Ekolojik YaşamHafta SonuManşet

[Kırsal Yaşam ve Yapılar] Hangi ağaçtan ne yapılır? – Hüseyin Melih Aşanlı

0

Yeni İnsan Yayınevi‘nden kitap ve e-kitap olarak çıkan, ‘Geleneksel Yapı Teknikleri : Doğal ve Ekolojik Yapı Rehberinin yazarı Melih Aşanlı ile Yeşil Gazete’de “Kırsal Yaşam ve Yapılar” başlıklı yazı dizisine başladık.

Kendisi ile Temmuz ayında kitabı bağlamında gerçekleştirdiğimiz röportaj sırasında kararlaştırdığımız bu yazı dizisinin kırsalda bir hayat kurmak isteyen tüm okurlarımız için de bir rehber olmasını umut ediyoruz

[Kırsal Yaşam ve Yapılar] yazı dizisinde yer alan tüm yazıları buradan okuyabilirsiniz

***

7 – Hangi ağaçtan ne yapılır?

Kocaman firmaların ağaç kesimlerini tekelllerine almadan önce, irili ufaklı keresteciler bulundukları bölgelerin özelliklerini bilerek gidip ormandan ağaçlarını keser, yapılacak işe göre onları işler ve yine tanıdıkları marangozlara satarlardı. O zamanlar marangozlar mesleklerinin gereği sadece ahşap malzeme ile çalışırlardı tabi. Şimdi ki gibi iki tane tezgah testere alıp tutkallı, sentetik kaplamalı levhaları kesip vida ile tutturarak dolap yapanlar yoktu. Eğer olsaydı da adına marangoz değil işçi denilirdi muhtemelen.

Benim tanıdığım hiç bir marangoz ustası böylesine değersiz malzemeler ile çalışmamıştı ömrü boyunca, emekli olunca da sektöre dayanamayarak dükkanlarını kapamışlardı bir çoğu. İşte bu ustaların zamanında, ağaçlar hep tanıdık kerestecilerden alınırdı. Bu keresteciler de işinin ehli insanlardı, mesleklerini babadan, dededen devralmışlardı. Ben bu efsane ormancıların biri ile tanıştım mesela. Ali abi ile konuşmalarımızda şimdi katliam yapıyorlar ağaç kesmiyorlar derdi. Ömrünü ormanda geçirmiş bu usta, kesilen ağacı değil kesilmeyeni kollamaktan bahseden tanıdığım ilk insandı. “Adabı var” demişti o gün, “korkutmayacaksın kesmeyeceğin ağacı”.

Bu bilginin yıllar sonra ağaçların sinir sisteminden bahseden Avrupalı bilim insanlarının bir araştırması ile  karşıma çıkacağını hiç tahmin etmemiştim. Ama o da dedelerimizden öğrendiğim diğer bilgiler gibi son yüz yılda (önemi var mı bilemiyorum ) bilimselliğe kavuştu. Ben şimdi tüm bunları niye anlatıyorum kısmına gelecek olursak. Aslında kesilmiş tomruklardan kafamıza göre kereste çıkaramayız. Yani çok istersek elbette ki ağacı keseriz ama kestiğimiz şey kereste olmaz. O işinde bir adabı var aslında. Tabi şimdilerde koca makinelerle, ağaçları alıp otomatik hızarlarda gelişine kesiyorlar. Bu kesim en kolay olan, en az fire verdiren paralel kesimdir. Paralel olarak kesilen  keresteler öncelikle bol miktarda dönme eğiliminde olurlar. Taşıyıcılıkları son derece azdır. Çatı kaplaması gibi basit işlerde kullanılırlar. Fakat bir keresteciye gidip muhtemelen sadece paralel kesilmiş kereste alabilirsiniz. Kerestenin en kesitine baktığınızda ağacın damarlarından bunu rahatlıkla görebilirsiniz.

Sağlam keresteler çeyrek biçme tekniği ile elde edilir.  Uğraştırıcı, bol fireli olduğu için bu yöntem tercih edilmez. Böyle bir keresteyi talep edecek bilgi de ortalıkta çok gezmediğinden şimdilerde sistem bu. Bir kerestenin kesitine baktığınızda yaş halkalarının kerestenin eni ile en az 45 derecelik bir açı yapıyor olması gerekir.  45 ve daha üzerinde açı yapan malzeme kolay dönmez ve sağlamdır.  Eğer ahşabı taşıyıcı olarak kullanmak istiyorsanız kullanacağınız kereste mümkünse en ortada ki kısım olmalıdır. Yani eğer 15*15cm.lik bir dikme kullanacaksanız kesitine baktığınızda daire şeklinde tam bir büyüme halkası görebiliyor olmanız gerekir. Bu kereste son derece sağlamdır.

Bence malzeme alacaksanız işiniz artık bir hayli zor. Ya boşverip elinize gelen malzeme ile biraz daha sağlam çatkılar inşa etmeye çalışacaksınız, yada nazınızın geçebileceği bir malzemeci bulacaksınız. Bir de fiyat konusunda hassas davranırsanız malzemeciler en kötü ağacı size vermeye çalışacaklardır. Yani kazıklanmak istemeyen insanlar gariban ve sinir bozucu olarak adlandırılıyorlar esnaf tarafından. Hele ki kırsal bir yerlerde yaşıyorsanız durum daha da vahim.

