Hafta SonuKültür-SanatManşet

42 yıllık inat hikâyesiyle gelen bir uzunçalar

0

Adnan, Ayda, Canan, Çiler, Fikriye, Fitnat, Fulya, Günay, İlker, Salim, Selahattin ve Yusuf. Yani “Dostlar Korosu İlk Koristleri”.  Tam 42 yıl önce bir gazete ilanından yola çıkarlar ve yolları 1975 yılının Aralık ayında, İstanbul’da Ruhi Su ile kesişir.Albümün kapağında Dostlar Korosu’nun kuruluş hikâyesini Genco Erkal şöyle anlatıyordu: “Pir Sultan Abdal albümünü yeni çıkarmıştı Ruhi Su. Bir gün bize, tiyatroya geldi. “Çocuklar birlikte bir Pir Sultan gecesi yapalım diye düşündüm, ne dersiniz? Dostlar Tiyatrosu oyuncuları olarak siz şiirleri okursunuz, Sümeyra’yla ben türküleri söyleriz, nakarat bölümlerinde siz de koro olarak bize katılırsınız. Bence çok güzel olur” dedi.

Müthiş bir coşku fırtınası esti tiyatroda. O zamanlar biz Şişli’de Ümit Tiyatrosunda oynuyoruz. Dört başı mamur bir kültür merkezi gibi çalışıyoruz. Gençleri yetiştirdiğimiz tiyatro kurslarımız var. Oyunların yanısıra konserler, sanat filmleri gösterileri, resim sergileri düzenliyoruz. Ruhi Su’nun bu heyecan verici önerisi üzerine kolları sıvadık. Kendisi baştan sona programı düzenledi. Bizim oyuncuları da çok iyi tanıyor, kim hangi şiiri okuyacak, türküler nasıl araya girecek, koro olarak biz nerelerde katılacağız, bütün ayrıntılarıyla akışı bize verdi.

Büyük emek vererek yetiştirdiği gözde öğrencisi Sümeyra’nın da hemen hemen ilk sahneye çıkışı olacaktı bu program. Yoğun bir prova süreci boyunca en ufak ayrıntılara inerek bizi sabırla çalıştırdı ve sonunda konseri gerçekleştirdik. O gece tiyatroda izleyiciyle birlikte yaşadığımız duyguları anlatmak çok zor. Gördüğümüz inanılmaz ilgi üstüne tek bir konser için düşünülen programı biz sık sık ve defalarca yineledik. Her seferinde salonda tek boş koltuk kalmadı.

Bunun üstüne Ruhi Su’dan ikinci bir teklif geldi. “Neden Dostlar Tiyatrosuna bağlı bir koro kurmuyoruz? Gençlere türkülerimizi öğretmek istiyorum. Birlikte konserler vermeyi, gelecekteki albümlerimde onlarla birlikte kayıt yapmayı düşünüyorum.” İşte bugüne dek çeşitli aşamalardan geçerek süren Dostlar Korosu düşüncesi böyle doğdu.

Projeyi basına duyurduk. Filanca tarihte seçmeler yapılacak, gençleri bekliyoruz dedik. İçimizden bir jüri kurduk. Başkanımız bizzat Ruhi Su’ydu tabii. Başvuran öğrencileri sıkı bir sınava tuttu. Müzik kulağı, ritm duygusu gibi teknik konuların yanı sıra genel kültürleri, çeşitli sanat kollarına, edebiyata duydukları ilgi, politik eğilimleri, beğenileri kılı kırk yararak sorgulandı ve sonunda ilk koristler seçildi, çalışmalara başlandı.

Ustanın bu koroya verdiği emek unutulmaz. Haftanın belli günlerinde onun evinde, tiyatroda ya da başka bir salonda toplanır, saatlerce sabırla, özenle çalıştırırdı koroyu, öz evladını. . Şu anda elinizde tuttuğunuz albümde dinleyeceğiniz sesler işte Ruhi Su’nun 1975 yılında seçtiği ilk koristlerdir.”

