ManşetTürkiyeUncategorized

Muhbirliğin rapor hali: SETA onlarca gazeteciyi fişlemiş

0

İktidar yanlısı SETA’nın Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı basın kuruluşlarında çalışan gazetecileri ‘uzantı’ tanımlamasıyla fişlediği ortaya çıktı. Meslek örgütleri ve gazetecilerden tepki büyük. TGS dava açıyor. SETA kendini ‘muhalif olmaları onların tercihi’ diye savundu.

İktidar yanlısı Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı basın kuruluşları ve bu kuruluşlarda çalışan gazetecilerle ilgili ‘fişleme’ niteliğinde bir rapor yayınladı.

Raporda, gazetecilere, savcılık iddianamelerinde sıklıkla rastlandığı gibi haber, yazı ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle suçlamalar yöneltildi. Gazetecilerin daha önce çalıştığı kurumları gösteren şemalara yer verilen raporda, bu medya kuruluşlarının yaptığı ‘hükümet aleyhine haberler’in şikayet edilmesi ve bu kuruluşların yakın takibe alınması istendi.

İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı 202 sayfalık rapor ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ başlığını taşıyor. Raporda BBC Türkçe, Deutsche Welle Türkçe, Amerika’nın Sesi Türkçe, (VOA), Sputnik Türkiye, Euronews Türkiye, CRI Türk (Çin Uluslararası Radyosu Türkiye), Independent Türkçe’nin haber ve yayın politikalarının yanısıra bu kuruluşlarda çalışanların haber, yazı ve sosyal medya paylaşımları ‘analiz’ ediliyor. ‘Uluslararası yayın yapan medya organlarının daha iyi tanınması ve Türkiye’deki faaliyet ve bağlantılarının anlaşılması’ amacıyla hazırlandığı belirtilen raporda, incelenen kuruluşların özellikle 15 Temmuz darbe girişimini nasıl yansıttığına geniş yer veriliyor.

Raporda, bu yayın kuruluşları için Türkiye’de çalışan yabancı ve Türklerin çalışanların isimlerinin yanısıra, sosyal medya hesapları ve haklarındaki davalara kadar ayrıntılı bilgiler aktarılıyor.

‘Yazılarındaki ana vurgu’ suçlaması

Raporda, gazetecilere yaptıkları haberler, yazıları ve sosyal medya paylaşımları ve hatta ‘retweet’leri nedeniyle yöneltilen garip suçlamalardan bazıları şöyle:

-Yazılarındaki ana vurgu Türkiye’de insan haklarına saygı duyulmadığı, gazetecilerin yeterince özgür olmadığı ve ülkenin otoriter bir yönetime sahip olduğu üzerinedir.

-Genel olarak Türkiye’de basın özgürlüğü ve insan hakları konusunda zafiyet bulunduğuna yönelik bir haber üretim politikası takip etmektedir.

-Almanya Başbakanı Angela Merkel’e yönelik övgü içeren paylaşımları da dikkat çekmekte.

-Twitter hesabından daha çok çocuk istismarı, kadın cinayetleri ve kürtaj gibi meseleler hakkında paylaşımlar yapmıştır. Türkiye’de kadınlara yönelik devlet baskısının olduğunu iddia eden paylaşımlarda bulunmuştur.

-Türkiye ile ilgili basın özgürlüğünü eleştirdiği içerikler de mevcuttur.

-Üzerinde durduğu konulardan biri de Türkiye’nin terörle mücadelesi olmuştur. Doğu Anadolu Bölgesi ve Kürtlerle alakalı birçok haber yapmıştır.

-Terör örgütü PKK/PYD saflarında Ayn el-Arab’da savaşırken ölen teröristlerin yakınlarıyla röportajlar yapmıştır. Cumartesi Anneleri ile ilgili haberleri sık sık hesabı üzerinden aktarmıştır.

Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’e yönelik başlatılan soruşturmayı eleştiren birçok paylaşım yapmıştır.

‘Yolsuzluk ve işçi hakları haberleri yapıyor’

-Çeşitli mecraların Selahattin Demirtaş’ın tutuklanmasına karşı çıkan haber içeriklerini de sık sık retweet etmiştir.

-DW Türkçe ile birlikte Bianet, Diken, BBC ve Guardian sayfalarının haberlerini çokça paylaşmıştır.

