Günün Manşetiİklim Krizi

‘Akdeniz iklimi’ şarkılarda ve kitaplarda kalacak

0

 Bir yandan aşırı yağış, seller, yıldırım, şimşek ve hortumlar diğer yanda çölleşme ve kuraklık. İklim değişikliği Türkiye’nin de çehresini değiştiriyor. Prof. Murat Türkeş uyarıyor: Türkiye’nin sıcaklık ve yağış rejimi değişti. Tropikal kuşak yanıbaşımızda.

Geçtiğimiz mayıs ayı ‘yağışlı’ geçmişti. Haziranın başından beri ise Anadolu’da yağış durmadı. Bu yağışların özelliği; kısa süreli oluşu, aniden bastırması, çok şiddetli yağması, yıldırımlar, şimşekler ve gökgürültülerinin eşlik etmesi ve bir kaç saatin ardından birden durması. Aniden, aşırı bir şekilde yağan yağmurların neden olduğu sellerde ve yıldırım çarpması sonucu üç günde 9 kişi hayatını kaybetti; hortum ve dolu yağışı binalara ve tarlalara/seralara büyük zarar verdi.

Sadece üç günde (15-16-17 Haziran 2019) Türkiye’de yaşanan aşırı yağış, sel, dolu ve yıldırım düşmesi sonucu ortaya çıkan bilançonun basına yansıdığı kadarı şöyle:

Ağrı: Diyadin ilçesinde birden başlayan dolunun yağmura çevirmesi üzerine oluşan sel sularına kapılan anne ve iki çocuğu ile aynı bölgede yıldırım isabet eden bir çoban yaşamını yitirdi.

Aksaray: Ortaköy ilçesinde aniden bastıran şiddetli yağmur nedeniyle oluşan sel, o sırada yapılan düğün evinde paniğe neden oldu. Çadıra sığınan kadınlar, orayı da su basması üzerine can pazarı yaşadı. Dengesini kaybeden ve suya düşerek akıntıya kapılan bir kadını düğündeki vatandaşlar kurtardı.

Eskişehir: Etkili dolu yağışı ve sağanak nedeniyle yollarda oluşan su birikintileri araç sürücüleri ve yayalara zor anlar yaşattı. Rögarlar tıkandı, araçlar yollarda kaldı, bazı otomobillerin üzerine ağaçlar devrildi, alt geçitleri su bastı.

Tunceli: Ovacık ilçesinde bulunduğu çadıra yıldırım isabet eden Pamuk Çetin yaşamını yitirdi.

Yozgat:  Merkeze bağlı Lök, Topçu ve Gökçekışla köyünde dolu ve sağanak ekili alanlara ve yerleşim yerlerine zarar verdi. Selin getirdiği kütükler ve devrilen ağaçlar nedeniyle Yozgat- Boğazlıyan kara yolu kısa süre ulaşıma kapandı. Lök köyünde sel nedeniyle 5 evin avlu duvarı, 2 ahır ve 1 tandır evi yıkıldı, 3 köprü de kullanılamaz hale geldi.  Köy Muhtarı Hasan Önal, ekili alanlarda büyük zarar olduğunu belirterek yetkililerden yardım istedi.

Kırıkkale: Sulakyurt ilçesinde kuvvetli sağanak nedeniyle oluşan sele kapılan karı koca hayatını kaybetti. Öztürk çiftinin cesedi, mandıranın 2 kilometre uzağındaki, Çankırı’ya bağlı Karallı köyü yakınlarında bulundu. Çifte ait 35 büyükbaş hayvanın da sele kapılarak öldüğü belirlendi.

Kocaeli: Darıca ilçesinde sağanak sele dönüştü. Ev ve iş yerlerinin bodrum katları su altında kalırken, bir işyerinin zemininde suda mahsur kalan 2 kişi, itfaiye ekiplerince kurtarıldı. Yaralı olarak kurtarılan 2 kadından biri; Elif U., yaşamını yitirdi. Etkili sağanak nedeniyle birçok yerde ev ve işyerlerinin bodrum katlarını su bastı. Bazı bölgelerde ağaçlar devrildi, binalarda mahsur kalanları itfaiye kurtardı.

Adana: Feke ilçesinde Süphandere Mahallesi ile Bağdatlı Mahallesi arasında bulunan köprüde aşırı yağışlar nedeniyle yol güzergahında çöktü, araçlar çukura düştü. İlçeye bağlı Süphandere ve Bağdatlı Mahallesi arası ile Süphandere Gürümze ve Gedikli Mahalleleri bağlantı yolu, aşırı yağış nedeniyle ulaşıma kapandı.

