Hafta SonuManşet

Yeşim Ustaoğlu’nun Tereddüt’üne dair akılda kalanlar – Merve Damcı

0

Bazen kelimeler resimlerden daha çok şey anlatır bize. Yaşam tarzımız, dünyayı algılama biçimimiz ve anlık psikolojimiz bu süreçte etkin rol oynar. Kelimelere yüklediğimiz anlamlar ise tamamen kendi sorumluluğumuzdadır. Tereddüt’ün düşündürdüklerinden biri de bu kararsızlık durumuydu.

Zaman zaman karar verememe halinin yarattığı endişe veya korku, yola devam etmemize engel olur. Bu ikilemin içinden çıkmak da her zaman kolay olmaz. Ama bu süreçte esas değerli olan verilen mücadeledir. Farklı sosyal çevrelerde yetişen iki kadının içsel yolculuklarını irdeleyen bir Yeşim Ustaoğlu filmi Tereddüt. Bir tarafta psikiyatrist Şehnaz, diğer tarafta da genç yaşta istemediği bir evliliğe zorlanmış Elmas‘ın bir Karadeniz kasabasında kesişen hayatları, bir kadın hikayesinin de ötesinde evrensel bazı soruları soruyor aslında. Kadın ve erkek olma hali nedir? Bir ilişki nasıl yaşanır? Birbirimizde açtığımız fiziksel ve psikolojik yaralarımız nasıl iyileşir?

Hikayede, bir devlet hastanesinde çalışan Şehnaz, kendi ayakları üzerinden duran, kendine güvenen, güçlü bir kadın portresi çiziyor. Şehnaz’ın mimar olan eşi Cem’e baktığımızda da dominant, batılı bir yaşam tarzını benimsemiş, maço bir kişilik görüyoruz. İki karakter de, dışarıdan tersiymiş gibi görünse de ilişkilerinde hem duygusal hem de entelektüel açıdan birbirlerini doyurmayı başaramıyor. Evde yalnız kaldığında bilgisayarında porno izleyen birine dönüşen ve eşinin bunu görmesinden de rahatsız olmayan Cem, Şehnaz’ın cinsel birliktelikleri sırasında beklentilerine cevap verdiğini düşünüyor olsa da aslında sadece kendi kişisel hazlarına odaklanıyor, bütün olma halini tecrübe edemiyor/etmek istemiyor. Cem’in benmerkezci tavrı zamanla Şehnaz’ı hastanede beraber çalıştığı doktor arkadaşına yakınlaştırıyor. Kendi ilişkisinde yakalayamadığı sevgiyi ve huzuru, iç dünyasını daha da zenginleştiren, yanında kendini daha rahat hissettiren, fiziksel olarak da onu tatmin eden meslektaşında buluyor.

Elmas’ın hikayesi ise Şehnaz’ınkinden farklı. Ailesi tarafından kendi rızası olmadan istemediği ve birlikte olmaktan nefret ettiği bir adamla evlendirilmiş. Hasta kayınvalidesiyle karşılıklı dairelerde oturan, hayalleri iki ev arasında sıkışıp kalmış, mutsuz bir çocuk gelin. Bir tarafta kayınvalidesine hemşirelik, eşine de “karılık” yapan Elmas, mükemmel bir ev kadını olmanın yolunun evini temiz tutmaktan geçtiğini düşünüyor. Evliliğinin en kabus anları ise geceleri başlıyor. Evinin ve ailesinin maddi ihtiyaçlarını karşılayarak eş olmanın yükümlülüklerini yerine getirdiğini düşünen Elmas’ın eşi, her akşam yatak odalarında Elmas’a hem psikolojik hem de fizyolojik olarak acı veren bir deneyim yaşatıyor. Elmas için normalde duygusal bir deneyim olması gereken sevişme eylemi, kokusundan bile iğrendiği bir adamın yatağında korkunç bir hal alıyor.

İki karakterin uç noktalardaki yaşamlarından kesitlere yer veren filmde, Elmas ve Şehnaz’ın hikayeleri hastanede kesişiyor. Cinayet şüphelisi olarak hastaneye gelen ve ağır bir travma yaşayan Elmas’ın iç dünyasına Şehnaz’ın profesyonel yaklaşımıyla dahil oluyoruz. Bu noktada Şehnaz’ın hikayesinin ağırlık merkezi de Elmas’a kayıyor. Bu iki güçlü hikayede de okunabilecek çok fazla alt metin var. Kadınlara yönelik duygusal ve fiziksel şiddet, cinselliğe karşı hastalıklı ve bilinçsiz bakışımız, toplumda birbirimizle kurduğumuzu ilişkilerimizdeki ikiyüzlülüğümüz, sevgiyi tanımlayamayışımız,  duygularımız ve düşüncelerimiz hakkında net konuşmamamız, gerçeklerle yüzleşmekten korkmamız gibi…

Bazı erkek yönetmenlerin fantastik anlatımlarının tersine kadın cinselliğini ve beraberinde yaşanabilen travmaları, bir kadının bakış açısından en gerçekçi şekilde beyaz perdeye yansıtmayı başarmış Ustaoğlu. Yaşadığımız ataerkil toplumda bir kadın olarak kaçınılmaz olarak belirli denklemler üzerinden kodlanıyoruz. Mahremimizi paylaşmaktan utanıyoruz. İlişkilerimize salt partnerimizin tatmini üzerinden baktığımızda ise kendimizi nesneleştiriyoruz. Hangi yaşta, eğitimde, meslekte ya da kültürde olmamız bu davranış modelini etkilemiyor. Hikayede de özel hayatlarıyla ilgili itirafları normalde Şehnaz’dan beklerken Elmas’tan duyuyor olmamız bizi şaşırtıyor. Zira “modern”, “eğitimli” kadınların kendilerini ifade etmede daha şeffaf oldukları gibi genel bir kanı var. Elmas karakteri bunun büyük bir yanılgı olduğunu, Şehnaz’a içini açma cesaretini göstererek ispatlıyor.

Çok basit soruları sormakla başlıyor her şey. Bir şeyi neden yapıyoruz, bizi mutlu eden şeyler ne, biz kimiz? Bazen karşılaştığımız olaylar ya da insanlar kendimizi değersiz hissetmemize yol açabilir. Halbuki değerimizi sadece kendimiz belirleriz. Dünya döndükçe, biz nefes almaya devam ettikçe zaman hepimizin ruhunda delikler açmaya devam edecek. Bu sürede ancak severek ve sevilerek, empati kurarak ve paylaşarak kendimizi bulabiliriz. Tıpkı Elmas ve Şehnaz gibi hayatımızdaki gerçeklerle yüzleşmenin cesaretini göstermeliyiz. Sorduğumuz soruların cevabını aramak yalnızlığı beraberinde getiriyor olsa dahi.

 

Merve Damcı

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.