İklim KriziManşet

ABD iklim anlaşmasından çekildi: Süreç nasıl işleyecek?

0

Paris İklim Anlaşması’ndan ABD imzasını çekeceğini açıklayan ABD Başkanı Donald Trump, bu kararını Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne hemen ileteceğini duyurdu. Ancak, anlaşmanın yasal hükümlerine göre, Genel Sekreter, bu bildirimi en erken 4 Kasım 2019 tarihinde kabul edebilir. Bu da, ABD’nin ancak resmi olarak anlaşmadan 4 Kasım 2020’de çekileceği anlamına geliyor.

Paris İklim Anlaşması’na taraf olan ülkelerin ne gibi hallerde anlaşmadan çekilebileceğine dair usül 28. maddede belirtiliyor. Paris İklim Anlaşması’nın Türkçe metnine İklim Adaleti.org’un web sitesinden erişim mümkün.

Paris Anlaşması Madde 28:

1.İşbu Anlaşmanın Tarafları Anlaşmanın kendisi için geçerlilik kazandığı tarihten üç yıl sonra istedikleri tarihte ve Kayıt Bürosuna yazılı bildirimde bulunmak suretiyle işbu Anlaşmadan çekilebilirler.

2 . Bu çekilme yazılı bildirimin Kayıt Bürosunca teslim alındığı tarihten bir yıl sonra ve en geç çekilme bildiriminde belirtilen tarih itibariyle geçerlilik kazanacaktır.

3 . Sözleşmeden çekilen Taraflar işbu Anlaşmadan da çekilmiş kabul edileceklerdir.

Paris Anlaşması, tüm AB üyeleri, Hindistan ve Çin dahil 147 ülkede onaylandı. Trump koltuğuna oturduğundan beri İspanya, Küba ve Filipinler dahil 26 ülke daha anlaşmayı onayladı.

Çin, Trump’ın seçilmesinden hemen sonra, Ocak 2017’de, 2020 yılına kadar, yenilenebilir enerjiye 361 milyar dolar kaynak ayıracağını açıklamıştı.

ABD’de eyalet seviyesinde, iklim eylemi ve dönüşüm ise hız kesmeden devam ediyor. Birçok eyaletin verdiği emisyon azaltım hedefleri ABD’nin anlaşmadan çekilmesinden etkilenmeyecek. Kaliforniya, emisyonlarını 2030 yılına kadar 1990 yılının %40 altına indireceğini açıklarken Massachusetts, New Hampshire ve New York 2050 yılına kadar emisyonlarını 1990 seviyesinin yüzde 80 altına indirecek.

ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme kararına iş dünyası, uluslararası kuruluşlar ve politikacıların yorumları ise şöyle:

Christiana Figueres, “Mission 2020” Lideri, eski Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) İdari Sekreteri

“Amerika Birleşik Devletleri’nin Paris Anlaşması’ndan çıkma kararı Kasım ayından bu yana bu konuda yapılan tüm spekülasyonları sonlandırdı ve artık tüm Tarafların, bugünden başlayarak 2020 yılına kadar müzakeresi yapılması gereken düzenleme üzerindeki çalışmalarını engelsiz bir şekilde devam etmelerini sağlıyor. Politikaların duraklattığından daha fazla piyasa güçleri tarafından harekete geçirilen reel ekonomi hem ABD’de hem de uluslararası alanda karbonsuzlaştırma trendine devam etmelidir ve edecektir. Ülkeler, şehirler, şirketler, yatırımcılar yıllardır bu yönde hareket etmekteler ve yenilenebilirlerin düşen fiyatlarına karşın fosil yakıtlardan kaynaklanan sağlık etkilerinin yüksek maliyetleri bu değişimin devam edeceğinin teminatıdır. Esasında, 2020’ye kadar emisyon grafiğini düşüşe geçirmek için iki misli çaba göstermemiz gereken tam da bu dört yıllık ABD yönetimi dönemidir.” 

Jo Leinen, Avrupa Parlamentosu Üyesi – Almanya Milletvekili; Çevre, Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği Komitesi Üyesi

“Trump tarihi bir hata yapmak üzere. Uluslararası iklim hareketini desteklemeye karşı direnmesi bir sorumsuzluktur. Trump gezegenimizin geleceğini ve milyonlarca insanın kaderini riske atıyor. Trump’ın politikası bencil ve dar görüşlü. Avrupa’nın cevabı çok açık ve net olmalıdır: Paris Anlaşması’ndan geri dönülemez ve bağlayıcı taahhütlerden vazgeçip çıkmak kabul edilebilir değildir.”