Özellikle son bir kaç haftadır yoğunlaşan bu aşırı yağış ve şiddetli hava olaylarının nedenlerini Boğaziçi Üniversitesi, İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Yönetim Kurulu üyesi ve Fizik Bölümü öğretim üyesi Prof. Murat Türkeş’le konuştuk.

Sıcaklık ve yağış rejimleri değişiyor

Prof. Türkeş, uzun süreli klimatolojik gözlemlerden elde edilen bulgulara göre, Türkiye’de hava ve iklim olaylarındaki aşırı değişikliklerin, şimdilerde dramatik şekilde fark etsek de 90’lı yıllarla birlikte yaz ve tropik gün sayısındaki artış, buna karşılık don olayları ve kar yağışlı gün sayısındaki belirgin azalmayla kendini göstermeye başladığını anlatıyor: “Türkiye’nin son 25 yıllık döneminde, hem sıcaklık rejimi belirgin olarak daha ılıman ve sıcak koşullara doğru değişti hem de sıcak hava dalgalarının sıklığı ve şiddetinde önemli artışlar tespit ettik.” Son yıllarda yaşadığımız şiddetli yağışlar, fırtınalar, seller, taşkınlar ve hortumlar gibi aşırı iklim olaylarının etki ve sıklığının artışının altında, küresel ısınmanın etkisi sonucu buharlaşma ve terlemenin artmasıyla atmosfere daha fazla su buharının salınması ve bunun sonucunda hidrolojik döngünün hızlanmasının yattığını anlatan Türkeş, “Sadece yağış rejiminin değil, son 10 yıl önceki 10 yılla karşılaştırıldığında Türkiye’de hortum sayısı ve hortumun görüldüğü alan sayısında da artış var. Bütün bunlar yaşanırken kış kuraklığının sıklığında da bir artış olduğunu görüyoruz” diyor.

Kırkikindiler yaygınlaştı

Eskiden Türkiye’de ilkbahar sonu, yaz başında karasal iç bölgeler, Batı Anadolu, Göller Bölgesi ve Kuzeydoğu Anadolu gibi alanlarda görülen kırkikindi yağışlarının şimdi yaygınlaştığına dikkat çeken Türkeş, yeni durumu şöyle ifade ediyor:

“Normalde, deniz kıyısındaki yerlerde, mesela yaşadığım Çanakkale’de bu yağış rejimi görülmezdi, çünkü karasal bölge değil. Ancak hem kara hem de denizde yüzey sıcaklıklarının artması, muson yağış rejiminin  kuzeye doğru çıkması, buharlaşmanın, terlemenin artışı, aynı zamanda sıcak hava kütlelerinin daha fazla nem içermesine neden oluyor. Hava ısındıkça hem nem hem de nem tutma kapasitesi artıyor.”

Üç tarafı denizle, denizlerin etrafının da farklı dağ kuşaklarıyla çevrildiği ülkemizde, alçak basınca ek olarak dağların ısınmış ve nem yüklü hava kütlelerini yükselmeye zorlamasının daha güçlü yağış sistemi oluşturduğunu anlatan Prof. Türkeş, “İşte butün bunların sonuçları da seller, taşkınlar, fırtınalar, şiddetli yağış ve hortumlar oluyor” diyor.

Türkeş, özellikle Kuzeybatı Anadolu’da görülen yerel konvektif sağanak yağışlarla (sıcak havanın daha soğuk ve ağır hava içerisinde yükselmesiyle oluşan; gökgürültülü ve şimşekli yağış) buna bağlı nem artışının geçmişe göre önemli ölçüde arttığına dikkat çekiyor: “Çalışmalarımız, bütün bu konularda önemli değişiklikler olduğunu gösteriyor. Eskiden özellikle ilkbahar ve yaz dönemine ilişkin yağışlı gün sayısında bu kadar yüksek değerler yoktu., ama son 10 yılda, özellikle Türkiye’nin kuzeybatısında yağışlı gün sayısında da artış var. Bu olumlu bir şeymiş gibi görünebilir ama sıcak günlerde bu artış, sağanak yağış anlamına gelir. Bu da çok miktarda ve iri yağmur damlalarının yeryüzüne düşmesi demektir.”

