Doğa MücadelesiManşet

Gülpınar’da el örgülü zeytin nöbeti zaferle sonuçlandı: ‘Kadının gücü, bütün kötülükleri yener!’

0

Zeytin yaygıları, hasat zamanı açılmak üzere toplandı, üzerinde, ‘zeytinime dokunma’ yazan pankartlar, asıldıkları dallardan alındı. Gülpınar halkının jeotermal enerji sondajına karşı başlattığı zeytin nöbetine gölge yapan zeytin ağacının altı, tam 33 gün sonra boşaldı.

Çanakkale‘nin Ayvacık ilçesine bağlı Gülpınar köyünde, tek geçim kaynakları olan zeytinliklerinin orta yerinde Pınarkale Enerji AŞ. tarafından planlanan jeotermal enerji arama projesine karşı çıkan Gülpınarlılar, sondaj sahasının hemen yanında gece gündüz nöbet tutmuş, sondaj firmasının çalışmaya başlamasına engel olmuşlardı. 8 temmuzda “Zeytinlikler içinde sondaja hayır” sloganıyla başlayan, kadınların türkülü- el örgülü direnişiyle çevre mücadelesi hikayeleri arasına yazılan zeytin nöbeti, sondaj firmasının sahayı tamamen terk etmesiyle son buldu.

Zeytin nöbetinin 28. gününde sondaj firmasının iş makinelerini ve konteynerleri toplamaya başlamasına rağmen nöbeti bırakmayan Gülpınar halkı, zeytin ağaçlarının sondaj sahasından kurtulmasıyla rahat bir nefes aldı. Son tırlar, kadınların ‘vermeyiz vermeyiz, zeytinlerimizi vermeyiz, gitsinler gitsinler, sondajcılar gitsinler’ sözleriyle uyarladıkları türkü eşliğinde yollandı.

Zeytin nöbeti ‘şimdilik’ bitti, hukuk mücadelesi sürüyor

Gülpınar halkı, sondaj firmasının köyü terk etmesine zeytin nöbetinin, kadın direnişinin zaferi dese de temkinli. Çanakkale Valiliğinin zeytinliklerin orta yerinde jeotermal enerji sondaj arama faaliyetleri projesi için verdiği  “Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Gerekli Değildir” kararının iptali ve yürütmenin durdurulması talebiyle Çanakkale İdare Mahkemesine açılan dava henüz sonuçlanmadı. Zeytin nöbetinin 17. gününde çıkan ara kararda mahkeme, davacının yürütmenin durdurulması isteminin, davalının birinci savunması alındıktan ve ara karar gereği istenilen belgeler sunulduktan sonra görüşüleceğine hükmetmişti.

Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği Başkanı Can Sayıner, sondaj firmasının gitmesini değerlendirdi: ‘Zeytin nöbeti tutan Gülpınarlı kadınlar için ve Türkiye’deki çevre hareketi için çok önemli bir kazanım ancak bunun geçici olduğunun farkındayız. Zeytin ağacı katliamcısı şirketlerin saldırıları durmayacak. Kim gelirse gelsin, bölgemizde doğaya karşı yapılan tüm haksızlıkların karşısında duracağız. Gülpınarlı kadınlar, şirketin gözünü korkuttular. Hukuk mücadelemiz sürüyor. Ellerinde ÇED gerekli değildir kararı var hala, tekrar gelebilirler. Giden, sondaj firması. Esas firma bir açıklama yapmadı. Gülpınar halkı olarak uyanığız, mücadeleye devam etmekte kararlıyız.

