Hafta SonuManşet

Akemi Shima anlatıyor: Fukuşima Nükleer Felaketi tanıklığım

0

Fukuşima Nükleer Santrali’nde meydana gelen ve hala devam eden felaketin kurbanlarından Akemi  Shima‘nın, 4 yıl önce tanıklıkların paylaşıldığı bir etkinlikte ödüle layık görülen Japonca makalesini Yeşil Gazete ekibinden Pınar Demircan‘ın çevirisi ile paylaşıyoruz. (Akemi  Shima adına Ayako Oga‘nın okuduğu makalenin orjinal sunumunu  şuradan izleyebilirsiniz). Fakat önce Editörün notu: 

Uyarmış olalım, Fukuşima Nükleer Felaketi’nin  üzerinden  geçen süre 7 yıla yaklaşırken  Pazar günü haftalık koşturmacanızın içinde bir es verip dinlenmeye çekildiğiniz köşenizde sizi rahatsız etmeyi amaçlıyor bu paylaşım.Hoş, bizim için toz pembe olan bir şey yok zaten ama , kendi kendinize her zaman daha kötüsü olabilir, Moğollar’ın şarkısındaki gibi”bir şey yapmalı!” diyeceksiniz.

Bu kez Fukuşima Felaketini  veri ve rakamlarla değil,  zihninizle değil, yüreğinizle hissetmenizi sağlamak derdimiz. Biz değil, bu kez Akemi Shima anlatacak. Fukuşima Nükleer Santrali’ne 84-90 kilometre mesafede olan  Fukuşima Eyaleti’ne bağlı Date şehrinde yaşamak zorunda kaldı Akemi. Bugün Gaziemir’de, yarın Akkuyu’da ve Sinop’ta, İğneada’da veya dünyanın bir başka yerinde benzer haksızlıkların yaşanmasına sadece siz engel olabilirsiniz. Bu arada Sinop merkezin Nükleer santral sahasına 14 kilometre, Mersin şehir merkezinin  nükleer santral sahasına 90 kilometre, İğneada için de yerleşim yerlerine yakın olduğunu, İstanbul’a bile 120 kilometre mesafede olduğunu, Karadeniz’in Trakya’nın kuş uçuşu 1000 kilomete mesafedeki Çernobil felaketinden nasıl etkilendiğini  anımsamakta fayda var. Elbette nükleer santral kazasıyla ve mesafeye göre etki derecesiyle sınırlı değil riskler. Nükleer santraller ve yaydıkları radyasyon hakkında daha fazla bilgiye şuradan erişebilirsiniz. 

“ Merhaba, benim adım  Akemi Shima.

Ailem hastanede bu nedenle  aranızda olamadım. Üzgünüm.

Size biraz bulunduğum yerle ilgili bilgi vermek isterim.

Date şehri, Fukuşima eyaletinin kuzeyinde yer alır, tahliye planı kapsamına giren İitate kasabasının batısında yer alır.

Date şehri acil durum tahliye planına alınmadı, özel koşulları olduğu söylendi ki bu durum şehrimizde infial yarattı. Hala sonucu netleşmemiş, tahliye edilsin mi edilmesin mi belli olmayan, sürüncemede bırakılanlar var. Doğal olarak bu durum kasabanın sakinleri arasında ikilik yaratıyor. Okula devam eden öğrencilerin psikolojileri de bozuk.  Bu ortamda bir de devlet tarafından “bölgede radyasyon yoktur, şehir güvenlidir” gibi duyurular yapılıyor, hatta neredeyse okulda bile “radyasyon eğitimi” kapsamında radyasyon olup olmadığını ölçerek anlamamızı sağlayan eğitimlere son verilecek .

Hatta mevcut durumda “iyileşmeyi gölgeleyen dedikodular var” iddiasına karşı bir bahane üretilerek sorunlar hiç oluşmamış gibi gösteriliyor. Sonuçta diyebilirm ki radyasyon tehlikesinin olup olmadığı neredeyse insanların arzusuna bırakıldı.

Nükleer santraldeki patlamanın üstünden 3 yıl geçti, sezyum 134 kazadan önceki miktarın 10 katı. Topraktaki kirlilik olduğu gibi duruyor. Her gün geçtiğimiz okul yolunda 3-10 mikrosievert (yaklaşık 100 bin bekerel) radyoaktif kirlilik var. Bu yolun temizlenmesini istedik ama hiç bir şey yapılmadı.

Yerel yönetim atık alanı kalmadığı gibi bir gerekçe gösterdi, yani temizlik yapılsa bile bu radyoaktif atıkların konacağı yer yokmuş. Temizlenemiyorsa bu tehlikeli yerlerden geçişi niye yasaklamıyorlar dediysek de söylediğimizle kaldık.

