İklim ve EnerjiManşet

Akkuyu Nükleer A.Ş. ‘santral güvenli’ dedi, uzmanlar ve aktivistlerden itiraz var

0

“Değil 17 bin metreküp, milyonlarca metreküp çimento basılsa bile zemin uygun değilse, nükleer santralin temelinin yüksek güvenlikli olacağı iddia edilemez”

Geçtiğimiz günlerde temelinde oluşan çatlak nedeniyle gündeme gelen Akkuyu Nükleer santralinin yürütücüsü Akkuyu Nükleer A.Ş. birinci önceliklerinin güvenlik olduğu belirtti;  “Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesinin inşaatı nükleer güvenlik gerekliliklerine, yüksek kalite standartlarına ve planlanan takvime uygun olarak devam edecektir” dedi.

Geçtiğimiz yaz, santral inşaatı sırasında ana reaktörün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çatlaklar oluştuğu ve TAEK’in talimatıyla çatlak bölümlerin kırılarak yeniden yapıldığı bir kaç gün önce ortaya çıkmıştı. Henüz inşaat aşamasındayken meydana gelen ve kamuoyundan gizlenen kaza, santral çalışmaya başladığında olası kaza durumları hakkında endişe yarattı. Uzmanlar, STK’lar ve yöre halkı hem santralin kendisine hem de çıkan sorunlarla ilgili bilgilendirilmemelerine tepkili. Tepkileri gidermek isteyen Akkuyu Nükleer AŞ, bir açıklama yayımlayarak “santral inşaatındaki tüm yapıların standartlara uygun olduğu ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu temsilcileri tarafından denetlenen çalışmaların ayrıca bağımsız yapı denetim kuruluşu Assystem’in gözetiminde yürütüldüğünü” bildirdi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Akkuyu NGS’nin birinci ünitesinin temel plakasının betonlama işlemi 8 Mart’ta tamamlanmıştır. Ünitenin temel plakasının beton dökme işlemi Uluslararası Atom Enerjisi Ajansının güvenlik standartları, küresel ölçekte nükleer enerji topluluğunca belirlenen güncel gereksinimlerle Türkiye’de geçerli ulusal ve uluslararası gerekliliklere uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Bu temel plakasının yapımında, bahsedilen gereksinimleri karşılayan, güvenirliliğini ve homojenliğini koruyarak kendi ağırlığı altında yayılıp sıkışma özelliğine sahip, 17 bin metreküpten fazla özel bir beton türü kullanılmıştır. Birinci güç ünitesi çalışmalarının bir sonraki aşamasında, reaktör binasının iç ve dış duvarlarının inşası gerçekleştirilecektir. Akkuyu  NGS projesinin inşaatı, nükleer güvenlik gerekliliklerine, yüksek kalite standartlarına ve planlanan takvime uygun olarak devam edecektir.”

‘Basılan çimento miktarı değil, zemin önemli’

Ancak uzmanlar aynı görüşte değil. Yeşil Gazete nükleer içerikler editörü Pınar Demircan, yapılan açıklamada ‘yüksek güvenlik’ iddiasının yalnızca basılan çimento miktarıyla açıklandığına dikkat çekerek “Değil 17 bin metreküp, milyonlarca metreküp çimento basılsa dahi zemin uygun değilse nükleer santralin temel inşaatı  yüksek güvenlikli olacağı iddia edilemez” dedi. Demircan, bilirkişi raporlarına dikkat çekti: “Oysa 2016 yılında yapılan bilirkişi incelemelerinde, avukatlarımız 1983’teki zemin etüdü raporlarını temel alarak; zeminin karstik yapıda olduğunu, inşaata elverişli olmadığını hatta bölgenin depremsellik riski altında bulunduğunu söylemişti.”

Zeminin karstik yapıda oluşu ve inşaata uygun olmayışı nedeniyle zemin etütlerinde ‘basılan’ çimentonun 150 metre öteden çıktığına vurgu yapan Demircan, yer bilimi uzmanlarının bölgede her 10 bin yıl içinde büyük depremlerin yaşandığına dikkat çektiğini de hatırlattı.

Sadece Türkiye değil, dünya için de risk

Demircan şunları söyledi: “Görüş ve uyarıları dikkate alınmayan uzmanların tespitlerinde ne kadar haklı olduğunu umarım yaşayarak öğrenmek zorunda kalmayız. Ancak bu devlet projesini işletmeye çalışan idari gücün kumandası altındaki Nükleer Düzenleme Kurumu’nun şeffaf olmayan ve Akkuyu NGS üzerinde sağlıklı bir denetim kurmaktan uzak yapısı, korkarım ki salt ülkemizin değil, dünyanın başına çok iş açacak.”