Ruhi Su ve Dostlar Korosu, 1976

“Birlikte konserler verildi. Politik gecelere katıldık. Ruhi Su’nun son yıllarında yaptığı albümlerde hep bu arkadaşların sesi vardır. Aramızdan ayrılmadan once, 12 Eylül döneminde, yasakları delip verdiği o unutulmaz en son konserlerde gene beraberdik. Ben Ezgili Yürek’teki şiirlerini okudum, onlar birlikte türküleri söylediler.

Hastaydı. Yurt dışından tedavi edilmesi için davetler vardı. Almanya’dan her türlü tedavi masrafını üstlenecek öneriler geliyordu, ama askeri cunta yurt dışına çıkış için pasaport vermedi. Koca Ruhi Su gözümüzün önünde eridi gitti. Ardından senaryosunu benim hazırladığım bir çok anma gecesi düzenledik. Büyük ustayı, şiirler, türküler, video görüntüleriyle andık.

Yıllar geçti, Dostlar Korosu değişik şeflerin yönetiminde çalışmalarını sürdürerek bugünlere geldi. 2012 yılında ustanın 100. doğum yıldönümünü çeşitli etkinliklerle kutladılar, yollarına devam ediyorlar.

Bu albümü yapan ilk koristlerin başka bir derdi var. Onlar koronun ilk kuruluş yıllarına dönerek Ruhi Su öğretisini, ilk koronun özünü ve ruhunu yakalayarak yeniden yaşatmak istiyorlar. Albümü dinlerken ben de aynı şeyi duyumsadım. Bu sanki bir profesyonel kayıt değil de, Ruhi Su’nun evinde bir koro çalışması, bir prova. Hoca orada, soluğu hissediliyor, onları yönetiyor ve neredeyse “çocuklar şurayı baştan alalım, daha yumuşak, daha ifadeli olsun istiyorum” diyecek, belki de az sonra onlarla birlikte söylemeye başlayacak. Öylesine yapmacıksız ve içten bir tavır var bu kayıtta.

Sanırım bu çalışmanın özelliği ve özgünlüğü de burada. Ben Dostlar Korosunun ilk koristlerine tuttukları yolda başarılar diliyorum. Topluluklarını parlak solistlerle de zenginleştireceklerine, müzik serüvenlerini gelişerek sürdüreceklerine inanıyorum…”

8 Kasım’da müzik marketlerde yerini alacak olan uzunçalarda türküler söyleyen Dostlar Korosu İlk Koristleri aslında bu çalışma ile bugüne kadar RSDK’ya emek veren yüzlerce koro emekçisinin seslerine-sözlerine- duygularına da tercüman olmuşlar: Ruhi Su’yla olmak süreci, gencecik yaşlarımızda, gerçeğin hayalle, hayalin dirençle, direncin coşkuyla, coşkunun umutla, umudun sevgiyle beslendiğini kavrayabilme süreci oldu bizler için… Oradan gelir türkülerimizin tadı… cümlesi aslında Ruhi Su ile başlayan ve 42 yıl sonra bugün de peşi sıra gidilen bir hayalin; her türlü kötülüklere, acılara rağmen, türkülerle, güzelliklerle, dirençle, coşkuyla, umutla, sevgiyle gerçeğe dönüştüğü;  42 yıldır süren ve daha nice yıllar sürecek olan bu inat hikayesinin birkaç kelimeyle özeti gibi.

Yazıyı yine LP kapağında yer alan bir başka alıntıyla bitireyim: “… Ruhi Su’nun bize öğrettiği türküydü. Her koşulda, adeta bir esriklik haliyle, bıkmadan, usanmadan kırk yıldır söylüyoruz…”

Türkülerle, aşkla, dayanışmayla ve hep birlikte daha nice kırk yıllara…

 

Ercüment Gürçay

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.