-Haber içerikleri hükümetin yolsuzluk yaptığı iddiaları, basın özgürlüğü ve işçi hakları üzerine yoğunlaşmıştır. Araştırmacı-gazeteci olarak çalışan X, spekülatif konular üzerinden hükümete yönelik yaptığı suçlayıcı iddialarla dikkat çekmektedir.

-PKK ile açık bir bağı olan HDP’yi destekleyen bu söylemleri kendisinin siyasi duruşunu ortaya koymaktadır.

-Twitter hesabından eski CHP milletvekili Eren Erdem’in terör suçlamasıyla tutuklanmasına büyük tepki göstermiştir. Ağırlıklı olarak ‘İslamcı faşizm’ gibi ifadelerle AK Parti’ye karşı bir nefret dili geliştirmiştir. Sosyal medya paylaşımları AK Parti’yi siyasal İslamcı ve faşist bir yönetim olarak gördüğünü ve bu nedenle hükümet karşıtı bir duruşa sahip olduğunu göstermektedir.

-Sosyal medyada ‘diken.com.tr’nin Osman Kavala’nın mektubunu paylaştığı haberini retweet etmiştir.

-“Şu konudaki” paylaşımı retweet ederek konuyu tekrar gündeme getirmiştir.

-“Şu konuyu” hükümetin muhalefete baskı uyguladığı algısına neden olacak şekilde haberleştirilmiştir.

Basın özgürlüğü, kadın hakları…

-Basın özgürlüğü üzerine sıkça paylaşımda bulunmuştur.

-Türkiye’de gerçeğin peşinde olan gazetecilerin tutuklandığını iddia eden haber içeriklerini paylaşmıştır.

-… yaptığı bir röportajdan dolayı hakkında dava açılmıştır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaretten yargılanan Evrensel gazetesi genel yayın yönetmeni Fatih Polat’ı savunan paylaşımları retweet ederek tekrar dolaşıma sokmuştur.

-Zaman zaman 140journos, BirGün, Habertürk, DHA gibi mecraların içeriklerine de sosyal medya hesabında yer vermiştir.

-T24, Guardian gibi haber sitelerinin ve başörtüsünü çıkaran kadınların kurduğu ‘Yalnız Yürümeyeceksin’ platformunun paylaşımlarını ve kadın hareketleriyle ilgili yapılan haberleri paylaşmaktadır.

-T24, Bianet, Evrensel, Cumhuriyet, Diken, BirGün, DW Türkçe ve Sınır Ta-nımayan Gazeteciler gibi hükümet karşıtı söylemleriyle ön plana çıkan mecraların haberlerine yer verdiği görülmektedir.

-Türkiye’nin önemli toplumsal meselelerinden biri olan kadın cinayetleri, kadına şiddet, kadın meclisleriyle ilgili de çokça paylaşım yapmıştır. Bunun yanı sıra Demirtaş ve Öcalan ile ilgili paylaşımları dikkat çekmektedir.

-Hükümet karşıtlığı paylaşımlarından anlaşılan X, Medyascope programlarına katılmıştır.

-MİT tırları davasında Can Dündar ile beraber tutuklanan Erdem Gül üzerinden basın özgürlüğü paylaşımları yapmıştır.

-Millet İttifakı Ankara büyükşehir belediye başkan adayı Mansur Yavaş’ın paylaşımını ve Cumhur İttifakı Ankara büyükşehir belediye başkan adayı Mehmet Özhaseki’nin Pensilvanya’ya mektup gönderdiğini iddia eden haberi retweet etmiştir.

-Twitter hesabından yaptığı paylaşımların tamamen şahsi paylaşımlar olduğunu söylemiş ve retweetlerinin onay anlamına gelmediğinin altını çizmiştir.

-FETÖ’den aranan ve aynı zamanda kapatılan Bugün gazetesinin yazarı olan Yavuz Baydar’ı retweet etmesi dikkat çekicidir.

-Zaman zaman Reuters, Economist, New York Times gibi uluslararası yayın kuruluşlarının haberlerini paylaşmıştır.

-Avrupa’dan siyasi ve genel kültür içerikli haberler retweet etmiştir.

-Twitter adresinden Vatan Partisi’nin ve Aydınlık gazetesinin paylaşımlarını retweetlemiştir. Cumhuriyet gazetesi ve Ulusal Kanal’ın paylaşımları da mevcuttur.