SAMÇEP: Akkuyu politik bir projedir, bağımsız denetim şart

Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP) da konuyla ilgili yaptığı bir basın açaklaması yaptı: Açıklamada, “Rosatom şirketi ve ortağı durumundaki yerli şirketlerin amacı bellidir; “nükleeri ucuz ve de denetimsiz yapma arzusu” denildi.

Mimarlar Odası Samsun Şubesi’nde SAMÇEP Sözcüsü Mehmet Özdağ tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Nükleer enerji gibi son derece riskli ve hayati bir konuyu, kamu denetimini ortadan kaldırılarak tamamen ticari bir konu haline getiren Nükleer Düzenleme Kurulu (NDK) 9 temmuz 2018 tarihinde yani temel çatlakları oluşmadan önce KHK ile kurulmuş, 6 ay geçmeden torba kanunla görev yetkileri değişikliğe uğratılarak tamamen Cumhurbaşkanına bağlı bir kurumdur. Yüksek yargısı bile emir talimatla seçim sonucu açıklayan bir yönetimin Nükleer Düzenleme Kuruluna da güvenimiz yoktur.”

Akkuyu Nükleer Santralı’nin bir enerji projesi değil, politik bir proje olduğu kaydedilen açıklama şöyle

“Akkuyu Nükleer Santralı (NS) inşaatında, reaktörün oturacağı temelin bazı bölümlerinde çatlaklar oluştuğu ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu TAEK’in talimatıyla çatlak bölümlerin kırıldığı, yeniden yapıldığı ve olayın üzerinden yaklaşık 10 ay geçtiği  ulusal basında yer almıştır.

Akkuyu NS eski Genel Müdürü Aleksandr Superfin’in bazı açıklamalarını kamuoyuna hatırlatmak isteriz; “Rosatom tarihinde ilk kez Yap- İşlet modeliyle bir santral inşa ediyor. Gizli bir ajandamız ve özel bir hedefimiz yok. Amacımız para kazanmak. 20 milyar dolara mal olması beklenen nükleer santralin maliyetlerinin daha da aşağıya çekilmesi mümkün. Amacımız bu rakamı mümkün olduğu kadar düşürmek.”

Rosatom şirketi ve ortağı durumundaki yerli şirketlerin amacı bellidir; nükleeri ucuz ve de denetimsiz yapma arzusu.”

Akkuyu projesi için 2015 yılına kadar Türkiye’ye Rusya tarafından aktarılan paranın yaklaşık 3 Milyar Dolar olduğu basında yer almıştır. Ancak 2015 yılından buyana Rusya tarafından aktarılan para miktarı kamuoyundan gizlenmektedir.

Ortada 3 milyar dolarlık bir imalat olmadığı bellidir. 80 metreye 80 metrelik bir alanda; üzerine henüz reaktör konmamış, nükleer reaksiyon ve türbinler çalışmaya başlamamış, buna rağmen iki kez çatlayan bir temel var ortada. Rusya’dan aktarılan paralar nereye harcanmıştır, harcanmaktadır?

Akkuyu Nükleer Santralı enerji projesi değildir, politik bir projedir.

Nükleer enerji gibi son derece riskli ve hayati bir konuyu, kamu denetimini ortadan kaldırılarak tamamen ticari bir konu haline getiren Nükleer Düzenleme Kurulu (NDK) 9 temmuz 2018 tarihinde yani temel çatlakları oluşmadan önce KHK ile kurulmuş, 6 ay geçmeden torba kanunla görev yetkileri değişikliğe uğratılmış tamamen Cumhurbaşkanına bağlı bir kurumdur.

Yüksek yargısı bile emir talimatla seçim sonucu açıklayan bir yönetimin Nükleer Düzenleme Kuruluna da güvenimiz yoktur.

Akkuyu Nükleer Santral sahasını ve inşaat çalışmalarını denetlemek üzere; TBMM’de halkın katılımına, izlemesine açık olarak Nükleer Enerji  Komisyonu kurmalıdır. Komisyona ilgili meslek odaları ve  uzmanlar davet edilmelidir. Komisyon derhal Akkuyu Santral sahasında incelemeler yapmalıdır. Denetimsiz nükleer santral projeleri derhal iptal edilsin.”

‘İt ürür kervan yürür’ demişlerdi

Akkuyu Nükleer A.Ş. Genel Müdürü Anastasiya Zoteeva, geçtiğimiz ay bazı Avrupa Parlamentosu temsilcilerinin, projenin sismik güvenlik gerekliliklerine uygun olmaması iddiasıyla Akkuyu NGS inşaatının durdurulması yönündeki çağrılarıyla ilgili “İt ürür, kervan yürür. Kimse kervanımızı durduramaz” demişti.

You may also like

Comments

Comments are closed.