Dış Köşe

Şaka gibi – Ahmet Soysal

0

Son bir hafta içinde yaşadıklarımız şaka gibi; hem de kötü bir şaka… Konuşma dilimizde bir tabir vardır ya; burada yazamıyorum; onun gibi… Gün geçmiyor ki  ‘çevresel bir şaka’ ile karşılaşmayalım? Yoksa kabus mu desem?

Önce Sakarya’dan bir haber medyaya yansıyor; bir genç radyasyona maruz kalmış

Sonra Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’ndan (TAEK) açıklama geliyor; akıllara durgunluk verici; ‘Endüstriyel radyografi alanında faaliyet gösteren bir firma radyografi çalışmaları sırasında cihazın içerisinde bulunan radyoaktif kaynağı düşürmüş ve bulamamış’.

Sonra anlaşılıyor ki bir işçinin yeğeninin eline geçmiş; o evine götürmüş ve başta ailesi olmak üzere birçok kişi etkilenmiş. Türk Tabipleri Birliğinin (TTB)’nin açıklamasında da belirtildiği gibi bu ilk değil; tıp ve endüstri alanında kullandığımız bazı aletlerimizden kaynaklanan çok az miktardaki radyoaktif atığımızdan ve radyoaktif materyalimizden ‘büyük kazalar’ yapmayı başarmış ülkeyiz.

1999’da İkitelli Çöplüğüne düşen ve 13 kişilik bir aile tarafından bulunan tıbbi radyoaktif atıkların neden olduğu kaza dünyada en ciddi 20 nükleer kazanın içinde sayılıyor; INES ölçütüne göre ciddi vaka kabul ediliyor… Kaza listesinde ki bizim ‘kaza’ dışındakiler nükleer santrallerle ilgili

Üstüne üstlük şimdi ülkemiz nükleer santral kurma telaşı içinde; hem de bir tane değil; tam üç tane… Şaka gibi…

Daha bu olayın sıcaklığı geçmeden yeni haber Güney Doğu Bölgemizden geldi… Bölgedeki tüm hava kalitesini izleme istasyonları susmuştu;  sonuçlar da görülemiyordu. Üstelik bölgenin hemen yanı başında Musul’da kükürt tesisleri, petrol kuyuları vurulmuştu ve atmosferdeki kükürt gazları güneyden kuzeye esen rüzgarlarla bölgenin üzerine doğru geliyordu.

Sonuçta elde ölçüm sonuçları olmadığı için her kafadan farklı sesler çıktı; ‘insanların asit yağmurları ile sağlıklarını yitirebileceklerinden; bize bir şey olmaza kadar…’ Bu arada o bölgede devam eden savaş nedeni ile kükürtten farklı kimyasalların da atmosfere karışabileceği; bunları izleyip; izlemediğimiz tartışılmadı bile…  Şaka gibi; hem de kötü bir şaka…

Keşke bunların hiçbiri yaşanmamış olsa; keşke uyuyor olsam; sonra kan ter içinde uyansam; kabus gördüm herhalde diyebilsem; bunlar bizde olmaz; olmadı diyebilsem… Ama oldu işte; şaka gibi

Hem de çok kötü bir şaka…

Bu yazı Alakarga Dergisi’nin son sayısında yayınlanacaktır

36

 

 

Ahmet Soysal

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.