Köşe Yazıları

15 Temmuz gelirken – Berkay Erkan

0

Roma imparatoru Sezar suikast ile öldürüldüğünde, Antonius, halkı harekete geçirmek için ne bunun tehlikeleri hakkında nutuklar atar, ne de uğradığı haksız ve büyük ihaneti ispat etmeye uğraşır. Yaptığı şey çok daha basit ama etkilidir. Toplanan kalabalığa Sezar’ın vasiyetini okur ve ölüsünü gösterir. Bu yeterli olmuştur.

Kitleler düşünmez, anlamaya çalışmazlar. Bu çok temel bir kitle psikolojisi hali. Onlar böyle bir kollektif kimliğe değil, peşinde gittikleri hayallere, duygulara göre oluşan bir kimliğe sahiptir. Antonius ‘un amacına ulaşmasını sağlayan şey buydu. Kitlelerin duygularına seslenmiş, Sezar ile simgelenen hayallerin tehlikede olduğunu göstermişti. Bu da onları ateşlemeye yetmişti.

Tarihte benzer örnekler çok. İnsanlık yerleşik düzene geçip zamanla organize toplumlar kurdukça, bu, kitleler ve yönetimi, hep belirleyici bir ilişki oldu. Toplumların tarihinde tüm önemli değişim anlarında bunu görürüz

Günümüzde de böyle. Siyaset kitleler üzerinden yapılan bir şey ve bir hareket, arkasına ona inanmış kitleleri aldığı zaman başarıya ulaşır. Ülkemizde bunu başaran iktidar, böyle bir kitlesel desteğe sahip olmanın avantajlarını, zamanla  iyi işleyen sistematik bir mekanizma yaratmak için değerlendirdi.

Şimdi Erdoğan’ın “Allah’ın lütfu“ diye itiraf ettiği 15 Temmuz darbe girişiminin birinci yıl dönümüne gelmek üzereyiz. Beklendiği gibi büyük bir anma planlanıyor. Ama Erdoğan elbette bu lütuftan sonuna kadar faydalanmak isteyecek. Danışman ordusunun buna yoğun bir mesai verdiğini tahmin etmek zor değil.

İktidarın kendi çıkarına her fırsatı olağandışı bir maharet ile değerlendirdiğini  artık hepimiz biliyoruz. Gerçekten şimdiye kadar kimsenin öngöremediği bir beceri ile kurgular planlayıp uyguladı, muktedir olmanın bütün olanakları ile algı yönlendirme operasyonları yaptı ve daha önemlisi, hepsi için uygun dili kullanmayı bildi. Ancak iktidarın büyük bir avantajı vardı çünkü şimdiye kadar deyim yerinde ise meydanı hep boş buldu. Bize büyük beceri gibi gelen işler, aslında onun planlarını boşa çıkartacak karşı bir dil olmadığı için böyle bir izlenime yol açtı. Köhnemiş, eski siyasi anlayışların sefaleti işini çok kolaylaştırdı. Zamanla o ne kadar ustalaştı ise muhalif kesimlerin beceriksizlik ve aczi de kadar belirgin oldu.

Fakat bu gün iş daha farklı bir boyut kazandı. Artık amaç iktidarı korumak değil, daha farklı bir egemenlik hali kurmak. Bunun ise küçümsenmeyecek riskleri var. Bunun bir rahatsızlık  ve tedirginliği  yarattığı ise bir gerçek. Bu nedenle yıldönümü planlarının bu kez sadece muhalefetin yapabileceklerine göre tasarlandığını düşünmek bir yanılgı olur. Çünkü bu kez gelecekte muhtemel riskleri sıfırlamak için stratejik olarak uzun süre yönlendireceği paralize olmuş kitlelere ihtiyacı var.

Hükümet ve RTE kitlelerin davranış özelliklerini hesaplayan bir politika kurabildi hep . En son örneğini 15 temmuz darbe girişiminde yaşadık. Her yerde ölenlerin resimleri, isimlerinin asılması,her alana, köprüye alelacele o gece olanların çağrışımını taşıyan isimlerin verilmesi. Her konuşmada ilgili, ilgisiz, halka, büyük ve güçlü ülke olmayı engellemek isteyenlerin nasıl fedakarca durdurulduğundan, ölen şehitlerden uzun uzun söz edilmesi vd.

Muhalefet ne söylese, kim ne itiraz etse konuşma buraya bağlanıyor. Bu bilinçli bir taktik elbet. Bir yanda kitlelere, engellenmeye çalışılan, imparatorluk geçmişi üzerine bina edilmiş neo Osmanlı hayaller diğer yandan duygular ajitatif bir şekilde tahrik ediliyor.

