Hafta SonuKöşe YazılarıManşet

Buen Vivir’e giriş 101 – Rana Göksu

0

Başlıktan anlaşılacağı gibi bu bir giriş, diğer bir ifadeyle, başlangıç yazısı olacak ve umarım devamının getirilmesinde başkalarının da katkısını göreceğiz. Nedir “Buen Vivir”? Şemsiye bir kavram olan “Buen Vivir”; kültürel, tarihsel, hukuki ve ekolojik çeşitliliğe göre yorumlanabilmektedir.


Mónica Chuji Gualinga

Etimolojik olarak; İspanyolca “Buen Vivir”, “Vivir Bien”, Ekvador’daki Quechua halkının dilindeki (Kichwa) kullanımıyla “Sumak Kawsay” veya Bolivya’da yaşayan Aymara halkının kullanımıyla “Suma Qamaña”. Tüm bu kavramlar neredeyse anlamını kaybedecek şekilde Türkçe’ye “iyi yaşam” (İngilizce’ye ise well living) olarak çevrilmektedir. Ancak burada mühim bir nüans vardır ki o da model olarak “Buen Vivir”i alternatif kılmaktadır. Bilhassa Batı’nın ilerlemeci ve daimi gelişmeye dayalı “iyi” hedefinin aksine “Buen Vivir”le sadece “iyi” bir yaşam hedeflenmektedir. Amazon Quechua lideri Mónica Chuji Gualinga, “Buen Vivir”i doğrudan üretim gücü ve ekonomiyle ilişkilendirmemektedir. Aksine toplumun içkin bir parçası olarak, verimli ve sağlıklı topraklara sahip olma ve gerekli ölçüde toprağı kullanma üzerine bir düşünüş olduğunu belirtmiştir . Dahası, nehirleri, ormanları, havayı, dağları ve tümüyle doğayı koruma, değer verme ve bakma yükümlülüğü de aynı kapsamda değerlendirilmiştir.

Buen Vivir dediğimizde yerli geleneklerin yaratımı, alternatif bir modelden bahsediyoruz. Öyle ki bu model, anayasal bir unsur olarak hem Ekvador hem de Bolivya Anayasalarında hukuki manada tanınmaktadır. Belirtilmeli ki her iki anayasa da “Buen Vivir”e farklı yaklaşmaktadır. Ancak iki anayasanın bir konsepte farklı yaklaşması sadece “Buen Vivir” özelinde değildir ve daha kapsamlı değerlendirmeyi gerektirir. Bunların bazısını tezimde detaylarıyla değerlendirdim ve bu yazının içeriğinde bu konuya değinmeyeceğim.

“Buen Vivir”e döndüğümüzde, bu konseptteki iyi yaşamın bireylere indirgenmesi mümkün değildir, bireylerin mensup oldukları sosyal durum, topluluk ve yaşadıkları bölgedeki doğanın özgün durumu göz önünde bulundurulmaktadır. Bu anlamda Batı merkezli anlayıştan farklı olarak, insan ile doğa arasındaki uyum, eşitlik, adalet ve dayanışma ilkeleri temelinde çeşitliliğe imkan tanıyan bir kalkınma modelidir söz konusu olan ve bu model, ne zenginliğin ne de sınırsız ekonomik büyümenin peşindedir . [2]

Kalkınma modeli olarak “Buen Vivir”, neoliberal üretim biçimlerinden vazgeçip sorumlu bir kaynak kullanımıyla uzun vadeli kullanıma müsait ürünlerin üretilmesini hedefler. Buna ilaveten modern tüketim anlayışının terk edilerek maddi-manevi her şeyin paylaşımına imkan sağlayan bir yaşamın arayışını da ifade eder. Bu durum, sabit bir kalkınma modelinden ziyade her kültüre adapte edilebilen özgün “Buen Vivir”lerin, bir diğer ifadeyle, kalkınma modellerinin yaratılması demektir. Küreselleşmiş neoliberalizm karşısında böylesi yerel bir mekanizmanın yaratılması süregiden düzen için kırılma noktası olması bakımından önemlidir ve ayrıca ulusal ölçekte daha işlevseldir.

Peki, neden “Buen Vivir”? Hukuktan ekonomiye neredeyse toplumsal yapıların tümünde küresel ölçekte krizler yaşanmakta ve bu krizlere yönelik sürdürülebilir, kalıcı çözümler üretilememektedir. Bugünden tecrübe ederek içinde yaşadığımız ekolojik krizler hukuk sistemlerini yeniden düşünmeye ittiği gibi benimsenen kalkınma politikalarını da sorgulatır hale gelmiştir. Modern Batı görüşünün aksine yeryüzü gerçeğine paralel ve sosyal düzenin de doğanın bir parçası olduğunun kabulüne dayanan “Buen Vivir”, mevcut koşullar altında belki de en çok tartışmamız gereken alternatif bir kalkınma modelidir. Kökleri Latin Amerika’dadır, ancak neoliberal kalkınma politikalarının dünyanın dört bir yanına yayıldığı düzende, bu politikalara karşı küresel çapta yerel bir çözülme niteliğindedir.


[1] Rickard Lalander, “Rights of Nature and the Indigenous People in Bolivia and Ecuador: A Straitjacket for Progressive Development Politics?”, Revista Iberoamerican Journal of Development Studies, Vol. 3, No. 2, 2014, s. 154.

[2] Rana Göksu, “Yeni Bir Hukuk Paradigmasıİçin Küresel Yeryüzü Anayasacılığı”, İstanbul Bilgi Üniversitesi SosyalBilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2018, s. 74.

Rana Göksu

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.