Tropik günlerin sayısı artıyor

Çalışmalarından elde ettikleri sonuçlara göre, Türkiye’de ortalama sıcaklıkların yanı sıra, gece sıcaklıklarında ve sıcak günlerin sayısında da artış olduğunu  kaydeden Türkeş, “Yaz günlerinin sayısı arttığı gibi, tropikal günlerin sayısında da, özellikle de geceleri tropik sıcaklıklarda belirgin bir artış var. Bütün bunlar, Türkiye’nin sıcaklık rejiminde çok ciddi bir değişiklik olduğunu gösteriyor” diye konuşuyor: “Sıcaklık ekstremlerinin yanı sıra rekor sıcaklıklarda değişim var. Rekor kıran maksimum sıcaklıkları daha çok, minumum sıcaklıkları ise daha az kaydetmeye başladık.”

İklim değişikliği, kuraklık ve çölleşme omuz omuza

Prof. Murat Türkeş, Türkiye’nin ‘alışkın olduğumuz’ iklimini şöyle ifade ediyor: “Bir Akdeniz ülkesi olarak Türkiye normalde, hava ve iklimin çok değişken olduğu subtropikal bir iklime sahiptir. Ülkenin batı ve güney yarısı sıcak dönemde tropikal, soğuk dönemde polar sistemin etkisindedir. Akdeniz iklimi dediğimiz şey tam da budur.”Ancak küresel iklim değişikliği nedeniyle ısınan yeryüzünde ekvator kuşağının kuzeye, kutuplara doğru kayarken, Türkiye de bu durumdan çok olumsuz etkileniyor: “İklim kuşakları, tropikal, subtropikal kuşaklar kaydıkça, muson rejimini denetleyen bir basınç sistemi de daha fazla kuzeye ulaşıyor. Bu nedenle de Türkiye’de bu tropikal sistem nisandan kasıma kadar sürmeye başladı. Bu; mevsimsel kaymaları da açıklıyor. “

İklim değişikliğinin aynı zamanda Türkiye’nin asıl yağış aldığı sonbahar ve kış mevsimlerinin yağış sisteminin de bozulmasına yol açtığını söyleyen Türkeş, “Daha sıcak, nemli, sağanaklı bir ilkbahar ve yaz yaşarken, bir yandan da kışın bereketli, yağış getiren sistemlerinin etkisinin azaldığını bir döneme giriyoruz. Bu da kuraklaşma demektir” diye konuşuyor.

Prof. Türkeş, Türkiye’nin tarım sisteminde, doğal yağışlara bağlı kuru tarımın önemli yer tuttuğunu hatırlatarak uyarıyor: “Önemli ürün kayıplarımız oluyor. Tahıl, baklagil ve hayvan yemi üretilen bölgelerde sorun büyük. Akdeniz havzasında kış yağış rejimi hayatidir. Bu nedenle de yeraltı sularını çok dikkatli kullanmak gerekir. Onlara güvenerek sulu tarım yapamayız, çünkü yakın geçmişte 30-40 metrede çıkan yer altı sularını çekebilmek için şimdi 300 ila 500 metreye inmemiz gerekiyor. “

iklim değişikliği için acilen harekete geçilmeli

Türkiye’de iklim değişikliğinin kuraklık ve çölleşmeyle omuz omuza gittiğini anlatan Türkeş, “Sadece sıcaklık artışı ve yağışların azalmasından söz etmiyoruz. Bunların tetiklediği çok sayıda doğal sistem bozulmaları var. Bunun üzerine bir de insan faktörünü koyunca, ne kadar titiz davranmamız gerektiği ortaya çıkıyor” ifadelerini kullanıyor.

Prof. Murat Türkeş’in son sözleri, iş dünyası ve yetkililere: “İş dünyasının bu konudaki rolünü yerine getirdiğini söyleyemem. Yerel yönetimler, birkaç istisna dışında iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum konusunda fazla bir şey yapmıyor. Ulusal planda, bağlayıcı uluslararası anlaşmalar ve kısmen AB etkisiyle daha ilgili olsalar da henüz yükümlülüklere yansımadı. İklim için olumlu bir adım yok. Çölleşmeyle mücadelede diğer ülkelerden biraz daha iyi durumdayız, çünkü kuruluş yıllarından itibaren iyi bir altyapı oluşturuldu. Etkili sivil toplum kuruluşlarının da çabalarıyla, çölleşmeyle mücadele, arazi degredasyonunun önlenmesi konularında fena değiliz. Ama iklim değişikliği konusunda alınması gereken tedbirler alınıp uyum politikaları bir an önce hayata geçirilmezse, tek başına çölleşmeyle mücadelede başarı, bir anlam ifade etmeyecektir.”

You may also like

Comments

Comments are closed.