Dış Köşe

Saros Körfezi’ni bitirecek yeni plan: Sazlıdere FSRU İskelesi – Cengizhan Aktan

0

Bu yazı gazetevolkan.com/dan alınmıştır

1995 yılında, Yayla Sahili Balıkçı Barınağı’na karşı çıkmıştık. Yayla Sahilinde yaşayanlardan çok, çevre ve doğa dostlarından destek gördük ama yetersiz kaldı. Sonuçlarını anlatmamıza rağmen, dönemin DYP iktidarı tarafından gerçekleştirildi, bugün sonuç ortada!

Bizim Yayla Sahilinde yazlığımız yoktu! Önce, bize destek vermeyenlerin evleri sulara gömüldü!

***

2004 yılında, Saros Körfezi’nin sonu olacak Trans Trakya Petrol Boru Hattı’na karşı çıktık. Destek gördü, yaptığımız diğer karşı çıkış etkinliklerimizin yanı sıra, topladığımız 12 bin imzayı, Belediye Başkanımız Sayın Mehmet Özcan ile birlikte, dönemin AKP’li Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler’e teslim ettik ve bu projeden geri adım atıldı.

Bugün sonuç ortada, Saros Körfezi hâlâ tertemiz.

***

Şimdi, Saros Körfezi’nin en nadide bölgelerinden olan Sazlıdere ile Gökçetepe arasında 52,3 hektarlık alanda, 270 metrelik bir “iskele” yapılması, dolgu platformu ve iskele uç kısımda oluşturulacak dolfenler ile buraya iki tane FSRU Gemisi (Ne olduğunu internetten araştırabilirsiniz. Kısaca, Yüzer LNG Depolama ve Gazlaştırma Gemileri) bağlanması, Saros Körfezi’ne girecek 100 bin tonluk gemilerle bu iskeleye likit doğal gaz taşınması ve FSRU gemileri aracılığıyla doğal gazın karadan, Sazlıdere’den Mahmutköy’e orman içinden döşenecek borularla basılması ve Yerlisu ile Mahmutköy arasında depolama tesisleri yapılmasını içeren bir projeyle karşı karşıyayız!

BOTAŞ’ın bu projesi, Saros Körfezi’ni tamamen bitirecek bir yolun başlangıcı olacaktır.

***

Sözkonusu projeye ilişkin ÇED Başvuru Dosyasında; bölgenin Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi olduğu, birinci derecede deprem bölgesi olduğu, sit alanı olduğu, Özel Çevre Koruma Alanı’na bitişik olduğu, orman alanı bulunduğu, 130 metre mesafede ev bulunduğu vs. vs. vs…. her şey  sıralanıyor, “Ama bizim projemiz öyle güzel ve çevreci bir proje ki, bunların hiçbirine olumsuz etkisi olmayacak” deniyor!

Yerseniz!

***

Projede; yapılması planlanan iskelenin yanı sıra FSRU gemilerinin yanaşma alanında görev alacak olan römorkörler için dolgu platformu yapılarak bu platformda römorkörler barınmasının sağlanacağı, ayrıca iskele müştemilatlarının (mekanik atölye, marangozhane, elektrik atölyesi, boya ambarı, ambar, liman irtibat ve kontrol odası) dolgu alanı üzerinde konuşlandırılmasının planlandığı, toplam dolgu alanının yaklaşık 13.500 m2’lik yüzey büyüklüğünde 85.000 m3 olacağı da belirtiliyor.

İskele üstüne kurulacak 10 adet borudan neler geçeceği de sıralanmış:

1 adet Doğal Gaz Yükleme Hattı 30”

2 adet Beyaz Ürün Transfer Hattı 18”

1 adet Balast Sıvı Atık Transfer Hattı 8”

1 adet Yangın Suyu Transfer Hattı 8”

1 adet Tatlı Su Transfer Hattı 3”

4 adet Exproof Amaçlı Kablo Borusu Hattı”…

***

 “Beyaz Ürün Transfer Hattı”ndan ne geçecek? derseniz…

Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, “beyaz ürün”ü şöyle tanımlıyor:

Yüksek graviteli petrolün rafinajından elde edilen benzin, gazyağı ve motorin gibi ürünler…

Yani iskele, aynı zamanda petrol ürünleri transferi için de kullanılacak!