Artık bu 15 temmuzda da farklı şeyler yapılmayacağı çok belli. Daha önce yaşananları çağrıştırıcı işlevi olan türde etkinlikler planlanacaktır. Bu anlamda selalar vermekten, TBMM, boğaz köprüsü, hava alanları, belki kimi karargahlar vb. o gece olayların yaşandığı mekanlarda törenler düzenlemeye kadar her iş yapılabilir.

Bunun yanında  OHAL uygulamalarına karşı çıkanlar, hak arayanlar, adalet soranlar, yürüyenler vd hepsi ona alet olmaktan bir adım daha ileriye taşınacak ve kriminalize edilecek. Böylece  yapılanların ve daha yapılacakların meşruiyet sınırı, toplumun en geniş kesimlerine kadar genişletilerek kalan muhalif sesler de toplumsal dışlanmaya uygun bir pozisyona itilecek. Toplumsal muhalefet mümkün olduğu kadar uzun süre susturulmaya çalışılacak.

Ancak iktidarın da farkına varmaya başladığı gibi,kutuplaşma ve korku siyaseti kaçınılmaz şekilde iktidarı eskitip yıpratmaya, kitleleri yormaya başladı. 15 temmuz gibi sıcak bir olay şimdilik bu yorgunluğu hissettirmese de gelecek hem moral hem yaşananlar açısından bu tehlikeyi büyütecek koşullara sahip.

Oysa gelecek, iktidar için riske edilemeyecek kadar çok önemli . O yüzden bu anma işi ve devamındaki tutumu kesinlikle ileride izlenecek bir kitle stratejisinin ip uçlarını verecek.

Başka bir deyişle iktidarın hangi riskleri öngördüğünün ve buna verilecek karşılık hakkında olası planlarının  ip ucu olacak bunlar. Fakat bu dinamik bir ilişki ve toplumsal muhalefetin ön gördüğü tepkilerden farklı şekillerde gelişmesine göre kendisini adapte etmeye çalışacaktır.

Doğal olarak böyle bir sahnede muhalefet etmek, iktidarın yaptıklarına karşı çıkmak, yalanlarını ve aldatmacalarına halkı inandırmak çok zor. Önümüzdeki günler bu anlamda son derece kritik. İktidarın bu hesaplarını boşa çıkartmak ise elbette mümkün. Ama önce bunun için birleşik bir muhalefete ihtiyaç var. İktidarın tek başına sahip olduğu kitle desteği ve olanakları karşısında en azından ortak bir duruş, ortak bir tavırda birleşmiş bir muhalefete.

İktidarın planlarını bu muhalefeti bir araya getirecek doğru hamleler bozabilir sadece . Buradaki doğru ise tek bir anlama sahip, onun kitleler üzerinde yaratmak istediği etkiyi sıfırlayacak, en azından etkisini dağıtacak olan demek. Bunun yolu ise onlara iktidarı şikayet etmek değil. İktidarın sahte hayalleri ve algı yönlendirmeleri ile zehirlenen kitlelere panzehir olacak şeyler sunmaktır.

İktidar, kitleleri daha önce arkasına toplayan hayallerden vaz geçti, hatta onları öldürdü. Onların yerine sahtelerini koyarak kitlelerin gözünü boyuyor.Oysa vazgeçtiği hayaller onu iktidara taşımıştı. Etkili bir muhalefet oluşması için, bunların yerini alacak olan gerçekleri ile değiştirecek işlerde birleşmeli.

Nedir bunlar, nasıl olur?

İşte üstünde düşünülmesi gerekenler.

Olayların akışı şimdiden fırsatlar doğurmaya başladı. Referandumdan beri güçlü bir muhalefet oluşturmak için zemin genişledi, iktidarın yeni plan ve stratejileri onu büyüttü. Bu zeminde çeşitli toplumsal kesimler zorunlu olarak bir araya gelmeye başladı. Yıldönümü etkinlikleri de, onu  bir fırsata çevirmek isterken, daha geniş kesimleri bu zemine itebilir.

Şimdi ekolojiden ekonomiye, haklardan özgürlüklere , bu zeminde bir araya gelenleri birleştirecek işler için geniş bir alan var. Önceki hayaller kitlelere ne sağlıyorsa onları keşfetmek, aynı şeyleri onlara sağlayan mümkün ve cezbedici somut başka hayaller ile seslenmek, ancak bunlar ile umutlar ve toplumsal muhalefet büyür.

Bunun için muhalif her kesimin yapabileceği şeyler var.

Yeşil siyasetin de.

 

Berkay Erkan

You may also like

Comments

Comments are closed.