ManşetSivil Toplum

‘Karaman’da çocuklara tecavüz dosyasını incelediğimde oturup hüngür hüngür ağladım’

0

CHP’nin Karaman’da 10 çocuğun tecavüze uğraması üzerine görevlendirdiği heyetin başkanı olan CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, izlenimlerini bugün TBMM’de anlattı. Karabıyık ‘bu konu beni o kadar üzüyor ki dosyayı incelediğimde oturup hüngür hüngür ağladım ve konuşmakta da zorlanıyorum çünkü unutmayınız ki bizler anneyiz, babayız’ dedi.

19

Başka Haber’in özel haberine göre Karabıyık’ın konuşmasının tamamı şöyle:

https://youtu.be/PdM2pbg4QjI

“Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün, biz heyet olarak Karaman’daydık. Karaman’da olma sebebimiz, bu haberlerde de gördüğünüz çok kötü hadiseyle ilgilidir. Ancak, siyaseten orada bulunmadık, ben bir anne olarak, arkadaşlarım baba olarak, toplumun bir ferdi olarak ve bu topluma karşı sorumluluklarımızın bilincinde olduğumuz için oradaydık biz. Orada çok elim bir hadiseyle karşılaştık. Sizler basından da izliyorsunuz. Ancak, bu olayın birkaç boyutuna ben burada yer vermeden geçemeyeceğim efendim.

Bakın, bu konu beni o kadar üzüyor ki dosyayı incelediğimde oturup hüngür hüngür ağladım ve konuşmakta da zorlanıyorum çünkü unutmayınız ki bizler anneyiz, babayız, bu duygularla bu dosyaları inceledik, bu olayı araştırdık.

Bir kere, şunun çok net bilinmesini istiyorum ki biz Karaman’a gittiğimizde… Bu olay sadece Karaman’ın sorunu değil, Karaman’ın, ailelerin, söz konusu çocukların manevi şahsiyetlerinin zedelenmemesi gerekiyor. Bu nedenle, çocuklara ait bilgilerin, kimliklerin ya da adreslerin kamuoyuyla asla paylaşılmaması önemli. Zaten, bu çocukların ve ailelerin yaşadığı travma o kadar büyük boyutlarda ki belki yıllarca sürecek.

Değerli milletvekilleri, söz konusu suçlu şahıs 2 ayrı yurtta -yurt veya ev, adına ne derseniz- iki yıl süreyle bu suçları işliyor, bir evden diğerine çocukları sürekli getirip götürüyor, bu çocukları gezilere de götürüyor. Bir iki madde okuyacağım size. Bakın, Anayasa’nın 41’inci maddesi der ki: Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirler almak zorundadır. Yine, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi Anayasa’nın 42’nci maddesiyle devlete verilmiştir, bu sorumluluklar devlete aittir. Şimdi, başka bir madde okuyacağım, sizler de açıp bakabilirsiniz, elinizde kanunlar var. 5661 sayılı Yasa ve 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin ilgili maddesi diyor ki: Asla, tüzel kişilikler ve şahıslar ilkokul ve ortaokul seviyesinde yurtlar ya da bu tür evler açamazlar, yükseköğretimde ve liselerde açabilirler, ilk ve ortaokul düzeyinde bu tür evler açamazlar. Yani bu evin veya yurdun, adına ne isim veriyorsanız, asla mümkün değil açılması ve illegaldir arkadaşlar, illegal olduğu için de denetimleri mümkün değildir.

Biz, Karaman’da Sayın Valiyle, savcıyla ve de Millî Eğitim Müdürüyle görüştük, hiçbirisinden de evin kimliği hakkında bilgi alamadık, kime ait olduğu konusunda hiçbir ipucu vermiyorlardı. Oysa dosyalarda çocukların ifadesi var. KAİMDER’e ait olduğunu, Ensar Vakfına ait olduğunu çocuklar kendi ağızlarından vurguluyorlar.