“Şimdi küresel toplum birlikte durmalı ve Paris Anlaşması’na bağlılığı konusunda hiçbir tereddüte mahal vermemelidir. Avrupa Birliği ve Çin iklim eylemi konusunda liderliği üstlenmeli ve diğer ülkelerin katılımını sağlamalıdır.”

“Zirve Trump’ın karşısında durmamız ve böylesi bir politikayla ABD’yi soyutladığını göstermemiz için bizlere bir fırsat sağlayacaktır. ABD hükümetinin tam tersine, Avrupa ve Çin düşük emisyonlu bir ekonominin istihdam ve kalkınma açısından yarattığı potansiyelleri anladılar.”

Bas Eickhout, Avrupa Parlamentosu, Hollanda Milletvekili; Çevre, Kamu Sağlığı ve Gıda Güvenliği Komitesi Üyesi

“Trump’ın iklim değişikliğiyle mücadele etme yolunda önümüzdeki en önemli küresel görevlerden birinden çıkma kararı almış olması şaşırtıcı. Trump’ın bu eylemi hem ekonomik hem de çevresel açından geriye atılmış bir adımdır. Son G7 zirvesinde Trump’ın ne kadar yalnız bir konumda olduğunu açıkça görüldü. Şimdi de Paris Anlaşması’ndan çıkmaya karar verdi, Suriye ve Nikaragua ile birlikte durmayı tercih ediyor. Tüm tarafların birlikte durmaları gerekiyor. Özellikle Fransa ve Almanya bir sonraki BM iklim konferansına dair kilit rollere sahip. İklim fonuna sağlanan maddi desteğin devam etmesi çok büyük önem taşıyor.”

Dr. James Watson, CEO, SolarPower Europe*

“Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çıkması modern tarihte büyük bir ülkenin vermiş olduğu en sorumsuz kararlardan biridir. ABD, anlaşmadan çıkmak yerine iklim değişikliğiyle mücadeleye öncülük etmek için harekete geçmeli. Dünyanın geri kalanı sakinliğini korumaya ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeye devam ederken, ABD fosil yakıtlardan yenilenebilirlere geçen bir ekonominin mükafatlarını kaçırmakla yetinecek.

Gino Van Begin, ICLEI (International Council for Local Environmental Initiatives – Sürdürülebilirlik için Yerel Hükümetler) Genel Sekreteri

“Başkan Trump’ın Paris Anlaşması’ndan çıkma kararı mevcut küresel düşük karbonlu ekonomiye geçiş trendinin çizgisinin dışındadır. Ancak, iklim hareketi durmayacak. ABD’de ve küresel ölçekte yerel hükümetler temiz enerji, sürdürülebilir ulaşım ve dirençlilik konusunda, en kırılganından en büyük emisyona sahip olana kadar çoğu ülkenin taahhüt ettiği üzere ilerleme kaydetmeye devam edecek.”

Prof. Maciej Nowicki, biliminsanı, eski Polonya Çevre Bakanı, “Der Deutsche Umweltpreis” (DBU) ödülü sahibi***

“İklim Trump’a rağmen korunmalıdır. İklimi korumak uzun vadeli ve küresel bir süreçtir ve artık insanların hayatlarını 1.5 C derecenin üzerindeki ısınmadan korumak için hızlanmamız gerekmektedir. 2013 yılında kabul edilen Paris Anlaşması bu çalkantıları atlatacaktır. Dünyanın dört bir yanında çok sayıda ülke iklim eylemleri içinde yer almaktadır ve bu gezegenin başka çıkış yolu olmadığını bildikleri için anlamadan çıkma niyeti taşımamaktadırlar. Olumsuz etkilerini tam olarak hissedecekler kimdir? Uzun dönemde, bunu hissedecek olan ABD’nin kendisidir, ekonomik olarak ve siyaseten. Trump’ın diplomatik birbaşınalığı şimdiden görülüyor. Ancak ABD vatandaşları ve örneğin ABD’li düşük karbonlu teknoloji sektörü de ekonomik olarak zarar görecek. Polonya bundan ders almalı küresel iklim politikaları liderlerine yetişmek için iklim politikalarını geliştirmeli ve emisyonlarını azaltma çabalarını arttırmalıdır.”

 

(Yeşil Gazete)

 

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.