‘Türkiye’ye yeterince destek vermeme’ suçlaması

Raporda ayrıca yabancı medya kuruluşları da yayın politikası nedeniyle suçlanırken “Dünya çapında bir terör örgütü olarak kabul edilen PKK’ya karşı Türkiye’nin verdiği askeri ve hukuki mücadeleyi yeterince desteklememiştir” ifadesine yer veriliyor.

 ‘CRI Türk dışında hepsi hükümeti eleştiriyor’

Raporda ilgili medya kuruluşlarının Türkiye algısının 15 Temmuz darbe girişimi, PKK’nın hendek terörü ve HDP’li milletvekillerinin tutuklanması, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve İstanbul Havalimanı’nın açılışı ve son olarak rahip Brunson krizinden sonra yaşanan ekonomik dalgalanma üzerinden ölçülmeye çalışıldığı belirtiliyor. Dahası, “CRI Türk haricindeki mecraların haberlerinde mevcut hükümet karşıtı bir haber dilinin benimsediği görülmüştür. Bu haberlerin kaynağını ise çoğu zaman basın özgürlüğü, demokrasi, ekonomik kriz, siyasal otoriterleşme gibi alanlara yönelik eleştiriler oluşturmaktadır” deniyor.

Hükümete takip ve raporlama önerisi

Raporun sonunda yer alan öneriler kısmında ise bu kuruluşların sitelerindeki ‘şikayet ve öneri’ bölümünün kullanılması isteniyor: “Özellikle doğrudan hükümeti hedef alan haberlerde yanlış bir içerik ve tutum tespit edildiğinde ilgili mercilere itiraz ve uyarıda bulunulmalıdır. Böylece medya kuruluşu ve kamu yayıncıları için ilgili ülke nezdinde denetim mekanizmaları işletilebilir.”

TRT World gibi örneklerin sayısının artırılması tavsiye edilen raporda ayrıca bu kuruluşların yakından takibi için de şu öneride bulunuluyor: “Türkiye’de yayın yapan yabancı medya kuruluşlarının güvenilirliği ve tarafsızlığı takip edilip kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Bu maksatla bir yayın takip ve raporlama oluşumu kurulmalıdır. Medyanın tabiatı gereği oluşumun devlet tarafından kurulması isabetli olmayacaktır. Sivil toplumun kuracağı bu oluşum desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.”

Raporun tam metnine bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

TGS’den suç duyurusu

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) uluslararası medya kuruluşlarının Türkiye edisyonlarında çalışan gazetecileri fişleyen bir rapora imza atan Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını duyurdu.

TGS, sosyal medya hesabından şu duyuruyu yaptı:

SETA hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Fişlenen meslektaşlarımızla birlikte. Artık mahkemede görüşürüz. Çağlayan Adliyesi C Kapısı. Pazartesi – 11:30

MLSA da yine Twitter hesabından bir paylaşım yaparak rapor hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi:

“MLSA, SETA Vakfı hakkında gazeteciliği kriminalize eden ve adeta bir iddianame gibi hazırlanmış olan ‘Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları’ raporunda gazetecileri fişlediği ve hedef gösterdiği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunacak. #GazetecilikSucDegildir”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti de rapor hakkında bir açıklama yaptı:

“Türkiye’de düşünce özgürlüğünün geliştirilmesi için iktidar tarafından kamuoyuna yargı reformunun sunulduğu bir ortamda SETA Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları başlığıyla 196 sayfalık bir rapor hazırlamıştır. 

BBC Türkçe, DW Türkçe, Amerika’nın Sesi, Sputnik Türkiye, Euronews Türkçe, Independent Türkiye ve CRI Türk (Çin Uluslararası Radyosu) çalışanlarının özgeçmişleri ve daha önce çalıştıkları kurumlar ve sosyal medya paylaşımları listelenmiştir. 

Gazetecilerin haberleri, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğü konusundaki paylaşımları, hükümet karşıtı ve tek sesli olarak tanımlanmıştır. Bu rapor iktidara yakın olmayan, eleştirisel gazetecilik yapan tüm gazeteciler açısından açık bir hedef göstermedir. Akademik çalışma değil, polis raporu niteliğinde fişleme belgesidir. Türkiye demokrasisine, basın ve ifade özgürlüğüne vurulan ağır bir darbedir.
İsmail Çağlar, Kevser Hülya Akdemir ve Seca Toker imzalı raporda basın kuruluşlarına ‘gazetecileri denetleyin’ önerisi de getirilmiştir. 

