Hafta SonuManşetTarım-Gıda

Gezegenin kurtuluşu için bir yol daha var: Bitkisel beslenmeye geçiş!

0

The Ecologist‘de Louise Davies imzası ile yayınlanan haberi Yeşil Gazete gönüllü  Cem Sabuncu’nun çevirisi ile paylaşıyoruz.

***

 Et tüketmek gezegeni mangal yerine çevirebilir. Oxford Üniversitesi araştırmacılarının mesajı bu yönde. Durum böyleyken, hepimizin bitkisel temelli bir beslenme biçimine geçme zamanı gelmiştir.

Kaynak: Pxhere @Creative Commons

Tek kullanımlık plastiklere karşı yürütülen kampanya ilham vericiydi, bütün Birleşik Krallığı etkiledi. Ancak plastik kullanımını azaltmaya yönelik kampanyanın yürütülen tek çevresel kampanya olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.

Veganizm bu sıralar kesinlikle rağbet görüyor. Ancak ana akım medyada jak Meyvesi (jackfruit) veya seitan (buğday glüteni) pişirme tarifleri vermek, vegan beslenmeye geçerek gezegenin sağlığı üzerinde yaratacağınız çarpıcı etkiyi konuşmaktan daha cazip geliyor.

Veganizmin dönemimizin çevresel kampanyası olduğuna inanıyorum. Oxford Üniversitesi araştırmacılarının bu ifadeye katıldıkları görülüyor. Yaptıkları açıklamada, et ve süt ürünlerini içermeyen bir beslenme rejimine geçmenin, Dünya üzerindeki ayak izimizi düşürmenin en etkili yolu olduğunu söylüyorlar.

 Sürdürülebilir gıda

Bu açıklamayı destekleyen kanıtlar ta 2003 yılında BM’nin Hayvancılığın Uzun Gölgesi (Livestock’s Long Shadow) raporuna dayanıyor. Bu raporda küresel sera gazı salımının %18’inin hayvancılık faaliyetleri tarafından üretildiği yazıyor.

O günden bugüne hayvancılığın karbon etkisi, türler üzerindeki tahribatı, arazi kullanımı ve verimsiz oluşu üzerine sayısız tarafsız araştırma yayınlandı. Ancak, hayvancılık lobileri ya da kendilerini sürdürülebilir tarım uzmanları olarak nitelendirenler bazı kişiler, hayvansal gıdaların diyetlerimizde olmasının elzem olduğu argümanına tutunmaya çalışıyorlar.

Vegan Derneği (The Vegan Society), kendisini hayvancılığın çevreye zarar verdiğini savunan bir yerde konumlandırmasının tabii ki de kendisi için bir çıkarı var, ama bu konumda bulunan tek dernek biziz. Bizimle aynı fikirde olan bütün araştırma kurumları, dernekler veya yazarlar, hiçbiri bu durumdan bir çıkar sağlamıyorlar.

Geçtiğimiz yıl Vegan Derneği “Gezegen için Tabağına Yemek Koy” (Plate Up for the Planet) kampanyasını başlatarak çevrecilerin vegan beslenmeyi pozitif bir yaşam tarzı tercihi olarak dikkate almalarını teşvik etmeye çalıştı. Bu yılki kampanyamızı, Dünya Çevre Günü’nde, yeni yemek tarifleri ve sürdürülebilir vegan hikayeleri anlatacağımız interaktif bir oyun eşliğinde başlatacağız.

Sürdürülebilir gıda üzerine konuşmaya başladığımızda, konu genellikle gıdamızı yerel kaynaklardan temin etmek, organik gıdalar ve paketlemede kullanılan plastik üzerinden şekilleniyor. Hâlbuki hayvansal gıdaların diyetimizde bulunması başlı başına gezegene olağanüstü bir şekilde zarar veriyor.

Hayvancılık sektörü

 Hayvancılık sektörünün küresel ormansızlaşmanın asıl sebebi olduğunu ve Amazon havzasındaki yıkımın %91’inden sorumlu olduğunu duyduğunuzda şaşırabilirsiniz. Ağaçlar ve ormanlar, hayvan otlatmak ve hayvan yemi üretmek üzere tarım yapmak için yerle bir ediliyor.

Küresel soya üretiminin çok küçük bir miktarı vegan ve vejetaryenlerinin tükettiği et yerine tüketilen ürünler için kullanılıyor. Bu üretimin çok büyük bir miktarı tavuk, domuz, sığır ve hatta balık çiftliklerinde hayvan yemi olarak kullanılıyor. Vegan beslenmeye geçerek kullandığımız mevcut tarım alanını yarıya indirebiliriz.

Burada, Birleşik Krallık’ta yaban hayatı koruyabilir ve Amazon havzasındaki kıymetli yaşam alanlarını kurtarabiliriz. Mevcut olarak hayvancılık yaptığımız alanları yabanıllaştırmak (ing: rewilding) doğal yaşam alanlarını korumak, biyoçeşitliliği artırmak ve sel olaylarına karşı daha dirençli hale gelmemize yardımcı olabilir.