***

Olası olumsuzlukları sıralayalım:

270 metrelik iskele ve 13 bin 500 metrekarelik alanda 85 bin metreküplük dolgu, Yayla Sahilinde yaşanan olumsuzlukların kat kat üstünde olumsuzluk yaratacaktır.

Hiçbir kaza vs. olmayacağını varsaysak bile, sadece 100 bin tonluk gemilerin Saros Körfezi’ne giriş çıkışları bile, denizin altını üstüne getirecek ve yaratacağı dalgalarla sualtı ve kıyı kumullarının yapısını, yerini değiştirecektir.

Balıkçılığı ve dalış turizmini olumsuz etkileyecektir.

Bölge, “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edilmesine karşın, turizm bölgesinden çıkarak, fiilen enerji sanayii bölgesine dönüşecektir. (Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesiyle ilgili yapılması gereken planların, 2006’dan bu yana ilgili bakanlık tarafından neden yapılmadığını; Korudağ’da son birkaç yıl içinde milyonlarca ağacın neden kesildiğini şimdi anlıyor musunuz?!)

Saros Körfezi; İzmit, Aliağa, İskenderun vb. körfezler gibi, temizlikten uzak, balçık içinde bir körfeze dönüşecektir.

Gemi kazalarını, karaya oturmaları, sintine sularını, petrol sızıntılarını, gemilerden alınacak atıkların karada yaratacağı kirliliği vs. saymıyorum!

***

2004 yılında geri püskürttüğümüz (ya da bir şekilde çıkarları öyle gerektirdiği için vazgeçtikleri) Trans Trakya Petrol Boru Hattı projesi de, Saros’a gemi iskelesi kapısı açıldıktan sonra, bu kez çok daha rahat olarak yeniden gündeme gelebilecek ve Saros Körfezi’nde sanayileşme riski artacaktır.

***

Benim, Saros Körfezi’nde 1 metrekare arsam, tarlam, yazlığım, işletmem vs. yok! Ama Saros Körfezi’nin her yeri benim!

Ayaklarımla, bisikletimle, arabamla, çadırımla, Saros Körfezi’nin her yeri yaz-kış benim!

Bu nedenle de bu projeye karşı çıkıyorum ve sonuçlarını da sizlere söylemek; hem vatandaş olarak hem gazeteci olarak hem çevreci olarak hem de şu andaki konumum gereği Keşan Belediye Meclisi üyesi ve Keşan Belediye Başkan Yardımcısı olarak benim görevim!

Benden söylemesi!

Bu proje, Saros Körfezi’nde sonun başlangıcı olur!

İster karşı çıkın, ister kuzu kuzu izleyin…

Benim maddi olarak kaybedecek hiçbir şeyim yok!

Ben sadece, şu an her noktasından keyif aldığım körfezi, çocuklarımıza aynı temizlikte aktaramadığımıza yanarım!

Gerisi size kalmış!

Not: Bu tür yatırımların, bölge halkına istihdam sağlayacağı gibi bir iddiada bulunacak olanlar için de ekleyelim: Sözkonusu projenin ÇED Başvuru Dosyasında, istihdama ilişkin şu bilgi veriliyor: “Proje alanında inşaat çalışmalarının yılda 12 ay, ayda 25 gün ve günde 8 saat tek vardiya olarak gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Projenin inşaat aşamasında 50 kişi, işletme aşamasında da 10 kişinin çalıştırılması planlanmaktadır.”

 

Bu yazı gazetevolkan.com/dan alınmıştır

 

 

Cengizhan Aktan

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.