Hafta SonuHayvan HaklarıManşet

Filleri de Vururlar: Kamboçya’nın filleri – Selen Göbelez Dumas

0

İlk gençlik yıllarına kadar minnacık kediden, köpekten korkan ben, geçenlerde fillerle bir gün geçirdim, onları elimle besleyip, yıkadım. İlkokulda tavukların ayak sayısını bilemediğim için en çok kümes problemlerinde çuvallayan apartman çocuğundan şimdi el büyüklüğünde örümceklerle, kol kadar gekolarla aynı odada uyuyabilen birine evrilme hikayem ayrı bir yazı konusu olsun, gelin size Kamboçya’nın fillerini anlatayım bu yazıda.

11

14-16 Nisan arası Khmer Yeni Yılı’ydı. Hasatların toplanıp muson yağmurlarının başlamasından önceki hafta her şey neredeyse tatildi. Biz de fırsattan istifade başkent Phnom Penh’den Kamboçya’nın kuzey doğusuna doğru yola çıktık. Burayı tercih etmemizin sebebi her geçen gün yok olmaya yüz tutsa da daha ormanlık ve serin bir bölge olması ve fillerin yanı sıra Mekong nehri üzerinde yaşayan tatlı su yunuslarını yakından görebilme imkanı idi.

Daha önce Sri Lanka’dayken bir fil barınağına gitmekten oradaki fillere ne kadar iyi davranıldığıyla ilgili şüphelerimiz nedeniyle vazgeçmiştik. Nasıl ki hayvanların kullanıldığı sirklere, yunuslarla beraber yüzme vaadiyle yunusları daracık alanlara hapseden yunus parklarına gitmeyi reddediyorsam, birkaç artistik fotoğraf adına fillerin üstüne çıkıp sıcakta hayvanlara işkence yaparcasına dolaşmayı da çok anlamsız buluyorum.

12

Tarihsel olarak filler Kamboçya’da insan topluluklarının hayatlarında önemli bir yer tutmuş. Ancak maalesef günümüzde 250 ila 500 arasında fil kaldığı tahmin edilen ülkede en turistik bölge olan Siem Reap civarında fille gezinti turistler için hâlâ bir cazibe. Bu yazıyı yazarken Siem Reap’te 40 derece sıcakta turist taşırken kalp krizinden ölen dişi filin haberini okuyup kahroluyorum. 40-45 yaşlarındaki Sambo’nun tapınaklara sırtında turistlerle iki tur yaptıktan sonra yere yuvarlanıp ölmesine şirket yöneticisi sıcak havayı ve rüzgarın olmayışını bahane gösterirken, change.org da yetkililere fil sırtında turist gezisini yasaklama çağrısında bulunan bir imza kampanyası başlatıldı. Şimdiye dek 160 bin kişinin imzaladığı dilekçede Angkor tapınaklarında fillere kötü muamele edilerek tepesinde turistik gezi yaptırmanın Kamboçya turizmine uzun vadede destek değil köstek olacağına vurgu yapılması da yerinde olmuş.

13

Gittiğimiz Mondulkiri bölgesindeyse sorumlu ve ekolojik turizm kapsamında fillere daha adil ve insani davranan yerel ve uluslararası birkaç sivil girişim var. Biz bölgenin yerel topluluğu Bunongların kendi girişimleri olan Elephant Community Project ile fil gezimizi yaptık.

Fransızların açtığı bir yetimhanede büyümesi nedeniyle İngilizce bilen rehberimizin eşliğinde animist bir topluluk olan Bunongların yaşadığı köyü ziyaret ediyoruz. Sonra ormanın içinde bir yürüyüş yapıp günü beraber geçireceğimiz 3 dişi fil arkadaşımızla tanışıyoruz.

Yanımızda getirdiğimiz muzları onlara vermeden önce rehberimiz her biri hakkında bilgi veriyor. Görece gençleri, yani 60 yaşlarındaki Tembel Fil ve Aç Fil, hortumlarına yemek verilmesinden hoşlanırken 92 yaşındaki Koca Fil sadece sağ tarafından ağzının içine verildiğinde kabul ediyor muzları.

Fillerin dokunsan ağlayacakmış gibi bakışlarını enteresan bulmuşumdur hep. Mesela yunuslar gibi oyuncul, ceylanlar gibi cilveli değil de bayağı hüzünlü ifadeleri var gibi gelir bana. Kamboçya tarihinin canlı tanığı bu Koca Fil’in ise bakışlarında ayrı bir acı var sanki. 1975-79 yılları arasında, Pol Pot döneminde insanlar gibi filler de aşırı çalıştırılma ve şiddete maruz kalıyorlar. Yük ve cephanelik taşımak için Kızıl Kmerler tarafından zorla kullanılan Koca Fil, daha sonraları da arkadaşlarının mayınlara basarak ölmesine tanık oluyor. Bir ara Laos sınırına kaçıyor ve sonra tekrar kendi topraklarına geri dönüyor. Muhtemelen yaşadığı travmalardan ve belki de yaşlılıktan ne yapacağı belli olmuyor, Koca Fil’in yanında biraz daha temkinli oluyoruz. Bir de fillerin küçük çocuklardan pek haz etmediklerini söyleyip kızımı kucağımızda tutmayı tavsiye ediyor rehberimiz.