Hayvancılık sektörü, yaban hayvanların mevcut kitlesel yok oluşunun önde gelen nedenidir. Bununla birlikte ormansızlaşma, ağaçların karbondioksiti absorbe edip depoladıkları bu önemli süreci ortadan kaldırarak iklim değişikliğine katkıda bulunuyor.

Ormansızlaşma hayvancılık sektörünün iklim değişikliğine yaptığı tek negatif katkı değil. Küresel hayvancılık endüstrisi, küresel ulaşım sektöründen daha fazla sera gazı üretiyor. Bütün otomobiller, gemileri ve uçakların toplam emisyonları, tabağımızdaki etin ürettiği salım kadar etmiyor.

Bitkisel temelli beslenme

Bu durum, hayvancılığın dünyanın en büyük metan gazı (metan karbondioksitten çok daha kuvvetli bir sera gazı) üreticisi olduğu gerçeğiyle daha da kötüleşiyor. Ortalama bir inek günde 700 litre metan gazı üretiyor. Bu sayı 4×4 bir otomobil ile günde 56 km yol yapmaya eşdeğer.

Vegan beslenmeye geçmek gıda kaynaklı salımı %50 civarında azaltır. Tabii ki de bazı ince ayrıntılar mevcut; eğer avokado ve badem sütü ağırlıklı besleniyorsanız yeniden bir hesaplama yapmanız gerekebilir, ama genellikle biliyoruz ki vegan beslenme raftan alışveriş (ing: off the shelf) sınıfındaki en düşük karbon ayak izine sahip diyettir.

Mera tabanlı üretilmiş et yiyerek yeşil bir tercih yaptığını düşünenler çevresel krizi çözmeye yönelik hareket etmiş olmuyorlar. Entansif (yoğun) endüstriyel tarım organik ve safimera hayvancılığa nazaran daha sorunlu olabilir, ancak Oxford’un raporuna göre et ve süt ürünlerinin en düşük ayak izli üretimleri bile en düşük sürdürülebilirliğe sahip sebze ve tahıl tarımından çok daha yüksek etkiye sahip.

En basit şeklinde düşündüğümüzde, et yemek olağanüstü derecede verimsiz bir gıda ve besin kaynağı. Hayvanlara verdiğimiz her 100 kalorinin karşılığında et ve süt ürünleri olarak geriye sadece 12 kalori alıyoruz. Bu ekinleri hayvanlar yerine insanları beslemek için kullandığımızda ise dünya çapında milyarlarca daha insanı beslememiz mümkündür.

Yukarıda sayılan nedenlerden dolayı, git gide daha fazla sayıda değerli insan bitkisel temelli bir beslenmeye doğru geçişin savunuculuğunu yapıyorlar.

Gerçek umut

Saygın politika merkezi Chatham House, yaptığı açıklamada: “Küresel et tüketimini azaltmak küresel ısınmayı tehlikeli seviye olan iki derecenin altında tutmak için çok kritik bir konumdadır.” diyor.

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)’nın yeni yayınlanan ve çok yerinde bir şekilde isimlendirilen Yıkım İştahı (Appetite for Destruction) adlı raporu şöyle diyor: “Et tüketimi, hayvan yemi üretmek için gerekli olan geniş tarım alanları yüzünden dünyanın en değerli ve savunmasız bölgelerinden bazılarını tahrip ediyor.”

Aynı şekilde, Al Gore ve George Monbiot gibi saygın çevrecilerin de kabul ettikleri gibi hayvansal gıdalarla beslenmek yeşil yaşam ile tamamen çelişkili bir durum. Monbiot’un dediği gibi: “Hayvancılık endüstrisi doğası bakımından fosil yakıt endüstrisinden daha sürdürülebilir değildir.” Mevcut beslenme şekillerimizin gezegene verdiği zararı göz önünde bulundurduğumuzda veganizm, tuhaf bir yaşam tarzı tercihi olmaktan çok etik bir zorunluluk gibi görünmeye başlıyor.

Tam şu anda vereceğiniz bir karar ile çevreye çabucak bir pozitif katkı sağlayabilirsiniz. Plate Up For The Planet meydan okumasını deneyin ve yedi gün boyunca vegan beslenin, ve günümüzün çevresel kampanyasına dahil olun. Size yemek tarifi fikirleri, ipucu, öneriler ve bu süre boyunca hayvansal gıdaları tüketmeyerek ne kadar karbondioksit tasarrufunda bulunduğunuzu gösteren bir hesap göndereceğiz. Bu ilk adım kolay ve eğlenceli, ve halihazırda 10,000 kişi bu meydan okumayı kabul etmiş durumda. Bu insanların şu ana kadar tasarruf ettikleri karbondioksit ile bir kez aya kadar gidilip gelinebilirdi.

Biz çevreciler olarak, Dünya’yı ve üzerinde yaşayanları korumak için “bir araya gelme” yaklaşımına ihtiyacımız var. Veganlar olarak inanıyoruz ki, hayvansal gıdalardan vazgeçmek basit ve mantıklı bir adım ve gezegenin geleceğini için gerçek umutlar bağlıyorsak bu adım çok önemli.

 

Haberin İngilizce orijinali

Muhabir: Louise Davies

Yeşil Gazete için çeviren: Cem Sabuncu

 

(Yeşil Gazete, The Ecologist)

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.