“Kadınlar bir araya geldi mi her türlü kötülüğü yener”

Gülpınarlı kadınlar da aynı fikirdeler. Sondaj firmasının köylerini terk etmesiyle sonuçlanan nöbeti bıraktılar ancak gözlerini zeytin ağaçlarının üzerinden ayırmıyorlar. Nerede direniş olsa gideriz artık, diyorlar. 67 yaşındaki Gönül Işık emekli öğretmen. Ondan daha da eski, zeytinci. ‘Babam bizi bunların mahsulüyle okuttu’ dedi ve sondaj firması son eşyalarını toplarken, 33 gündür yer aldığı zeytin nöbetinden bildirdi: “Havamızı, suyumuzu, zeytinimizi korumak için mücadelemiz. Kadının gücü her zaman, her yerde, her türlü kötülüğü yener. Eğer istersek, yapamayacağımız hiçbir şey yok. Zaman zaman çaldık, şarkı söyledik, oynadık. Karşı tarafla hiç muhatap olmadık. İçimize siyaset sokmadık. Direnişimizin sonucunu aldık ama bitmedi. Tekrar gelecek olurlarsa yine karşılarında bizi bulacaklar. Kaz Dağlarında da kadınlar en öndeydi, altın madeniyle mücadele ettiler. Biz de zeytinlerimiz için mücadeleye devam edecek, köyümüze bunları sokmayacağız.”

İlk günden beri nöbet alanını bırakmayanlardan 60 yaşındaki Ayşe Örnek‘in sevinci sesinden taşıyor: ‘Direndik, başardık. Dededen, babadan kalan asırlık zeytin ağaçlarımızı çocuklarımıza da bırakmak, sağlıklı yaşamak istiyoruz. Köyümüz, havamız çok güzel. Güneşin denize battığı yerdeyiz. Fabrika yok, zeytin var. Dirençliyiz, neşeliyiz. Mahkemeden sonuç çıkıncaya, şirket vazgeçinceye kadar direnmeye devam edeceğiz. Yine gelirlerse biz de gider, yine nöbet tutarız.’

‘Tuzla Jeotermal Enerji Santrali’nin zararları zeytinlerimize kadar ulaştı”

Adile Koç, jeotermal enerjiyi araştırırken, yenilenebilir denmesinden ikna olmamış: “Madem öyle, insanlar neden karşı çıkıyorlar, dedim. Bitkilerin kuruduğunu, toprağın verimsizleştiğini, kanserin arttığını okudum. Aydın’ın mahvolduğunu biliyoruz. Burada en küçük bir patlama yaptıklarında havaya kalkan her şey, kuzey rüzgarlarıyla köyümüze gelir, soluk alamayız. Dört kilometre ötemizdeki Tuzla’ya jeotermal enerji santrali kurulurken Tuzlalıların tepki göstermemesine çok şaşırmıştım. En bereketli toprağımız Tuzla Ovası. Domates, baklagiller yetişir. Jeotermalin atık sularını Tuzla Çayı‘na boşaltıyorlar. Eskiden yüzerdik orada, sazan, kefal, yılan balığı yaşardı. Şimdi kurbağa bile yok. Zeytin yaprak döker mi? Ağaçlar çıplak kalmaya başladı.  Zamanla zeytinlerimiz verimini kaybedecek, gelir azalacak, dışarıya göç başlayacak. Buna engel olmalıyız. Annem beşiğimi zeytin ağaçlarına yapar da uyuturmuş beni. Neden torunum da öyle büyümesin?”

İlkokul sıralarından zeytin nöbetine

65 yaşındaki Emsal Çömez, yaşları altmışın üzerinde ve birbirine çok yakın olan, ilk günden beri nöbet alanını sabah ve öğleden sonra paylaşan zeytin nöbetçisi kadınlarla ilgili şu detayı aktarıyor: “Hepimiz ilkokul arkadaşıyız. Birlikte büyüdük. Birbirimizi o zaman da bırakmazdık, zeytin nöbetinde de bırakmadık. Hiç aklımıza gelmezdi böyle şeyler ama hayatta neler oluyor. Kırk senedir görmediğimiz bazı arkadaşlarla nöbette buluştuk. Gülpınarlı olmaktan gurur duyuyorum. Kadınlarla birlikte başardık. Zeytinimize zarar vermesinler. Bütün uğraşımız bu.”