Raporun gazeteciliğin evrensel boyutunu anlamayan, çok seslilikten rahatsız olan ve haberin serbest dolaşımını istemeyenler tarafından hazırlandığı ortadır. Bu kişiler, haber almak için devletin yayınlayacağı tek tip bültenlerle yetinebilirler.

Bu raporu hazırlayanlar, raporda hedef gösterdikleri meslektaşlarımıza yönelik her türlü saldırıdan sorumlu olduklarını unutmamalıdır. Raporda fişlenen ve hedef gösterilen tüm gazetecilerin yanında olduğumuzu kamuoyuna bildiriyoruz. Hala anlamayanlara gazeteciliğin ‘iktidara değil, halkın haber alma ve gerçekleri öğrenme hakkına hizmet eden bir meslek olduğunu’ bir kez daha tekrar hatırlatıyoruz.”

Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda raporun hedef gösterdiği belirtilerek, “SETA’nın fişleme belgesi tarihimizde kara lekelerden biri olarak anılacaktır” denildi. DİSK Basın-İş’den yapılan açıklamada,, “SETA tarafından hazırlanan ‘raporda’ adı geçen tek bir meslektaşımızın başına gelecek olumsuzluktani raporu hazırlayan, talimat veren ve yayınan sunanlar sorumludur” ifadelerine yer verildi. Sınır Tanımayan Gazeteciler de (RSF) örgütünün sosyal medya hesabından “Bu raporu hazırlayanlar hedef gösterdikleri meslektaşlarımıza yönelik her türlü saldırıdan sorumlu olduklarını unutmamalıdır. Raporda fişlenen/hedef gösterilen tüm meslektaşlarımızın yanındayız…” açıklamasını yaptı.

SETA’dan açıklama: Muhaliflere odaklanmadık

Tepkilerin artması üzerine SETA’dan bir açıklama geldi. Raporun “Muhalif gazetecilere odaklanan bir çalışma olmadığını” öne süren SETA, açıklamasında “Gazetecilerin siyasi pozisyonu olması da bunların tespiti de meşrudur. Bu kuruluşların bazılarının Türkiye ofisinde çalışanlarının belirgin siyasi pozisyonlarının olması çalışmamızın değil adı geçen kuruluşların tercihidir” ifadesini kullandı. Açıklamada, “çalışmanın tamamen açık kaynaklarda yer alan verilerle yapıldığı” söylendi; fişleme ve andıç yorumlarının gerçekle ilgisi olmadığı belirtildi. Açıklamada; “Dünyadaki farklı düşünce kuruluşları metot ve/veya içerik olarak benzer çalışmalara imza atmışlardır. Sayısız örnek arasından RAND’ın “Russia’s Use of Media and Information Operations in Turkey”, Center for American Progress’in “The Roots of the Islamaphobia Network in America” ve Media Pluralism Monitor’un her yıl periyodik olarak yayınladığı raporları kamuoyunun dikkatine sunarız.

SETA olarak bundan sonra da iyi niyetli ve yapıcı eleştirileri dikkate alarak Türkiye’nin gündemindeki meseleleri soğukkanlı ve somut verilere dayanarak çalışmaya ve ulaştığımız sonuçları kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Türkiye’den 1 milyon 125 bin dolar ‘bağış’ toplanmış

Gazetecileri fişleyen SETA’nın ABD’de “SETA Foundation” adlı bir şubesinin olduğu ortaya çıktı. ABD yasaları gereği vergiden muaf vakıf ve derneklerin mali bilgileri halka açık bir sisteme kaydediliyor. Bu sistemdeki halka açık bilgileri Twitter hesabından paylaşan akademisyen Selim Sazak, SETA’nın ABD’deki şubesine Ankara’dan 1 milyon 125 bin dolar para gönderildiğini yazdı. Maaş harcamalarının 277 bin 582 dolar olarak görüldüğü sistemde, SETA’nın bütün gelirinin Ankara’dan toplanan bağış miktarı olduğu görülüyor.

Sistemde personel maaşı olarak, yalnızca “Genel Direktör” sıfatıyla yönetim kuruluna da üye olan Kadir Üstün’ün 75 bin 567 dolar aldığı anlaşılıyor.

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.