14

Heybetli gövdesiyle korku değil de şefkat duygusu uyandırıyor adeta bende filler. Yaklaşıyorum, dokunuyorum ama sanki fazla haşır neşir olsam, bana gelecek bir zarardan değil de onların alanına onaylarını almadan fazla dahil olmaktan, rahatsız etmekten tedirginim daha çok. Evet, saygı hissi uyandırıyor bende bu hayvanlar. Dokunmadan muhakkak izin istemek geliyor içimden, “seni sevmeme izin verir misin?” Bırak hayvanları, bebekleri hatta koca koca insanları nasıl da izinsiz, bazen hoyratça sevdiğimizi düşünüyorum.

Bu üç dişi fille geçirdiğimiz saatlerin ardından Bunongların odun ateşinde pişirdikleri bol sebzeli ve Asya’nın olmazsa olmazı pirinç pilavlı öğle yemeğini yiyoruz. Ormanda kısa bir yürüyüşten sonra sıra erkek fili görmeye geliyor. Kocaman sivri dişleriyle erkek fillere pek yaklaşmamakta fayda var. Muhakkak iki mahout (fil bakıcısının) eşliğinde, kocaman dişli erkek file 20 metreden fazla yaklaşmıyoruz. Filin üstündeki genç mahout dedesi öldükten sonra devralmış fil bakımını, henüz acemiyken geçirdiği kazadan dolayı bir kulağı duymuyor.

15

Kamboçya’nın azınlık topluluğu Bunonglarla filler arasında derin, adeta ruhani bir bağ var. Fillerin kutsal gölün suyunu içip, sihirli balığı yiyen insanlar olduklarına inanan Bunonglar “onlar biz, biz de onlarız” diyor.

Hükümetin ekonomik toprak imtiyazları kapsamında orman işletme izni verdiği şirketlerin kerestecilik ve madencilik faaliyetleri nedeniyle ormanları yok etmesinden yerel topluluklar kadar filler de nasibini alıyor.

Hem ormanları hem de filleri korumak için ekolojik ve hayvanlara saygılı bu tür turizm projelerine yönelen genç nesil bazen şirketler, hükümet ya da kolluk güçleriyle karşı karşıya gelebiliyor. Yeni neslin önündeki bir diğer engel ise geleneksel olarak hamile fillerin uğursuzluk getirdiğine inandıkları için fillerin çiftleşmesine izin vermeyen eski nesil.

Bunonglar yüzyıllardır sadece ormandaki bebek filleri evcilleştirebiliyorlar ya da çok özel ve büyük “düğün seremonileri” yaptıktan sonra ender olarak fillerin çiftleşmesine izin veriyorlarmış. 90’lı yıllardan beri Orman İşletmeleri doğadan fil yakalamayı da yasakladığı için genç nesil Bunonglar topluluk büyüklerini fillerin çiftleşmesine izin vermeleri konusunda ikna etme çabasındalar günümüzde.

17

A.Bouquet ve D. Ferguson’un 2015 yapımı “Last of the Elephant Men” belgeseli fillerle konuşan Mondulkiri bölgesindeki Bunonglar ve toprak imtiyazları nedeniyle biyo-çeşitlilik ve etnik yıkım karşısında Bunong halkının fillerle beraber belirsiz geleceklerine dair son derece etkileyici bir film. Filmde çocuğun yaşlı babasına “Babacığım ben senin yaşına geldiğimde hâlâ filler olacak mı?” sorusuna “bilmiyorum, oğlum” demesi ise bir yanıttan öte soru yumağı barındırıyor içinde.

Kamboçya’da doğal ortamında yaşayan fillerin karşılaştıkları bir diğer sorun da tarlalarına girdikleri çiftçiler tarafından öldürülmeleri. Ülkenin batısında halkı eğitip bir çeşit alarm sistemi ile fillerin tarlalara girmesini engelleyen Kamboçyalıların “Fil Amcası” çevreci Tuy Sereivathana, Kamboçyalılar ve filler arasındaki çatışmaya barışçıl ve etkin bir çözüm bulması nedeniyle Çevre ödüllerinin Nobel’i sayılan Goldman Çevre Ödülü’nü hak etmiş 2010 yılında.

Sadece Afrika’da 2010-2012 yılları arasında 100 binden fazla fil öldürülmüş. Dünyada her on beş dakikada bir fil öldürülmeye devam ediyor. Daha birkaç ay önce Kamerun’da Milli Parka giren düzinelerce avcı 600 filin dişlerini alabilmek için yüzlerini korkunç bir şekilde parçaladı.

Avaaz.org’da filleri avcılardan korumak amacıyla geliştirilen projeler için bir bağış kampanyası da var.

18

Bu tür kampanyalara destek olarak, dünyanın çeşitli yerlerinde filleri korumak için yapılan gönüllü çalışmalara destek olarak, belki bir fil yavrusu evlat edinerek ve elbette en başta fil dişinden üretilmiş hiçbir ürünü satın alıp kullanmayarak yok olma tehdidi altındaki bu güzel bakışlı hayvanların korunmasında katkımız olabilir.

 

Bu yazı, yazarının da onayı ile ajanimo.com/ dan alınmıştır

19-Selen-Göbeles

 

Selen Göbelez Dumas

[email protected]

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.