ManşetSivil Toplum

Saadet Özkan, ‘Değişimi, çocukları ve kendimizi eğiterek gerçekleştireceğiz’

0
Saadet Özkan (bize göre solda)

‘’Küçük bir sesteki çığlık benzemez hiçbir çığlığa.’’ Sabahattin Kudret Aksal

Çocukların ardından kapılar kapanıyor İzmir’in bir köy okulunda. Yedi ve onbir yaş aralığında çocuklar… Saadet Özkan, öğretmeni olduğu bu okulda öğrencilerinin götürüldüğü lojmanların içerisine girerek ve kilitli kapıların ötesine geçerek okul müdürünün çocuklara cinsel istismarda bulunduğunu gün yüzüne çıkartıyor. Türkiye’nin kapalı toplum yapısının ve yanlış, eksik eğitim sisteminin sus payı bıraka bıraka dilsizleştirdiği bir konu cinsel istismar. ‘’Benim kavgam çocuklar’’ diyor Saadet öğretmen. Mersin’deyiz ve Amerika’dan ‘Dünyanın en cesur kadını’ ödülünü alarak Türkiye’ye dönen Saadet Özkan ile çocuklarımızı nasıl koruyacağımızı, neler yapabileceğimizi konuşuyoruz.

Kilitli kapının ardı

Çocuğa yönelik fiziksel, ruhsal, cinsel istismar bir suçtur, insanlık suçudur. Çocukların taşıyamayacakları yükleri onların omuzlarından alıp, istismar edenleri ihbar etmek vazifemizdir. ‘Sus!’ kültürünü yıkıp, sapığı cezalandırıp, çocuğu rehabilite edip bu insanlık yükünü üzerlerinden alıp, çocuklarımızı kapanan kapılar ardında bırakmayacağız. İzmir’de altı çocuğa cinsel istismarda bulunan müdür olayını ortaya çıkaran Saadet öğretmen, bizler onu tanımadan önce mücadele etmeye başladı. Pedofili müdürün şüpheli davranışları, öğrencilerin içe kapanmasıyla bir şeylerin ters gittiğini anlayıp üzerine gitti bu durumun. Öncesinde aynı okulda dört öğretmen bu olayın farkına varıp başka okullara tayin isterken, Saadet Özkan kaçmadı. Susmayarak, öğrencilerini zehirli sarmaşıklardan kurtardı.

‘’Başıma ne gelirse gelsin, üstü kapatılamayacak noktaya getirdim, kurumlara yazdım, çok kapı aşındırdım.’’

Pedofili, eğitimli ya da eğitimsiz insan profilinden bağımsızdır yani eğitim dinlemez.  Ergenlik öncesi ya da ergenliğe yeni girmiş olan çocuklara cinsel istismarda bulunan kişilerdir pedofililer. En acısı da bu kişilerin, genellikle çocukların yakın çevresinden çıkmasıdır.

Susmak: Kanımıza karışan kanser hücresi

‘’Yapı içinde herkes kendi sapığını korur hale gelmiş.’’ diyor Saadet öğretmen. Bireyden çok aile yapısının bozulmamasına dair yaygın tutum, damgalanma korkusu, toplumun muhafakarlığı ve bilgi eksikliği çocukların yaşadıkları cinsel istismarların gizli kalmasına sebep oluyor. Çocukları siyaset üstü tutarak; öğretmenlerin kapandıkları odalardan çıkarak çocuklara iyi sevmenin kötü sevmenin farklarını anlatarak, onları güçlendirmeliyiz.

Saadet öğretmen: ‘’Değişimi, çocukları ve kendimizi eğiterek gerçekleştireceğiz.’’

Saadet Özkan (bize göre solda)

Gelin, Türkiye’de yargıya taşınan çocuk istismar oranlarına bakalım:

2008 yılında 4 bin 061 olan cinsel istismar dava sayısı, 2015 yılında 16 bin 957’ye çıkmış. Bu veriler Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün, TBMM Çocuk İstismarını Önleme Araştırma Komisyonunda sunulmuştur. Ve kayıt dışı olan vakalar, ihbar yetersizliğinden bilinmiyor.

Özkan: ‘’Her beş çocuktan üçü istismara uğruyor.’’

Toplum suskunluk sarmalı içinde. Aman kimse duymasın, aman olay büyümesin ya da çocuğu susturan yaklaşımlar bitmeli. Bizi tahakküm altına alan kültürel baskıcı ne varsa karşı koymak gerek. Kültürümüze bakarsak, kendimize ayna tutabiliriz. Toplumun kendisi üzerine düşünmesini sağlamak için dönüp bakmalıyız. Yanlış bir şeyler var Saadet öğretmenin farkına vardığı gibi. Çocuğun pipisini amcalara açtırmak, çocuğun rızası olmadan zorla sevmeye çalışmak, akrabaların ya da tanıdıkların kucağına zoraki çocuğu vermek gibi baskıcı eylemler maalesef sevgi anlayışımızın kusurlarından birkaç örnek.

‘’Sana yapılan hiçbir şeyden sen suçlu değilsin çocuk’’

Devletin yaptırımları ve desteği çocukları korumak için atılabilecek adımlarda önemlidir. Devletin tüm organlarını kullanmak zorundayız diyor Saadet öğretmen. Bununla beraber, çocuk timleri ile beraber takip sağlayabilecek ciddi bir yapılanma; halka yakın ve halkı dinleyen insanlarla beraber dönüşümler gerçekleştirebileceğimiz Ulusal Çocuk İttifakı kurulmalı diyor.

Üniversitelerin desteği, Sivil Toplum Kuruluşlarının çalışmaları da dahil güçlü bir oluşum sağlayarak, çocuklarımızın hürriyetini cinsel istismara maruz kalmadan koruyabiliriz. En küçük birimlerden başlayarak eğitim verilmelidir. Kitap müfredatlarına çocuğun vücudunu sevip, koruyabilmesi; vücudumuzda korumamız gereken özel bölgelerin olduğu bilgileri olmak zorundadır. İstismara maruz kalan çocukların, cinsi sapıklar tarafından suçlu hissettirilmesiyle yaşadıklarını anlatamadıkları görülüyor. Oysaki suçlu hissetmesi gereken çocuk değil. Pedofililer ve buna göz yumanlar asıl suçlulardır. Ana sınıfından başlayan eğitimle, çocuklara kendilerini koruyucu bilgileri verip, içselleştirmelerinin yolunu sağlamak görevimiz. İstismar yaşayan çocuklarımız büyüdüklerinde de maalesef istismar etmeye meyilli olabiliyorlar. Saadet öğretmen, Ulusal Çocuk İttifakı’yla çocukluğunda istismar yaşayan anne ya da baba adaylarına tekrar bir eğitim verilmesi gerektiğinden bahsediyor, kısır döngüden çıkılması adına…

Cinsel istismar büyük bir travmadır ve yaş ilerledikçe de unutulabilecek bir hadise değildir.

Son olarak,

Bu karabasana ve çocuklarımızı bunun içinde tutanlara karşı verdiği cesur ve ahlaklı mücadelesiyle Saadet öğretmen, eminim ki cesaretini yaymaya devam edecektir. Annelerin, babaların, öğretmenlerin duyarlılığı, farkındalığı da çocukları koruyacaktır. İyi sevmeyi ve kötü sevmeyi anlatın çocuklarınıza, öğretin ki kimse cesaret edemesin onlara zarar vermeye.

 

Haber: Gökçe Atik

(Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.