Ekolojik YaşamManşet

‘Dünya üzerinde yaşayan en akıllı varlık, tek evini yok ediyor’

0
Goodall, Tanzanya'da şempanzeler üzerine incelemeler yapıyor. Son 100 yılda şempanze sayıları muhtemelen iki milyondan azami 340.000'e kadar düştü. Fotoğraf: Michael Nichols/National Geographic/Getty Images

The Guardian’da Jane Goodall imzasıyla yayınlanan makaleyi Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Cansu Yılmaz‘ın çevirisi ile paylaşıyoruz.

***

Guardian’ın yeni serisi The Age of Extinction’ı (Tükeniş Çağı) tanıtan ünlü primatolog, hayatında tanık olduğu yaban hayatının dramatik bir şekilde ortadan kaybolduğunu ve onun yıkımını durdurulabilmek için hepimizin nasıl önemli bir rol oynayabileceğimizi anlatıyor.

Goodall, Tanzanya’da şempanzeler üzerine incelemeler yapıyor. Son 100 yılda şempanze sayıları muhtemelen iki milyondan azami düşerek 340.000’e kadar indi. Fotoğraf: Michael Nichols/National Geographic/Getty Images

Tanzanya’daki Gombe ulusal parkında şempanzeler üzerine yıllar süren araştırmalarım boyunca, yağmur ormanlarının büyüsünü deneyimledim. Tüm yaşamın nasıl birbirine bağlı olduğunu, her bir türün, ne kadar önemsiz görünürse görünsün, bugün biyoçeşitlilik olarak kabul ettiğimiz yaşamın zengin dokusunda nasıl bir rol oynadığını öğrendim. Bir parçacığın kaybı bile dalga dalga yayılma etkisine sahip olabilir ve tamamında büyük hasarla sonuçlanabilir.

Gombe’den, şempanze habitatının ne kadar hızlı yok edildiğini ve sayılarının nasıl azaldığını anladığım zamanlarda, tam da 1986 yılında ayrılmıştım. Altı şempanze çeşitliliği bulunan bölgeyi ziyaret ettim ve yabancı şirketler (kereste, petrol ve madencilik) ile şempanze habitatının içinde ve yakınında yaşayan topluluklardaki nüfus artışına bağlı, dolayısıyla da köylerin genişletilmesi, tarım ve otlayan çiftlik hayvanları için daha fazla toprağa ihtiyaç duyulmasından dolayı meydana gelen ormansızlaşma oranı hakkında pek çok şey öğrendim.

Şempanzeler yaban hayvan eti ticaretine –yani yaban hayvanlarının yemek için ticari avlanmasına– maruz kalıyordu. Annesi öldürülmüş travma halindeki yavru hayvanlar gördüm –onlar ya aynı yaban hayvan eti ticareti ya da yasa dışı canlı hayvan ticareti için, pazarlarda satış için ya da yerel makamlarca el konulmalarının ardından uygunsuz koşullardaki hayvanat bahçelerine yerleştirilmişti.

Jane, hayatı ve şempanzelerle ilgili çalışması hakkındaki belgeselden bir görüntü. Fotoğraf: Jane/PR

Fakat ayrıca şempanze habitatının içinde ve yakınındaki pek çok Afrika topluluğunun karşılaştığı sorunları da öğrendim. 1960 yılında Gombe’ye vardığımda, burası Doğu Afrika’dan Kongo Havzası’nın başından sonuna Batı Afrika sahillerine uzanan ekvatoral orman kuşağı olarak anılan bir bölgenin parçasıydı. 1980 yılına gelindiğinde, toprağın kaldırabileceğinden daha çok insanın yaşadığı, aşırı işlenmiş topraklarıyla, ağaçların hepsinin kesildiği ama en dik yamaçların insanlar tarafından çaresizce aileleri için yiyecek yetiştirmek ya da kömürden para kazanmak amacıyla işgal edildiği, bomboş tepelerle çevrili küçük bir orman adasıydı. Onların hayatını geliştiremedikçe şempanzeleri korumaya bile kalkışamayacağımızı fark ettim.

Ne var ki, şempanzeler ve diğer pek çok tür hala son derece tehlike altında.Son 100 yıl boyunca, birçoğu parçalanmış orman bölgelerinde yaşayan şempanze sayıları muhtemelen iki milyondan azami 340.000’e düştü. Yasa dışı yaban hayatı ticareti nedeniyle birkaç bin maymun öldürüldü ya da esir alındı. Orangutanlar ve gibbon’lar (Asya maymunları), sürdürülebilir olmayan palmiye ağacı ekim alanlarının çoğalması sonucu yaşam alanlarını kaybediyor. Altıncı büyük nesil tükenişini yaşıyoruz. WWF’nin en yeni raporu durumu kritik olarak nitelendiriyor – son 40 yılda Dünya’daki tüm hayvan ve bitki türlerinin % 60’ını kaybettik.

Şu anda, toprağı büyük ölçekli endüstriyel tarım yoluyla zehirliyoruz. İstilacı türler birçok yerde yerli hayvan ve bitki yaşamının önünü kesiyor. Fosil yakıtlara bel bağlamamız, yağmur ormanlarının tahrip etmemiz ve okyanusları kirletmemize bağlı olarak atmosfere karbondioksit salınıyor. Et için talebin artması sadece fabrika çiftliklerinde milyarlarca hayvana karşı korkunç bir işkenceyi içermekle kalmıyor, aynı zamanda hayvan yemi için mahsul yetiştirmek adına büyük yaban hayatı alanları tahrip ediliyor.

