ManşetTarım-Gıda

Organik bal mı? İşte ABD’nin organik bal sektöründen izlenimler

0

Organik bal üretmek için arıların, daha önce pesitisit (ot ve böcek öldürücü tarım ilaçları) yüzü görmemiş alanlara ulaşması lazım. Bu oldukça zor bir iş. Civileats.com internet sitesinde Elisabeth Grossman bu zahmetli işi özetlemiş.


“Yarım kilo bal üretmek için yaklaşık 2 milyon ayrı çiçek gerekiyor.” diyor bal firması Browning’s Honey Company’nin sahibi ABD’nin Kuzey Dakota eyaletininde yaşayan Zac Browing. Bir haziran günü kovanlarından vızıltılar geliyor. Yaz başında Kuzey Dakota’nın çayırları yabani çiçeklerle dolu. Burası Browning’in söylediğine göre ABD’de arıcılık yapmak için en iyi yer. Ama Kuzey Dakota’nın yabani çiçekleri ve diğer yerel bitkileri, tarımsal ve diğer gelişmeler yüzünden tehdit altında. Sadece son 10 yıldır Kuzey Dakota 100 bin akreden fazla çayır alanına, başta mısır ve soya fasulyesi olmak üzere birçok başka mahsül hakim.

“Bunun arılarla doğrudan ilişkisi var: Daha çok herbisit, yerel habitat için daha az alan anlamına geliyor.” diyor Kuzey Çayır Yaban Hayatı Araştırma Merkezi’nden Clint Otto.

Arazideki bu değişimle birlikte arıların karşılaştıkları diğer zorluklar -parazitler, hastalıklar ve pestisitler- yerel bal üretiminin düşüşünün başlıca sorumlusu. Ve ayrıca bu durum, ABD’nin tükettiği organik balın neredeyse tamamının Brezilya, Hindistan ve Meksika’dan geldiğini açıklıyor. Ulusal Bal Kurulu’nun verilerine göre ABD’de tüketilen tüm balın yalnızca 4’te 1’i ila 3’te 1’i burada üretiliyor. ABD, 1990larin başında ürettiği balın yalnızca 3’te 2’sini üretiyor. Ancak bala talep yıllar boyunca arttı, neredeyse 1 kişi için tüketim miktarı ikiye katlandı. Arz ile talep arasındaki farkı kapantansa 90’ların başından bugüne neredeyse 3’e katlanan bal ithalatı oldu (ABD Tarım Dairesi – USDA). Geçen 10 yılda arıcılar yıllık gelirleinin yüzde 30 ila 45’ini arı ölümleri sebebiyle kaybettiler. Arıcılar ve böcekbilimciler bu sayıların alarm verici olduğunu söylüyor.

Arı ve pestisitsiz bitki sayıları düşerken, Havai’deki birkaç firma dışında yerel üretilen veya sertifikalandırılan organik bal neredeyse piyasalarda hiç yok. Balın organik sertifika alması için genel USDA organik üretim standartlarına uyması gerkiyor, bala özel bir düzenleme yok. Organik bal üretimi için bazı öneriler yapılmış USDA tarafından ancak ne zaman bir standart gelecek bilinmiyor.

Arıcıların karşılaştıkları zorluklar

Kuzey Dakota’da daha fazla sıralanmış mahsul daha az çayır demek: Aynı alandan daha fazla mahsul almak için kullanılan zira ilaçlar, çayırları oluşturan bitkilerin azaltmasına sebep oluyor. Bu bitkiler de arıların yiyecekleri arasında. Bir diğer sonuçsa arıların etraflarındaki zirai ilaçları kovanlarına taşıyor olabileceği. Bu iki faktörün birleşimi, hem arıların sağlığı hem de bal üretimi açısından durumu kötüleştiriyor.
Balı organik üretmek daha da zor. “Arıların uçabileceği alanın tamamında organik ürün yetiştirenler olmalı. Çevremizde üretim yapanalrı kontrol edemeyiz. Bu sebeple birçok organik üretim yapmak isteyen arıcı başlamadan işi bırakıyor.” diyor Old Mill Honey Company’nin sahibi Steve Ellis ve ekliyor “Eğer vahşi hayatın devam ettiği bir alanda ya da zirai ilaç kullanılmayan ulusal ormanlardan birinde değilseniz bu iş çok zor.”
Bu neden sayılı organik bal üreticisinin Havai’de olduğunu da açıklıyor. Ama Oahu’lu arıcı Anthony Maxfield, burada başka bir problemin baş gösterdiğinde bahsediyor: “Havai birçok GDO’nun test edildiği yer haline geldi. Ama hala organik üretim yapılabilecek yerler var.”

Yerel düşünmek: En iyisi organik almak mı?

Öte yandan Maxfield, organik balın en iyi bal olmadığını düşünüyor: “Alabileceğiniz en iyi bal, yaşadığınız yerin balıdır.” Maxfield, ithal edilen organik balın ne kadar sıkı denetimden geçtiği konusunda şüpheci.
Bunun yanında Project Apis m.’in yürütücüsü Danielle Downey,Sağlıklı ve yerel arı yetiştirmenin uzun vadede arılar için faydalı olacağını söylüyor: “Kuzey Dakotalı Browning, dedesinin kovanlarını kesinlikle hareket ettirmediğinden bahsediyor.” Arıcılar, bal üretminden para kazanamayınca arıları tozlaşma yapması için arazi arazi gezdiriyorlar ve bu şekilde hayatlarını kazanıyorlardı. Ama Downey’nin söylediğine göre bu tablo artık değişiyor. İnsanlar arı nüfusundaki rahatsızlık verici azalmanın farkına varıyor, yaşadıkları yerdeki yaşam alanlarını korumak ve desteklemenin önemini görüyorlar. “Küçük balkonunuzda arıları çekecek bitkiler yetiştirmeniz bile çok şey yapmak demektir.” diyor Downey.
Konuştuğumuz herkes, organik balın ABD için pratikte gerçek olmadığı konusunda hemfikir. Ama bu değişebilir. Değişim için yerel yaşam alanlarının desteklenmesi gerek. Yerel, küçük ölçekli ve kimyasal kullanılan tarımsal üretimden uzaklaşmak arıların kovanlarına zirai ilaç götürmesi şansını azaltacaktır. Kaç kovanı olursa olsun, arıcılar için bu şahane olacak.

 

Haber ve Çeviri : Pelin Atakan

(Yeşil Gazete, Civil Eats)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.