geri kazanıma rağmen son depolama noktalarında kaçılmaz olarak bir kapasite sorunu ortaya çıkmıştır. Belediyeler bu noktada yeni arayışların içine girmiştir. Kentsel yerleşimin dışında yeni düzenli katı atık alanları kurmanın ve işletmenin maliyetinden kaçınmak için bu çözümü kentin içinde veya yakınlarında yapmaya çalışmaktadır. Bu noktada belediyeler için ilk akla gelen ise kent yakınlarında yeni atık depolama alanları bulmak; bu alanlarda geri kazanım yapmaya çalışmak ve atığı yakarak elektrik üretmek olmaktadır. Başta Çin olmak üzere birçok ülkede atık yakma tesisleri kurulmuştur. Ancak bu tesislerin yapımının, işletmesinin çok pahalı olmasının yanı sıra başta dioksin ve furan olmak üzere kanserojen gazlar ve özellikle 2.5 µ ve altında partikül madde çıkarması; insan sağlığı sorunlarına neden olması; buna karşılık enerji veriminin düşük olması bu tesislerin sağlıklı bir evsel atık yönetiminde yeri olmadığını göstermiştir.

Bu nedenle başta Avrupa ülkeleri olmak üzere birçok ülke bitkisel ve hayvansal atığı yakmaktan vazgeçmişlerdir. Ancak son yıllarda özellikle büyük miktarda bitkisel ve hayvansal atık çıkarılan kentlerde düzenli katı atık depolama alanlarında oluşan metan gazının toplanarak değerlendirilmesi; ayrıca yiyecek artıkları, bitkisel ve hayvansal artıkların çürütülmesi ile oluşturulan biyogazın da bu üretime katılması ile elektrik üretim tesislerinin kurulmasına başlanmıştır. Ancak bu metotta olmazsa olmaz koşul özellikle konutlarda atık ayrıştırmasının son derece iyi yapılmasıdır. Yani son depolama noktasında kullanılacak atığın içinde özellikle plastik, naylon poşetler, kimyasallar, cam, teneke gibi maddeler olmamalıdır. O nedenle öncelikle belediyelerin konutlarda iyi bir ayrıştırma için toplum eğitimlerine önem vermesi; daha da önemlisi geri kazanıma ayrılan maddeleri konutların kapısından düzenli olarak toplamasıdır. Bunu yaptıkları takdirde biyogaz üretimi açısından önemli bir aşama alabileceği açıktır. Ancak bu yöntem de belediyeler açısından oldukça pahalı bir yöntem.

Ayrıca sadece evsel katı atık yönetimi için kurulacak tesisler için değil; genel bir ilke olarak tüm tesisler için çevresel etki değerlendirmesi (ÇED) ve sağlık etki değerlendirmesi (SED) yapılmalıdır. SED için tüm paydaşların katıldığı; yakın ve uzak çevrede yaşayan insanların sağlığı üzerine o tesisin yapabileceği etkiyi ölçen bir yöntemdir ve demokratik bir süreç uygulanmaktadır. Özellikle tüm kenti ilgilendiren ve kentin içinde veya çok yakınında kurulacak katı atık bertaraf tesisleri için bu katılım önemlidir.  Ülkemizde belediyelerin evsel atık sorununu çözememesinin altında maliyet unsurları kadar çözüm için kentlerinde yaşayan tüm tarafların katkısını ve görüşlerini almaması yatıyor.

*http://tuik.gov.tr/UstMenu.do?metod=temelist

**Health Impact Assessment;  https://www.who.int/hia/en/

***Why HİA? ; https://www.who.int/hia/about/why/en/

**** Renu Bala, Monoj Kumar Mondal; Study of biological and thermo-chemical pretreatment of organic fraction of municipal solid waste for enhanced biogas yield.

https://link.springer.com/article/10.1007%2Fs11356-019-05695-w

***** Yingqun Maa, Yu Liua. Turning food waste to energy and resources towards a great environmental and economic sustainability: An innovative integrated biological approach https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S0734975019301041?via%3Dihub

(Yeşil Gazete)

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.