Günün ManşetiManşetTürkiye

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Ali Uğurlu: İstanbul’un kimyasal envanterinin çıkarılması lazım

0

Tuzla’da son üç ayda ikinci kez zehirli atık paniği yaşandı. İçmeler Mahallesi Tuzla Devlet Hastanesi civarında 26 Şubat’ta sabah saatlerinde rahatsız edici boyuta ulaşan ağır kokunun nedeninin kimyasal atıktan kaynaklandığı ortaya çıktı. AFAD’ın açıklamasına göre bu kimyasalın kanalizasyonda çökme yaptığı, kokunun da bundan kaynaklandığı belirtildi. Yapılan ölçümlerde hidrojen sülfür değerleri yüksek çıkarken, kimyasalın çözülmesi ve kokunun giderilmesi için kanalizasyona su basıldı. Kimyasal madde kokusundan etkilendiği belirtilen iki çocuk tedavilerinin ardından taburcu edilirken, yürütülen soruşturmada gözaltına alınan vidanjör sürücüsü C.A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Kaynak: DHA

“Kimya Mühendisleri Odası’nın görüşü ve onayı alınmalı”

Olayla ilgili Yeşil Gazete’nin sorularını yanıtlayan TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Ali Uğurlu, acil çözüm bekleyen iki soruna işaret etti. Kaza riski yüksek olan sanayi tesislerinin kent dışında kalması gerektiğine dikkat çeken Uğurlu, ilk olarak İstanbul’un kimyasal envanterinin çıkarılması gerektiği ve kimyasal madde bulunduran işletmelere kimya mühendislerinin sorumlu müdür olarak çalıştırılmasının zorunlu olduğu görüşünde.  

“Sanayi tesislerinin kent içerisinde kalması doğru bir şey değil. Kim hangi kimyasal maddeyle çalışıyor? Olası kaza senaryolarına göre önlemler alınmalı. Bu iş sadece rögar kapaklarının açılıp kimyasal maddenin deşarjıyla sınırlı bir olay değil. Kaza riski yüksek olan kimya tesisleri mutlaka şehrin dışına çıkarılmalı ve insan yoğunluğundan uzaklaştırılmalıdır. Özellikle tehlikeli kimyasalları kullanan işyerlerinin ruhsatlandırılmasında odamızın görüşünün onayı alınmalıdır. Belediyeler bu şirketlere ruhsat veriyor ama bu işin uzmanı değiller.

Bunun dışında endüstriyel atık suyun kanalizasyon sistemine doğrudan bağlanabilmesi için bir takım yasalar ve yönetmelikler var. Kentsel Atık Su Yönetmeliği ve Atık Suların Kanalizasyona Deşarj Yönetmeliği diye iki yönetmelik var. Özellikle Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde de deşarj edilen suların nasıl olması gerektiğine dair bir takım izinler var. Bunlara dikkat edilmesi gerekiyor. Tehlikeli olmayan bir atığı rögar kapaklarını açarak deşarj edebilirsiniz. Ama tehlikeli olan bir atığı, arıtma tesisinde arıtılması gereken bir atığı buraya dökemezsiniz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın ve AFAD’ın İstanbul’un kimyasal envanterini çıkarması gerekiyor.”

Atık su arıtma tesisi işletmesinin pahalı olması işletmeleri yasa dışı yollara sevk ediyor”

Ali Uğurlu işletmelerin kendi atık su arıtma tesislerini kurmama sebeplerini ve yasa dışı yollara neden başvurduklarını şu sözlerle anlatıyor.

“Bunun esasen temelinde yatan neden atık su arıtma tesisi işletmesinin pahalı olması ve bu konuda standartlara uyulmaması. İşletmeleri yasa dışı yollara sevk ediyor. Bunun yerine sanayi bölgelerinde bütün sanayicilerin kullanabileceği atık su üretim tesisleri kurulmalı. Herkesin faydalanabileceği ortak bir arıtım tesisi olursa ücreti mukabilinde bundan faydalanabilirler ama kendi arıtım tesislerinin işletmesi pahalı geldiği için bunu kullanmak istemiyorlar. Arıtmadan çıkan suyun da belli bir kalitede olması gerekir ki kanalizasyon sistemine verebilsinler. Onu doğrudan kanalizasyon sistemine veremiyorlar. Onu da atık su arıtım, deşarj standartlarına uydurmaları gerekiyor. Bu pahalı bir işlem.

