Dış Köşe

Bir Boğaziçiliden T.C. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a mektup – Mehmet Alper Şahiner

0

Bu yazı alpersahiner.wordpress.com/ dan alınmıştır

Sayın Erdoğan,

Ben bir Boğaziçiliyim.  Böyle deriz biz aramızda konuşurken, üniversite sözcüğü yokluğunun bir anlam karışıklığına yola açmayacağından emin olduğumuz için belki de.

Bugün Pazar. New Jersey saatiyle sabah 6:00’da uyanıp telefonumdan ilk okuduğum cümle şuydu (sizin yorumunuz):

“Boğaziçi Üniversitesi bu milletin değerlerine yaslanamadığı için hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır. Üniversitemizin temelinin yabancı bir eğitim kurumuna dayanıyor olması bu zemine oturulmasına asla mani değildir. Çok seslilik ile kendi ülkesine yabancılık arasındaki çizgiyi doğru bilmeden de bunu yaşatamayız.”

Çok dokundu bana bu yorumunuz, çünkü Boğaziçi Üniversitesine yapılmış büyük haksızlık olarak aldım.  Açıklamaya çalışayım.

1984 yılında, Boğaziçi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümüne o zamanlardaki tanımlamasıyla öğrenci yerleştirme sınavı (ÖYS) Fen Puani sıralamasında Türkiye besincisi olarak kabul edildim.  Asil istediğim Fizik okumaktı ve ikinci sınıfta çift anadal programına kabul edilmemle Boğaziçi Üniversitesi bana Elektrik-Elektronik Mühendisliğine ek olarak Fizik Programından da lisans derecesi alma olanağını sağladı.  Artık asıl aşkım olan Fizik Bilimini doktora düzeyinde çalışabilecektim hem de yıllar boyunca çalıştığım her ortamda büyük yararını gördüğüm mühendislik derecesi ek avantajı ile.  ABD’deki seçkin Üniversitelere tam burslu olarak kabul edilmekte herhangi bir zorluk çekmedim çünkü iki diplomam da Boğaziçi Üniversitesi armasını taşıyordu.  Rutgers Üniversitesi Fizik Doktora programına başladığımda ilk akademik danışmanımın sözü hala kulaklarımdadır. “Boğaziçi Üniversitesinden gelen öğrenciler her zaman bizim bolumun kaymak tabakası oluyor.”

Doktora sonrası, ABD’de önce Ulusal Araştırma Laboratuvarlarında (Brookhaven National Laboratory), sonra endüstri araştırma merkezlerinde ve akademik alanda çalıştım.  2003’ten beri Seton Hall Üniversitesi Fizik Bölümündeyim. 2008’de Doçent 2013’te Profesör ünvanlarını aldım ve 2009 yilindan beri de Fizik Bölüm Başkanlığı görevini sürdürmekteyim.  Bu çalışmaların ve görevlerin her aşamasında Boğaziçi Üniversitesi mezunu olmamın gururunu yasadım ve değerli hocalarımın bana öğrettiklerini kullandım.  Çalıştığım her kurumda Boğaziçi Üniversitesinin uluslarası itibarını gördüm.

12 yıl kadar önce, daha Amerika Üniversiteleri bile on-line ders programlarına başlamadan değerli hocam Prof. Dr. Alpar Sevgen’in teşvikleri ile Boğaziçi Üniversitesi’nde “online” ders (Synchrotron Radiation Sources and its Applications) açtım ve hala bu dersi veriyorum, sadece ileride bu konuda araştırma yapacak taze beyinlere birazcık olsun ışık tutabilmek için.  Benim anladığım, Boğaziçili olmak bu demektir, yeni nesiller için yeni ufuklar açabilmek. 2016 yılında sabbatical çalışmam için yine memleketimi seçtim, kendimi vatanıma ve Boğaziçi Üniversitesi’nde bana verdiği yüksek düzeyli eğitime borçlu hissettiğim için. Birazcık olsun genç araştırmacılara katkım olsun diye.

Dediğiniz sözlerde çok büyük haksızlık görüyorum.  Boğaziçi Üniversitesi milletimizin dünyaya ispat ettiği en önemli değerlerden biridir hiç bir yere yaslanmasina gerek yoktur, çünkü zaten kendisi bu milletin içinden çıkmıştır ve dik olarak ayaktadır.  Kendi ülkesine yabancı olmadan yabancıları Türkiye’mizin değerlerine hayran bırakacak bir kuruluştur.  Bu gerçeğin dünyanın ve ülkemizin seçkin kurumlarında çalışan onbinlerce Boğaziçilinin ortak sesi olduğunu düşünüyorum.

Bu yazı alpersahiner.wordpress.com/ dan alınmıştır

 

 

Prof. Mehmet Alper Şahiner

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.