Peki yüksek miktarda radyasyon bulunan yerde bizim oturmamıza niye izin veriliyor? Bu sorularımıza devlet görevlilerinden “Yoldan birkaç saniye içinde hemen geçip gidiyorsunuz, bu nedenle bir zararı yok” şeklinde cevaplar aldık.

Bu şehrin radyoaktif yüksek tehlikeli olduğunu bilmeyenler, özellikle  çocuklar var buralardan yürümemeliler. Lütfen çocuklara bir bakın. Bu yerlerde, kum içinde toz kaldıran oyunlar oynuyorlar. Tabi burası sadece çocuklar için de değil yetişkinler için de sağlık açısından tehlikeli. Anladık ki radyoaktif temizliği kendimiz yaparken üstten topladığımız toprağı, radyoaktif katı atığı kendi bahçemizden başka yere koyamazdık. Bu sebeple bahçemizi de kendimiz temizledik. Benim ailemin evinde her biri 1 tonluk plastik torbalardan 100 tane var. Evet maalesef kendi kendimize radyoaktif temizlik yaptık. Buna bir çoğunuz çekimser bakabilir. Ama çare yoktu. Tahliye edilmeyen bizler için günlük yaşamımıza devam etmemiz gerekiyordu. Bizim gibi bir çok insan bu durumda. Çocuklar için bir an önce temizlik yapılması gerekiyordu. Burada kendi kendine radyoaktif temizlik yapıp kalarak çocuğunun geleceğini tehlikeye atan anne için “ Aptal !”deniyor. Bunu duyuyoruz, çok üzülüyoruz. Burada kalanlarla şehri terk edenler arasında sorunlar ve tartışmalar yaşanıyor. Gitmeli mi kalmalı mı tartışması yönlendiren olmadığı için sürüp gidiyor. İşte  reaktör faciasını izleyen 3 yılı böyle geçirdim. “Bağlılık, iyileşme ve  kulaktan kulağa dolaşan bilgiler”gibi iddialar da cabası…

İşte bunu kabul edemiyorum !

Dedikodu olduğu iddia edilen şeyler aslında gerçekler, yani bizim yaşadıklarımız .

2011 yılında kar yağışı devam ederken çok anne ağladı. Ben de ağladım, gözyaşlarına boğuldum . Küçük çocukların önünde hemen her gün üzüntüden kahroldum, her gün öldüm.

2012 yılında gerçekleri biraz daha anlamaya başladık. Fakat radyaoktif olarak kirli olduğunu bildiğimiz şehrimiz, sağlık testlerinin sonucuna göre hep “etkilenme yok” şeklinde açıklanıyordu. Bunun üzerine kasabamızın sakinleri şüphelenmeye başladı, belediyeye, milletvekillerine ulaşılmaya çalışılıyordu artık. Tüm çabamız güvenimizin kırılmasıyla sonuçlanıyordu yalnızca.

Durumumuza dair hiçbirşey değişmemişse de iyileşme varmış gibi gösteriliyor.

Date şehrinde 3 mikrosievertin altında olduğu için radyoaktif temizlik yapılmasına gerek görülmüyor. Gerçek sebep ise radyoaktif temizliğin pahalı olması ve radyaoktif atıkları koyacak bir yer bulunamaması. Biz niçin böyle bir yerde yaşamak zorunda bırakılıyoruz, niçin tahliye edilmiyoruz? Buradaki radyasyonu unutup yaşamımıza devam etmemiz mi bekleniyor? Bu durum sadece Date şehri için mi geçerli? Anlamıyorum…

Şehrimizde radyoaktif temizliğin yani dekontaminasyon çalışmasının  yapılmayacağı söyleniyor.  Aslında sebebi biliyorum. Biliyorum ki insanların şehirlerini isteğe bağlı olarak terketmesi bekleniyor aksi halde devletin onlara maddi yardım vermesi gerekecek. Çünkü bunun sonu yok! Devlet bu yardımı ve desteği geniş yelpazede sunarsa hep vermek zorunda kalacak. Bu nedenle bize de evimizi, bahçemizi, tüm maddi varlığımızı bırakarak gitmemiz söyleyen çok oldu.

“Yaşlı annenizi, babanızı bırakın, kaçın gidin, gidebilen gitsin!” diyenler bile oldu. Fakat kendi başına karar verip gitmek kolay değil. Önce yüreğinizin bir zamanlama sorunu oluyor. Mesela şimdi gitsek daha da zor. Devlet tarafından radyasyon kalmadığı, sorun kalmadığı yönünde birbiri ardına  açıklamalar yapılıyor. Nükleer santral felaketinin sorumluları  allaha havale edilip tüm dertler  yurttaşların omuzlarına bırakılıyor. Akıl alır gibi değil!