Malzeme tedarik kısmını bir kenara bıraktığımızda genelde ahşap ile alakalı bana gelen soru hangi ağaçtan ne yapılacağıdır. Arkadaşlar, sadece çam ve türevlerini bulabileceğimiz bir ülkede yaşıyoruz. Sarı çam, kara çam, kızıl çam, pembe çam, eflatun çam (son ikisini ben uydurdum). Başka yok hepsini kestik, sattık, yenisini ekmedik ve bittiler. Toroslar sedir ormanları bakımından zengindi, oradaki evler sedirdir. Ama artık sedir bulamazsınız bulsanız da çok pahalı ve değerlidir. Son şimşirler Karadeniz’de biraz vardı, yol yaptılar sanırım, yapmadılarsa da yakında nasılsa yapacaklar. Rus ağaçları oldukça yumuşaktır, düzgündür ev inşasında kullanabilirsiniz. Bu liste uzayıp gidecektir, tek tek kaybolan ağaçlarımızı yazmak da okumak da bence sinir bozucu.

Bir genelleme yaparsak, iğne yapraklılar, yani ibreli ağaçlar yumuşak ve yeterince sağlam ağaçlardır. En çok bu ağaçlar kullanılır. Henüz çam ağaçlarını bitirmedik. Bitinceye kadar kullanabileceğiz. Mesela benim Kaz dağlarına yerleştiğimden bu yana bir iki köy büyüklüğünde ormanı yok ettiler. Büyümesi için bekliyoruz.

Geniş yapraklı ağaçlar ise sert ağaçlardır. Mobilyada, el aletlerinde, ve neredeyse diğer her şey üretilir. Yine de kısa bir bilgi vermek gerekirse,

En yumuşak ağaçlar arasında ıhlamur vardır. Aslında sadece oymacılıkta kullanılır. İyi yapıştırılır ama yumuşak olduğundan çivi ve vida tutuşu kötüdür.

Kavak ağacı da kibrit çer çöp yapımı için uygun yumuşak ve esnek bir ağaçtır. Çatı kaplaması, palet ve sandık imal edilir.

Armut, kiraz gibi meyve ağaçları serttir ve kaplamacılıkta, mobilyacılıkta kullanılır.

Zeytin, bol yağlı tok yapısı ile kap kacak, kaşık yapımına uygundur. Odun olarak da hızlı yanar ve bol kalorili odunu iyi ısıtır.

Meşe, ak ve kızıl olarak ikiye ayrılır, ak meşe odun olur kokusu iyidir ve özü yoktur, kızıl meşe özlü, bol çatlayan ama sağlam ağaçtır.

Kestane teknelerde kullanılır, esnektir, kara suyu vardır bu su sayesinde tuzlu suda bile çürümez.

Gürgen çok sağlamdır ısıya karşı dirençlidir. Ak ve karası vardır. Sandalye, fırın küreği kesme tahtası gibi eşyalar yapılır.

Çınar da kızıl ve ak olarak ikiye ayrılır ak çınar yamru yumru bir ağaçtır dere kenarlarını süsler, kızıl çınar kuru tutulduğunda çok sağlam ve uzun ömürlüdür.

Ceviz de değerli bir oyma ağacıdır. Sandık kapı gibi üretimlerde kullanılabilir.

Eğer gerçekten marangozluk ile ilgilenecekseniz daha bir çok özelliği bilmenizde gerekir. Mesela, damarları, yapışma özellikleri, ağırlıkları, çivi tutuşları, yarılma mukavemetleri, renkleri gibi. Küçük bir örnek vereyim. Bir ağacı liflerinin tersine zımparalarsanız vernik vurduğunuzda çizikler oluşacaktır. Bu lifler, çiviyi tutan, tutkala yapışan, esneyen, çatlayan, dönen demetler bütünüdür. Uzun lafın kısası ahşap dünyası bir hayli karışık, zevkli ve detaylıdır.

Geçen yazımda kavak ağacı haricindeki ağaçların dallarının lodos tarafında genellikle daha fazla olduğunu yazmıştım. Bu aslında Hıdırellez’deki çiğ damlası ile yoğurt mayalamaya benzeyen bir bilgidir. Yani bir bilimselliği var mıdır bilemiyorum ve tartışmayı bilim insanlarına bırakıyorum. Fakat çiğ damlasından ne kadar yoğurt oluyorsa lodos tarafındaki dallarda o kadar bol oluyorlar. Bir yorumda bulunacak olursam, poyraz sert ve dondurucu bir rüzgar. Özellikle bizim burada poyraz tarafında kalan tüm bitkiler buz kristallerine dönüşüp ya kırılıyorlar, ya da soğuktan yanarak yok oluyorlar. Bir dal olsaydım diye düşünüyorum, tatlı sersemliği olan ılık bir rüzgarı bende tercih ederdim. Birde güney cephenin bol güneş alması bir etken olabilir. Hele ki bir de ışığın az olduğu ormanlık alanlarda sanıyorum güneş daha da bir önemli hale geliyordur.

You may also like

Comments

Comments are closed.