Muhtar Karagöz: ‘Kadınlar olmasaydı başaramazdık’

Başından beri jeotermal sondaja karşı çıkan, zeytin nöbetinin ve hukuk mücadelesinin içinde olan Gülpınar Muhtarı Ünal Karagöz, ‘Bölgemizin başarısı, Gülpınar’ın başarısı. Kadınlar önde olmasaydı, bu iş olmazdı. Tuzla’daki Jeotermal sondajları da durmalı. Gerekirse onlara karşı da dava açılmalı’ dedi.
Küçük kızını zeytin ağacının gölgesine, zeytin yaygısının üzerindeki oyun alanına oturtup kadınlarla birlikte nöbeti sürdürürken bir yandan gelişmeleri sosyal medya hesabından paylaşan genç zeytinci Önem Erol Usta, nöbet alanındaki son gününde, ‘Artık daha bilinçliyiz, organize ve takipteyiz. Başka bir sondaj sahası oluşursa ona da müdahale ederiz. Zeytinliklerimize ve tarım arazilerimize zarar verecek bu tür projelerin karşısında hep birlikte durmaya devam edeceğiz’ dedi.

Sondaj firmasının köyü tamamen terk etmesiyle zeytin nöbeti sona erince, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan‘ın davetiyle 54. Troia Festivali‘ne katılmak üzere Çanakkale’ye gelen Gülpınarlı kadınlar,  günlerdir ilk kez ‘nöbet saatleri’ içinde alandan gönül rahatlığıyla çıkmış oldular. Zeytin nöbeti sırasında köyü ziyaret eden, mücadelelerine destek veren Ülgür Gökhan, Gülpınar halkını, özellikle kadınları, yayınladığı mesajla kutladı:

“Kazanabileceğimiz tüm zaferlerin başlangıcı ve umudu…”

“Kaz Dağlarımızı yok etmek için çeşitli girişimlerde bulunan bu zihniyetin son örneğini Gülpınar’da gördük. Acımasızca, binlerce yıldır bölge halkının geçim kaynağı olan zeytinlerimize saldırmaktan, onları kesmekten çekinmediler. Ancak daha fazla ilerleyemeden, karşılarında ağaçlarının önünde dimdik nöbete duran yöre halkını buldular. Gülpınarlılar sıcaklarda, yağmurda, serinde, sarsılmaz bir irade ile ağaçlarına ve davalarına sımsıkı sarıldılar. Bölge halkının azmi ve kararlı direnişi, yaşam savunucularının desteği ile bu mücadeleden zaferle çıkılmıştır. Nihai bir zafer olmasa da bu zafer, sonrasında kazanabileceğimiz tüm zaferlerin başlangıcı ve umudu olmuştur.  Zaferin gerçek sahibi kadınlara minnetimi sunmak istiyor, mücadelelerini saygıyla selamlıyorum.”

Vermeyiz, vermeyiz, zeytinlerimizi vermeyiz!

Gülpınarlı kadınlar, nöbet sırasında Dina Ensemble müzik grubuyla birlikte uyarladıkları, söylerken moral buldukları, tırları uğurladıkları, direnişin simgesi haline gelen “Zeytinlerimizi vermeyiz” türküsünü birden söylemeye başladı. Belediye Başkanı Ülgür Gökhan ve o sırada Halk Bahçesi’nde bulunanlar, alkışlarıyla türküye eşlik ederek, kadınların zeytin zaferini, birlikteliğini, direnişini, inancını, azmini, emeğini kutladı. Gülpınar’da kendiliğinden başlayan zeytin direnişi, büyüdü, yayıldı, Çanakkale çevre mücadelesinin kadın hikayelerine ilham, müzik, umut kattı.

Haber: Güneş Dermenci

Fotoğraflar: Gülpınarlı Kadınlar

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.