Nükleer felaketin başlamasının üstünden 3 yıl geçti . Sorunlar mazide kalmış  gibi ama gerçekte değil, çünkü sadece 3 yıl geçti. Yani aslında daha hiç bir şey başlamadı.

Esasen bu sene(2014 yılı) ocak ayında Date’de yerel seçimler yapıldı. Valiye hızlı bir şekilde dekontaminasyon yapma sözü veren bir belediye  başkanı en fazla oyu aldı. Fakat yeni belediye başkanından öğrendik ki  Date’de yıllık kirlilik 5 milisievert düzeyinde ve temizlenmesi de çok zor. Yerel yönetim için de kaynakların sevki açısından zor bir durum. Fakat ben en çok yurttaşların seslerini çıkarmamasını anlayamıyorum. 3 yılın ardından iyileşme olmadığı gibi durum daha da kötüye gidiyor…

Lütfen “Radyasyon haberleriyle Devlet erkine karşı dedikodu üretildiği” yalanına inanmayın. Daha fazla gözden çıkarılmak istemiyoruz. Japonya bilmiyor mu radyasyonun ne felaketlere yol açtığını? Biliyor! Hiroşima ve Nagasaki felaketleri bu topraklarda yaşandı. Çernobil Nükleer Felaketinin sonuçlarını izledik, izliyoruz, Nükleer testlerin yapıldığı Marshall Adaları’nda test yapıldığında ada sakinlerine, Daigo fukuryu Maru’ya  ne olduğunu biliyoruz. Dünya genelinde bunlardan başka da örnek maalesef çok. Yaşadığımız maruziyeti, uçaktaki radyasyonla ya da tıbbi amaçlı kullanılan radyasyonla karşılaştırmak yerine sonuçları bilinen bu kazalarda uğranılan radyoaktif maruziyetlerle yapmalılar.

Devlet yetkilileri biliyor ! Bildiği için 3 yıldır yaşadığımız radyoaktif maruziyeti küçük göstermeye çalışıyor. Eyalet genelinde sağlık taramalarının sonuçlarına bakarsanız göreceksiniz. Kendi içimizde farklı görüşlerde olanlarla çatışalım ve oraya buraya savrulalım diye uğradığımız maruziyeti küçük göstermeye çalışıyorlar. Mağdurun kendisinden maruziyetinin olmadığını sanması bekleniyor. Neticede mağdur olduğunu söylese de kimse bir yardım ve destek göremeyecek. İşte bu nedenle radyasyon mağduru olduğunu düşünenlerin aslında buna inandırıldıkları söyleniyor. “Radyasyon dedikodusu” yapıldığı için radyasyon varmış, yani üzerine konuşmasak radyasyon aslında yok! Radyasyon mağduriyetinin olduğu fikrinde sebat edenlerin ise işi zor, toplumdan dışlanıyorlar ve bu negatif sarmal halinde sürüp gidiyor…

Bizler şimdiye dek “Hibakuşa” olarak yaşadıklarımızı herkese anlatmalıyız. Ben 3 yılda hibakuşaların arasında onların nasıl acılar çektiğine şahit oldum, biraz anladım. Fakat şimdi size anlatırken fark ediyorum ki hibakuşalar çok yüce insanlar. Ben ağlaya ağlaya uyuya kalmak istemiyorum fakat  gereksiz bir şeymiş gibi fırlatılıp atılmak da istemiyorum. 3 yıl oldu, felaket başlayalı 3 yıl oldu! Lütfen yaşadıklarınızı paylaşın, anlatın, sesinizi çıkarın! ” 

Akemi Shima

 

Bilgi notu: Akemi Shima’ların yaşamlarını, Fukuşima felaketinin başlamasıyla  Fukuşima eyaletinin içinde farklı tahliye planlarının uygulandığı, bir çoğunun kapsama dahi alınmadığını Yeşil Gazete’de okudunuz. Nitekim Mart 2015’te Japonya/Sendai’de gerçekleştirilen BM Dünya Afet Riskleri Azaltma Konferansı’na yönelik hazırlık yapmış olan Japonya CSO Koalisyonu (JCC2015) eliyle oluşturulan komitenin titizlikle hazırladığı Fukuşima’dan Çıkarılacak 10 Ders  kitapçığı da bu gerçekleri tüm boyutlarıyla aktarıyor. Ancak  Fukuşima felaketinin üzerinden 7 yıla yakın bir süre geçerken doğal olarak verilerin de güncellenmesi gerekiyor. Bu vesileyle, Nükleersiz.org’un  bu konuda üstüne düşeni yaparak  çok yakında sivil toplumu bilgilendirmeye dönük yeni katkılar yapmaya hazırlandığını, yeni bilgilerin siz  okurlarımızla buluşacağını  da haber vermiş olalım.

 

Japonca’dan çeviren ve editör: Pınar Demircan

 

 

 

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.