Günün Manşetiİklim KriziManşet

Atmosferde insanlık tarihinin en yoğun karbondioksiti birikti: 415,5 ppm

0

Atmosferdeki karbondioksit oranı, şimdiye dek dünya üzerinde görülen en yüksek seviyeye ulaştı. Uzmanlar, ölçülen 415, 5 ppm’lik düzeyi ‘Bu bizim bildiğimiz gezegen değil’ sözleriyle yorumladı.

Hawaii’deki en eski gözlemevinde yapılan ölçümler, atmosferdeki karbordioksit (CO2) seviyesinin endişe verici boyuta ulaştığını ortaya koydu. 1958’den bu yana atmosferdeki karbondioksit miktarını kayda geçen Mauna Loa Gözlemevi, 13 Mayıs’ta havada 415.5 ppm’lik (her milyondaki partikül miktarı) CO2 ölçümü yaptı. Bu sonucun, insanlık tarihi boyunca görülmüş en yüksek yoğunlaşmanın kanıtı olduğu belirtildi. 350 ppm seviyesinin aşılması, ortalama sıcaklıklardaki artışın tehlikeli seviyelere ulaşması için kritik eşiğin aşılması anlamına geliyor.

1910 yılında 200 ppm olarak ölçülen atmosferdeki CO2 oranı, Mart 1958’deki ölçümlerde 313, Mayıs 2013’te 400 ppm’ye kadar yükselmişti. Meteoroloji uzmanı Eric Holthaus, “Gezegenimizdeki atmosfer, insanlık tarihinde ilk defa 415 ppm’den fazla CO2 barındırıyor” diye tweet attı: “Üstelik yalnızca kayıtlı tarihte değil; yalnızca 10.000 yıl önce tarımın icadından beri de değil. Çağdaş insanların milyonlarca yıl önce var olmasından beri. Böyle bir gezegeni ilk defa görüyoruz.”

Bilim insanlarına göre atmosferdeki karbondioksit oranının artışının temel nedeni insan kaynaklı faaliyetler. En büyük pay, fosil yakıtların kullanımı nedeniyle enerji sektörüne ait. Atmosferdeki karbondioksit oranının artış eğilimi devam ederse rekor sıcaklıklar, kuraklıklar, aşırı yağışlar ve seller birer istisna olmaktan çıkacak.

 ‘Devam eden fosil yakıt kullanımına ek..’

The Independenti’ten Harry Cockburn’un haberine göre de, Scripps Oşinografi Enstitüsü, CO2 programının direktörü Ralph Keeling “Büyüme oranının ortalaması, hala üst sınırda. Geçen yıla ait artış muhtemelen 3 ppm olacak. Oysa son ortalama 2,5 ppm idi.  Devam eden fosil yakıt kullanıma ek olarak, ılıman El Nino koşullarının etkisini de görebiliriz” diye konuştu.

400 ppm, iklim uzmanları tarafından çok tehlikeli bir eşik olarak değerlendiriliyordu. Bu sınırın aşılması, karbon kirliliği bu biçimde devam edecek olursa, giderek daha fazla ısının dünyada hapsolacağı ve küresel ısınmanın geri döndürülemeyecek bir noktaya geleceği anlamına geliyor.

Böyle giderse 2050’de 500 ppm

Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi İklim Çalışmaları Koordinatörü ve Yeşil Gazete yazarı Ümit Şahin atmosferdeki karbondioksit seviyesinin rekor kırması üzerine şu yorumu yaptı: “Küresel ısınmanın asla aşılmaması gereken 2 derece sınırına ulaşması atmosferdeki karbondioksitin yaklaşık olarak 450 ppm’e ulaşmasıyla kaçınılmaz hale gelir.  Bundan 15 sene kadar önce o zamanki artış hızıyla 450 ppm’e 2050’de ulaşabileceğimizi hesaplıyor ve derhal emisyonların azaltılması gerektiğini söylüyorduk. Ancak o zamanlar 1,5-2 ppm olan yıllık artş hızı 415,5 ppm’i gördüğümüz şu anda 2,5-3 ppm’e çıkmış durumda. Bu gidişle asla çıkılmaması gereken 450 ppm seviyesini 2031-2032 yılında görebiliriz, 2050’de ise 500 ppm kaçınılmaz hale gelir.”

İklim sistemindeki gecikme nedeniyle sözü edilen ısınma düzeyine denk düşen karbondioksit seviyesinden birkaç sene sonra ulaşıldığını söyleyen Şahin, “Bu da IPCC’nin 1,5 derece raporunda söylediğinden de hızlı bir ısınma beklemenin şaşırtıcı olmayacağı anlamına geliyor. Eğer küresel sera gazı salımları 2050’de sıfırlanacak şekilde hızla azaltılmazsa bundan  sadece 30-35 yıl sonra yüz yıl öncesine göre 2,5-3 derece daha sıcak bir dünyayla karşılaşabiliriz, oysa böyle bir dünyada yaşayamayız” dedi.

En ‘temiz’ yerde ölçüyorlar

Enstitü, Mauna Loa’da her gün karbondioksit seviyesi ölçümü yapıyor. Hawaii’nin en büyük yanardağında yer alan gözlemevi, kıtalara ve kirliliğe uzak, ücra Pasifik adalarındaki havanın kalitesini test etmek için inşa edildi. Yer tercihinde, sonuçları etkileyebilecek bitki örtüsünün olmaması da dikkate alındı.

Gözlemevinde, insan hareketliliğinin sonucu atmosferdeki CO2 seviyelerinin hızlı yükselişini gösteren veriler dikkate alınarak “Keeling Eğrisi” olarak bilinen grafik oluşturuluyor.

Birleşmiş Milletler, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) geçen yıl yayımladığı raporda, atmosfere yayılan karbondioksit ve diğer sera gazı salımları nedeniyle 2030-2052 arasında küresel yüzey sıcaklığının 1.5 santigratın üzerine çıkabileceği ve yüzyılın sonunda da bu rakamın 3 santigratı aşabileceği uyarısı yapılmıştı.

Mauna Gözlemevi’nin kurucusu Charles David Keeling’in oğlu olan Profesör Ralph Keeling geçen sene şöyle demişti: “Fosil yakıtları yakmaya devam ediyoruz. Karbondioksit havada birikmeye devam ediyor. Durum aslında bu kadar basit.”

Paris Anlaşması şimdi daha önemli

İklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde 2015’de kabul edilen Paris Anlaşması, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin yüzyılın sonuna kadar 1,5 ile 2 derece arasında sınırlandırılmasını hedefliyor. Ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı hazırlıklı olması, sera gazı emisyonunu azaltan çevreci ve sürdürülebilir girişimlerin desteklenmesi gibi maddelerin öne çıktığı anlaşma, gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçiş süreçlerinde maddi olarak desteklenmelerini de öngörüyor.

Türkiye 195 ülkenin imzasıyla en geniş kabul görmüş anlaşma özelliğine sahip Paris İklim Anlaşması’nı imzalamakla birlikte Meclis’ten geçirmediği için uygulamaya sokmadı.

You may also like

Comments

Comments are closed.