Az tehlikeli, yoğunluğu düşük kimyasalla çalışırsanız bunun maliyeti o kadar yüksek değil. Ama çok tehlikeli ve yoğun bir kimyasalla çalışıyorsanız bunun arıtım bedeli yüksek oluyor. O nedenle gece olmasını bekliyorlar. Ya kanalizasyona veriyorlar ya da sayaçtan geçirmiyorlar. Arıtılan su sonra sayaçtan geçiyor, devlet bundan para alıyor. Ne kadar suyu deşarj ederseniz Belediye tarafından size bir bedel çıkıyor. Bedel yüksek olduğu için işverenler bundan kaçınıyor. Bu bedelin de düşürülmesi gerekir. Bir diğer sorun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın denetim yapamıyor olması. Belediyeler önlem almakta yetersiz kalıyor. Tuzla’da kimin hangi kimyasalı kullandığı belli değil. O zaman failleri de tespit etmek daha kolaylaşır.”

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Başkanı Dr. Ali Uğurlu

“Tuzla’daki işletmelerin çoğunda bir sorumlu müdür olarak kimya mühendisi yok”

Uğurlu’ya göre mesleki olarak yaşadıkları en büyük sorun işverenlerin işletmelerinde mühendisleri “sorumlu müdür” olarak istihdam etmemeleri.

“Bizim mesleğimiz ve meslektaşlarımız açısından şöyle bir sorun daha var. Tuzla’daki işletmelerin çoğunda bir sorumlu müdür olarak kimya mühendisi yok. Çalıştırmıyorlar. 6269 sayılı Kimyagerlik ve Kimya Mühendisliği hakkında bir kanun var. Bu kanuna göre kimyasal madde bulunduran, taşıyan, depolayan, işleyen işletmelerde muhakkak bir kimya mühendisi sorumlu olarak çalıştırılmak zorunda. Çünkü yapılan işlerin ne gibi sonuçlara yol açacağını ancak o bilir. Kayıtlı 29 bin kimya ile ilgili işyeri var. Bizim odamızın verdiği sorumlu müdür belgesi ne kadar biliyor musunuz? 880. Diyelim ki 2-3 bin kişi kaçak, bizden belge almadan çalışıyor. 29 bin işletme var. Sorumlu müdür yok. Her şeye ya işverenlerin kendisi ya da ustalar karar veriyor.

Kimya dediğiniz zaman kimyanın bir tarafı zehir. Kanalizasyona verdiği zehirli atığın neye yol açacağını bilmiyor, o konuda teknik bir yeterliliği yok. Örneğin kanalizasyona verilen suyun PH değerinin 6 ila 9 sınırları arasında olması istenir. İşletmeden çıkan suyun PH değeri 13 ise bunun neye yol açacağını bilmiyor. Rengine bakıyor, bu atık su diyerek gönderiyor. Bu atıklar yanıcı, parlayıcı, patlayıcı, zehirli. Su ile temas ettiğinde dahi patlayabilecek atıklar var. Bundan önceki hadisede de yüzlerce kişi hastanelere kaldırılmıştı. Ölümlü kazalar olabilir. Gaziantep’te de oldu. Davutpaşa’da bir sürü insan öldü. Mahkemesi geçtiğimiz günlerde sonuçlandı, bir sürü ceza geldi. Ama insanlar öldükten sonra ceza vermenin bir anlamı yok ki.”

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı. Başsavcılığın “çevreyi kasten kirletmek” suçundan başlattığı soruşturma kapmasında, söz konusu kokunun kaynağının tespit edilmesi amacıyla incelemeler sürüyor.

Hidrojen sülfür nedir?

Hidrojen sülfür (H2S) çürük yumurta kokan, renksiz zehirli bir gazdır. Kolay tutuşur ve havayla patlayıcı karışımlar oluşturabilir. Türkiye Acil Tıp Derneği’nden paylaşılan bilgiye göre; hidrojen sülfür gazı çoğunlukla petrol ve gaz endüstrisi, kanalizasyon, lağım çukurları, kömür madenleri ve petrol yataklarında insan sağlığına yönelik tehdit oluşturur.  Suda çözünürlüğü düşük biz gazdır, havadan daha ağırdır. Koku eşiği düşük olduğu için zehirlenmeleri ciddi seyirlidir. Maruziyetin süresinden çok, gazın yoğunluğu tehlike yaratır. Hidrojen sülfür zehirlenmeleri sporadik vakalar şeklinde olup, travma maruziyetiyle iç içe olan durumlardır. Vaka serileri nadirdir, daha çok tek tek vaka düzeyinde incelenerek toksisite hakkında yorum yapılmaktadır.

Gaziantep’te kimyasal atık alarmı: 20 tonluk madde inceleniyor

Tuzla’daki kokunun sebebi kanalizasyona kaçak basılan kimyasal atık çıktı!

Siirt’te kimyasal atık zehirlenmesi: 92 kişi hastanelik, bölge karantina altında!

Haber: Merve Damcı

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.