Günün ManşetiHayvan HaklarıManşet

‘Hayvana şiddet yıllardır var ama konuya dair istatistik yok’

0
Adana Köpek Bar?na??

Geçtiğimiz haftalarda Sakarya’nın Sapanca ilçesinde patileri ve kuyruğu kesilmiş halde bulunan yavru köpeğin tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetmesi ve İstanbul Maltepe’de 10 kamyon dolusu, 200’ü aşkın atın faytonlara koşulmak üzere Büyükada’ya götürülme süreci ülkemizde hayvanlara uygulanan şiddeti bir kez daha gündeme getirdi.

Özellikle toplumsal şiddetin en zayıf halkalarından olan ve yaşam alanları insanlar tarafından yok edilen hayvanların korunması konusu kamuoyundaki tartışmaları da alevlendirdi.

“Hayvan hakları ihlalleri neden artıyor? Resmi istatistiklere göre hayvanlara yönelik şiddet ve tecavüz vakalarında ne durumdayız? 24 Haziran Cumhurbaşkanı ve 27. Dönem Milletvekili Genel Seçimi öncesinde verilen sözler tutulacak mı?” sorularının cevabı gazeteci Utku Zırığ‘ın hazırlayıp sunduğu, Yeşil Bülten’de (Açık Radyo) arandı.

“İnsanlığın gaddar tarafı hayvana yönelik şiddetle kendini gösteriyor”

İnsanlığın gaddar tarafının hayvana yönelik şiddetle kendini gösterdiğini anlatan Zırığ, canlı yayın konuğu Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HayKonfed) Kurumsal İletişim Koordinatörü Nihal Kasa ile hayvan hakları ihlallerinin sosyolojik, psikolojik ve hukuki boyutunu konuştu.

Sapanca olayı sonrası hayvanların korunması ve rahat yaşamasını sağlamak için Hayvanları Koruma Kanunu çerçevesinde yapılacak değişiklikler gündeme gelmiş, Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül seçim sonrası bu konuyla ilgili yeni bir düzenleme yapılacağı sözü vermişti.

Nihal Kasa, hayvanlara yönelik şiddetle ilgili son durumu, sorunları ve çözümleri şu sözlerle paylaştı:

“Hayvana şiddet yıllardır var ama konuya dair istatistik yok”

“Aslında artış yok, hep vardı. Hayvana şiddet yıllardır var. Fakat kamuoyuna yansıyanların dışında bizim göremediğimiz binlercesi he yerde yaşanıyor. Hayvana şiddet olaylarını daha çok yerleşim alanları dışında görüyoruz. Son olayla toplumun vicdanı yaralandı. Sosyal medyanın daha da aktif kullanılması ile bu olaylar daha çok gündeme gelmeye başladı. Maalesef bu konuya dair de istatistikler yok.

“Görevini yapmayan belediyeler hayvanları buraya attıkça vahşetin tablosu büyüyor”

Daha çok bu hayvanları çöplüklere, ormanlara, ıssız alanlara belediyeler atıyor. Dolayısıyla hayvanlara organize bir suç örgütü vahşeti altındalar. Buralarda tecavüze uğruyorlar, diri diri gömülüyorlar, yakılıyorlar. Her türlü şiddete ve vahşete maruz kalıyorlar ama bizler görmüyoruz. Sorumlu onları oraya atan belediyeler. Bugün görevini yapmayan belediyeler hayvanları buraya attıkça vahşetin tablosu büyüyor. Çöplükler eli ayağı bağlı ölü köpekler ve kedilerle doludur. Dolayısıyla orada suçlu, Sapanca’da da olduğu gibi o vahşeti yapan caniden çok, caninin suç ortaklarıdır. Bunun en büyük suç ortağı da belediyelerdir.

“Kısırlaştır, aşılat, aldığın yere bırak, bıraktığın yerde de yaşamını destekle”

Elimizdeki mevcut kanunda bu işin çözümü öngörülmüştür. Kısırlaştır, aşılat, aldığın yere bırak, bıraktığın yerde de yaşamını destekle diyor kanun. Fakat kısırlaştırma görevini yapmayan belediyelere sayı çoğaldıkça vatandaş şikâyet ediyor. Kısırlaştırma görevini yerine getirmeyen belediyelerin olduğu ilçelerde vatandaş şikâyet ettikçe belediyelerin ekipleri hayvanları toplayıp zehirli oklu iğnelerle vuruyorlar.

Hayvanları Koruma Kanunu’ndaki eksiklikler neler, nasıl hazırlanmalı?

Kanun sadece vatandaşları değil, hayvana şiddet, vahşet ister şahıslardan ister belediyelerden kimden gelirse gelsin ceza kapsamına alınmalıdır. Belediyede en alt kademedeki görevli de, talimatı veren de, başkanına kadar hepsi suçludur. Hepsi Türk Ceza Kanunu’na göre yargılanmalıdır.

Mevcut kanunda şu anda sahipli hayvanlar Türk Ceza Kanunu’nda mal olarak ifade ediliyor. Sahipsizler şu anda mal konumunda dahi değiller. Şu anda 2 yıldan az öngörülen tüm cezalar sahipliler için bile paraya çevrilebiliyor. Paraya çevrildiğinde de suçu işleyen caydırıcı bir ceza almadan bu işten sıyrılıyor. Yasada talebimiz olan en önemli husus cezaların alt sınırının 2 yıldan başlaması gerekliliği. İkincisi de vatandaş ya da belediye ayırmadan vahşet kimden gelirse gelsin Türk Ceza Kanunu kapsamına alınmalıdır. Bunun dışında en önemli şey kanun masabaşında yapılmamalıdır. Mutlaka STK’ların, meslek odalarının, akademisyenlerin bir araya gelerek onların görüşlerinin alınarak çözüm odaklı bir kanun hazırlanması gerekiyor.

“Hayvana şiddet psikolojik gelişimini tamamlamamış şahıslar tarafından yapılıyor”

Hayvana şiddeti sosyal medyada ya da basında çok açık şekilde gördükçe benzer tabloların tekrar tekrar yaşandığını gözlemliyoruz. Sapanca’da yavru hayvanın yaşadığı vahşet sonraki haftalarda Bursa’da bir kedide yaşandı. Evvelsi gün Adana’da yaşandı. Hayvana şiddet aslında akıl sağlıkları yerinde olan ama psikolojik gelişimini tamamlamamış, kişilik bozukluğu olan şahıslar tarafından yapılmaktadır. Bu şahıslar şiddete eğilimli şahıslardır. Bütün dünyada bu iş artık akademik ve bilimsel olarak kanıtlandı. Hayvana şiddet uygulayan şahıslar insana da şiddet uygulayabilir. Hayvan toplumsal şiddet için çok önemli bir nokta. Çünkü hayvan toplumun en zayıf halkası. Şiddetin adımı onunla başlıyor, ondan sonra diğer zayıf halkalarla devam ediyor.”

Change.org’da başlatılan “Hayvana Şiddet Suç Sayılmalıdır” imza kampanyasına destek vermek için bu bağlantıya bakabilirsiniz.

Programı aşağıdaki bağlantıdan dinleyebilirsiniz

Kabuğu kalkan yara: Nihayet görünür olan hayvan hak ihlalleri – Gökçe Aydoğan

Yüzlerce atı adalara götürmek isteyen faytonculardan hayvan hakları aktivistlerine saldırı

Torba yasa tasarısındaki değişiklikleri İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi üyelerine sorduk

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.