Bilim-TeknolojiManşet

NASA üzerinde yaşam olabilecek Dünya’ya benzer 7 yeni gezegen keşfetti. Prof. Levent Kurnaz yorumluyor…

0

Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, merakla beklenen basın toplantısında Dünya’ya benzeyen ve üzerinde yaşam bulunabilecek 7 yeni gezegen keşfettiklerini açıkladı.

Güneş Sistemi dışındaki yıldız sistemlerinde bulunan ama çapları ve kütleleri bakımından Dünya’ya benzeyen bu gezegenlerin dünya dışındaki gezegenlerde yaşamı destekleyebilecek yapıda oldukları düşünülüyor.

Kayalık olan ve üzerlerinde su bulunabileceği belirtilen gezegenler Aquarius (Kova) takım yıldızında, Dünya’dan 40 ışık yılı (378 trilyon kilometre) uzaklıktaki düşük kütleli ve soğuk bir yıldız olan TRAPPIST-1 adlı yıldızın yörüngesinde dönüyor. Gezegenlerden üçünün yörüngesi yıldıza yaşamı destekleyebilecek uzaklıkta bulunuyor.

Gezegenler, NASA’nın Spitzer Uzay Teleskobu ve dünyada bulunan gözlem evleri kullanılarak tespit edildi.

Prof. Levent Kurnaz: “Bu gezegenlerde hayatın gelişebilme imkanı zaman açısından mümkün”

Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Prof. Dr. Levent Kurnaz bu keşfi Yeşil Gazete için yorumladı.

“Esasında bu çok önemli bir buluş değil” diyen Levent Kurnaz bu gezegenlerin etrafında döndüğü M sınıfı yıldızın çok soğuk ve küçük bir yıldız olduğunu, bu yıldızların etrafında dönen gezegenler olabileceğinin bilindiğini ve daha önce de böyle gezegenler bulunduğunu söylüyor.

Ancak Levent Kurnaz’a göre bu seferki durumun farkı, aynı anda bir veya iki değil tam yedi gezegenin birden bulunmuş olması ve bu yedi gezegenden de üçünün suyun sıvı olabileceği bir yüzey sıcaklığına sahip olması.

Peki bilim insanları neden bu kadar heyecanlandı? Prof. Levent Kurnaz bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
“Bilimcilerin heyecanlanmalarına sebep olan ise iki farklı konu var:

1- Bu nispeten soğuk olan yıldızlar çok yaşlı olabildikleri için çevrelerindeki gezegenlerde hayatın gelişebilme imkanı da en azından zaman açısından mümkün. Yani hayatın gelişebilmesi için yeterli zaman var.

2. Eğer bir gün biz buradan kalkıp o sisteme gidecek olursak, gezegenlerin birinde yaşayamayacak olsak diğerinde yaşarız diye bir düşünce doğuyor.

Ama tüm bunların ötesinde, bu yedi gezegen de yıldızlarına çok yakın dönüyorlar. Bu kadar yakın dönmeleri bir yüzlerinin devamlı yıldıza dönük olması anlamına gelebilir. Bu da dönük yüzün çok sıcak, arka yüzün de çok soğuk olması sonucunu getirebilir, tıpkı Merkür’de olduğu gibi. Bu da buluşun can sıkıcı tarafı.”

(Yeşil Gazete)

You may also like

Comments

Comments are closed.