Hafta SonuManşet

Hurdacılar: Geri dönüşümün görünmeyenleri – Mustafa Kılıç

0

Sokaklarda el arabalarıyla atık malzemeleri toplayan, onları ayrıştırıp tekrar kullanılabilecek olanları ikinci el piyasasında satan, kalan atığı ise hurda depolarına gönderip oradan da büyük firmalara ulaştıran hurdacılarla yaptıkları işi, Sosyal durumlarını, dönüşüm sürecinde İstanbul’un hava kirliliğinine etkisini ve üretim tüketim dağıtım faaliyetlerini inceledik.

’’Biz yeryüzünün fareleriyiz, atıkları toplayıp ayrıştırırız.’’

Bazı insanlar vardır. Temel düzeyde teknik eleman yeterliliğine sahip ve çöp ile hurdayı birbirinden ayırt edebilecek kadar tecrübeli. Bazıları onları ‘çöp toplayıcısı’ olarak tanımlar, bazıları da ‘hurdacı’. Aslında onlar birer geri dönüşüm katalizörleridirler;  geri dönüşüm sürecinde iş gücünün en önemli rolünü üstlenirler.

Bu süreç tamamlandığında yaşam standartlarını değiştirecek kadar ciddi bir kâr elde etmezler. Vücutlarında oluşan kalıcı hasarları bir kenara bırakın, açlık sınırının altında yaşamlarını sürdürüyorlar. Topladıkları malzemeler arasında metal, plastik ve cam metalar var. Örneğin Tarlabaşı’nda halen süren kentsel dönüşüm projesi ile yıkılan binaların atık demirini topluyorlar. Bazen de birkaç düzenleme ve tamirat ile kullanılır hale getirdikleri malzemeleri ikinci el pazarlarında satışa sunuyorlar. Dönemimiz üzerinden gidersek teknolojinin hayatımızda kapladığı yer dolayısıyla hurda yığınlarının özellikle telefon ve bilgisayardan oluştuğunu söyleyebiliriz.

İstanbul’a Niğde’den gelen ve 17 senedir sokaklarda el arabasıyla hurda toplayan 55 yaşındaki Sami Taşkıran ile hurdacılık sektörünü, işleyişini ve sosyal hayatını konuşup bunun İstanbul hava kirliliği üzerine etkilerini irdeleyeceğiz.

* Bize biraz kendinizi ve yaptığınız işi anlatır mısınız?

20 yıl önce Niğde’den İstanbul’a çalışmak için geldim.  Ortalama 17 yıldır bu hurdacılık sektöründe 12 yakın akrabam ile çalışıyoruz. Sokaklardan otellerden lokanta ve barlardan kullanılmayacak çöpe atılacak malzemeleri alıyorum. Bunlar arasında yeniden kullanılabilecek malzemeleri gerekirse tamir edip ihtiyacı olan insanlara cuzi bir para karşılığı satıyorum. Ayrıştırmayı tamamladığım da hurda ve metal aksamı ortaya çıkar bunları da kamyonlara yükleyip büyük hurda depolarına tekrar ayrıştırılmak üzere gönderirim. Günde ortalama 500 kilodan 5 ton malzemeye kadar topladığım oluyor.  Bütün ömrümü bu işe verdim, fakat asla iş gücümün ve emeğimin karşılığını alamadım.  Bazı insanlar yaptığımız işi küçümsüyor zaten devletin resmi kurumlarında yaptığımız iş hala bir ’iş kolu’ olarak kabul görülmedi. Böylede olunca yasal olarak hiçbir statümüz yok, mesela devlet bankaları desteğinden faydalanamıyoruz.

Şimdi de Sami Taşkıran’ın bahsettiği hurda depolarının birisindeyiz. Burası 3000 metrekare üzerine kurulmuş bir alan 80 tonluk tır kantarı olan Sarıyer Baltalimanı’nda bir depo, yetkilisi 15 yıldır bu işi yapan Yücel Avcı kendisi ile yaptığı işi ve deposunu konuştuk.

* Siz tam olarak bu depoda ne iş yapıyorsunuz?

Burası 13 vardiyalı çalışanıyla günlük 600 ton ile 1000 ton arası hurda toplayan bir depo, sokaklardan ve şantiyelerden gelen malzemeleri ayrıştırıyoruz. Öncelikle beraber çalıştığımız eskici dükkanları olan esnaflar buradan çalışabilir ve kullanılabilir eşyaları tekrar ikinci el pazarlarında satıyorlar. Bu eşyalar arasında klimalar, televizyonlar, buzdolapları oluyor. Özellikle de metalleri alüminyum, krom ve kablo olarak ayırıyoruz. Topladığımız metalleri Çolakoğlu, İstaş ve Kroman gibi büyük metal fabrikalarına tekrar işlenip kullanıma sunulsun diye gönderiyoruz. Geriye kalan molozu ise Kemerburgaz’da ki çöp sahasına döküyoruz.

Doğal döngüye katkı

‘Hurdacılık’ olarak adlandırılan meslek, aslında doğada çözünmesi zor olan maddelerin daha az işlenmesini ve kullanıma sunulmasını erteliyor. Böylelikle doğal döngüye büyük bir katkı sağladığını söyleyebiliriz.  Kişilerin geri dönüşüm sürecine bu denli katkıyı sağlayanları küçümsemek yerine, onlara minnettar bir saygı duymaları beklenmeli mi?

Dünyadaki kaynakların sınırsız ve sonsuz olmadığını hepimiz biliyoruz. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarının ölçüsüz ve düşüncesizce kullanılması yaşadığımız şehrin hava kalitesini olumsuz etkilediği gibi küresel ısınmayı da tetikliyor. Geri dönüştürülebilen maddeleri yeniden yeniden kullanarak israfın ve ekolojik sorunların önüne geçilebilir. Türkiye’de geri dönüşüm konusundaki bilinç yok denecek kadar az durumda. Geri dönüştürülebilecek maddeler kullanımdan hemen sonra ayrıştırılmadan aynı çöp kutusuna atılıyor. Kağıt, metal, cam, plastik, karton, pil vb. maddelerin ayrı ayrı çöp kutularına atılmasının evlerden başlaması gerekiyor. Fakat Türkiye’de evlerden çıkan her çöp torbası aynı çöp araçları ile aynı yere dökülüyor.

Gerek sokaklardaki çöp kutularında gerek çöplerin döküldüğü alanlarda insanların tüketimden sonra düşünmediği bu ayrıştırmayı geri dönüşümün kahramanları diyebileceğimiz insanlar yapıyor. İklim değişikliğinde geri dönüşümün rolü yadsınamayacak ölçüde değerli. Ayrı ayrı çöp kutularına atılması gereken atıkların geri dönüşüm geçirdikten sonra yeniden kullanılabilecek ürünlere dönüşmesi konusu hepimizi ilgilendirmekte.

 

Mustafa Kılıç

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.