Tahılı hayvanlara, hayvanları kesime, eti sofraya götürmek için çok fazla fosil yakıt gerekiyor ve bu hayvanlar sindirim sırasında metan gazı üretiyor – ki bu da karbondioksitten daha tehlikeli bir gazdır. Ve diğer endüstriyel tarım akışıyla birlikte ortaya çıkan atık, toprağı ve nehirleri kirletiyor ve bazen okyanusun geniş bölgelerinde zehirli alglerin çoğalmasına neden oluyor.

İklim değişikliği, son BM raporunda da dile getirildiği gibi, gerçek bir tehlike oluşturuyor; çünkü güneşin sıcaklığını dünyaya hapseden bu sera gazları kutup buzlarının erimesine, deniz seviyelerinin yükselmesine, daha sık ve daha yoğun fırtınalara, sellere ve kuraklıklara yol açıyor. Bazı yerlerde tarımsal verim azalıyor, bu sel insanların yer değiştirmesini ve çatışmayı körüklüyor. Nasıl oluyor da dünya üzerinde yaşayan en akıllı varlık tek evini yok ediyor?

Eşi Hugo van Lawick’le Goodall, Ocak 1974. Fotoğraf: AP

Çünkü pek çok karar verici kişi ve kurum – ve biz bireyler de dahiliz buna- “Bu durum, gelecek nesillere nasıl etki edecek?” diye düşünmek yerine “Bu durum beni nasıl etkileyecek, gelecek hissedarlar toplantısını, bir sonraki siyasi kampanyayı nasıl etkileyecek?” sorusuna dayanan bir karar verme eğiliminde. Doğa ana, kısa vadeli kazanç uğruna hiç olmadığı kadar hızlı bir oranda yok ediliyor. Bizim dehşet verici nüfus artışımızla birlikte, bu yoksulluk –insanların sadece hayatını idame ettirme çabası sonucu çevrenin yok edilmesine neden olması ve ihtiyacı olandan daha fazlasına sahip olan geri kalanın sürdürülemez yaşam tarzları– gezegenin tüm sıkıntılarının temel sebebidir.

Yaşadığım 84 yıl boyunca ne kadar çok değişime tanık olduğumu fark etmek üzücü. Grönland’da buzların erimesine şahit oldum, Kilimanjaro Dağı’ndaki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki buzulların yok olduğunu gördüm. Gombe’ye vardığımda şempanze nüfusu, Tanganyika Gölü kıyıları boyunca kilometrelerce alana yayılmıştı. O zamanlar yaygın olan Buffalo’nun bugün bölgesel ölçekte soyu tükendi ve geriye sadece birkaç leopar türü kaldı.

Gölün suyu berraktı, balık ve su kobraları boldu, dahası timsahlar vardı. Ama toprak gölle ve aşırı balıkçılık nedeniyle aşındıkça, bu değişti. 60’lı yıllarda ve 70’lerin başında Serengeti ve Ngorongoro’da zaman geçirdiğimde gergedan ve filler bol miktarda mevcuttu. Bugün onların nesli, dişleri ve boynuzları için öldürülmeleri nedeniyle hayli tehlikede. Ben, İngiltere’nin güneyinde büyüdüm. Kuşların şafak korosu büyüleyiciydi – pek çoğu, geceleri bitkiler arasında hışırdayan kirpilerle ile birlikte ortadan kayboldu. Mayıs ve Haziran aylarında yüzlerce mayıs böceğini dışarıda tutmak için geceleri perdeleri çekmek zorunda kalırdık. Işığa doğru yönelen mayıs böceklerinin bugün biri bile nadir görülür ve sivrisinek ve tatarcık bulutları neredeyse tümüyle yok oldu.

‘Benim işim insanlara umut vermektir, çünkü o olmadan ilgisizliğe düşeriz ve hiçbir şey yapmayız.” Fotoğraf: Victoria Will/Invision/AP

Yine de, eğer bir araya gelirsek, verdiğimiz zararın bir kısmını iyileştirmeye başlayabildiğimizde küçük bir fırsat penceremiz olduğuna inanıyorum. Gençlerin sorunları anladıkları ve harekete geçme yetkisi verildiği her yerde- onların sesini dinlediğimizde, bir fark yaratıyorlar. Üstün zekamızla, doğa ile daha büyük bir uyum içinde yaşamaya ve kendi ekolojik ayak izlerimizi azaltmamıza yardımcı olacak teknolojik çözümler üretiyoruz. Her gün ne satın alacağımıza, yiyeceğimize ve giyeceğimize dair bir seçimimiz var. Ve doğa hayret verici bir biçimde dayanıklıdır –örneğin Gombe çevresinde artık daha fazla ağaçsız tepe bulunmuyor. Nesli tükenme eşiğinde bulunan türlere ikinci bir şans verildi. Sosyal medya aracılığı ile dünyaya daha önce hiç mümkün olmadığı ölçüde kısa süre içinde ulaşabiliriz. Ve boyun eğmez insan gücü var, imkansızla mücadele eden ve pes etmeyen insanlar. Benim işim, insanlara umut vermektir, çünkü o olmadan, ilgisizliğe düşeriz ve hiçbir şey yapmayız.

Jane Goodall’ın çalışmaları hakkında daha fazla bilgiyi Yaban Hayatı Kaçakçılığına karşı kampanyasında bulabilirsiniz.

Makalenin İngilizce Orjinali

Yeşil Gazete için çeviren: Cansu Yılmaz

(Yeşil Gazete, The Guardian)

You may also like

Comments

Comments are closed.