Sayın vekiller, biz burada bir suçtan ve bir toplumsal yaradan bahsediyoruz. İnanın, o dosyadaki ifadeleri görseniz oturup siz de bir anne, baba olarak ağlarsınız. Ben bugün hâlâ kendime gelebilmiş değilim. Bu kişi iki yıl bu faaliyeti sürdürüyor, bu suçu işliyor ve bu evin alt katında ailesiyle önce bir müddet, ardından da -eşi terk edip gidiyor ama- kendisi burada yaşamaya devam ediyor. Günde iki üç saat bu çocuklarla zaman geçiriyor hatta bir başka bir ilçeye tayin oluyor, orada da çocukları misafir ettiği biliniyor. 2013-2014 yıllarında olan bu hadisenin ardından bu kişi 2015’te yine Karaman’da bir ilköğretim okulunda eğitim vermeye devam ediyor, 2015’e ait hiçbir bilgi, bulgu yok. O çocuklar bu yurttan çıkmışlar ama neden, nasıl, bu bilinmiyor.

Değerli vekiller, bir çocuğun okula gitmek istememesinin ardından ablası kendisini bir psikiyatriste götürüyor ve çocuk kendisine hayvan pornoları izletildiğini söylüyor. Bunun üzerine doktor sorumluluğunu yerine getirerek savcıyı arıyor ve durumu beyan ediyor, bunun üstüne de bir açıklamayla, özellikle bu aileler ve çocuklar çağrılıyor ve savcının beyanına göre ilk defa aileler burada olayın gerçeğini anlıyor. Peki, o zaman 2013-2014’te bu yurtlar niye boşaltılmıştı? Bu yurtların boşaltılmasının ardından bu kişi altı aylığına Ayrancı ilçesine becayiş olarak tayin edilmişti ama sonra tekrar gelmiştir, bunlar hep soru işareti.

Sayın vekiller, önemli olan çocuklarımız, evlatlarımız, burada sorumluluklarımız var hepimizin. Milletvekillerinin de var, bakanların da var, orada bulunan savcının, Valinin, Millî Eğitim Müdürün var. Mümkün müdür Karaman gibi büyük olmayan bir yerde böyle bir evin bilinmemesi? Çünkü sorduğumuzda “Biz böyle bir evin varlığının -yurdun adına ne derseniz- bilgisinde değildik.” diyorlar. Nasıl olmazlar? Bir çocuğun çok küçük kelimelerle söylediği bir kelimeden, bir laftan suçlar yaratılıyor da bu çocukların çığlıklarını nasıl duyamadılar? Nasıl iki yıl bu olay gerçekleşmeye devam etti? Doktorların raporları var, çocukların ifadeleri var ve daha başka çocuklar var mı, bunların bilgisi yok.

Bakın, Türkiye genelinde taşımalı eğitim getirildi, köy okulları kapatıldı ve yine, YİBO adını verdiğimiz, yatılı ilköğretim bölge okulları da azaltıldı, ihtiyacı görmüyor. Bundan dolayı, yoksul aileler çocuklarını nasıl okutacakları konusunda hakikaten soru işareti yaşıyorlar ve böyle yerlere çocuklarını veriyorlar.

Ailelere sorduğunuzda şöyle bir cevap alıyorsunuz, diyorlar ki: “Çocuğu Ensara verdik.”, işte “Çocuğu KAİMDER’e verdik.”, “Çocuğu şuraya verdik.” şeklinde, bu vakıfların adlarını kullanıyorlar. Eğer bu vakıfların suçu yoksa gelip bunları ispatlayınız; eğer varsa veya örtbas ediliyorsa, lütfen, bunlar hepimizin evlatları. Arkadaşlar, evlatlar söz konusu olduğu zaman ne parti ne vakıf, hiçbirinin önemi olmaz; her şeyin üstündedir bu evlatlar, hepimizin çocuklarıdır bunlar. Lütfen elimizi vicdanımıza koyalım, çocukları koruyalım, vakıfları değil.

Şimdi ben sayın bakanlara soruyorum: Sayın Millî Eğitim Bakanı, bu okulların veya bu yurtların veya adına ne deniyorsa, varlığından nasıl haberdar olmazsınız? İki yıl, üç yıl faaliyette bulunuyorlar, bir ilköğretim okul öğretmeni burada görev yapıyor, nasıl bilgi sahibi olmazsınız?

Peki, İçişleri Bakanına soruyorum: Burada yaşanan hadiselerden nasıl bilgi almazsınız? Hiç mi bu çığlıkları duymadınız?

Ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına soruyorum: Sayın Bakan, “Bir defadan ne olur.” dediniz, dün üzülerek bu cümlelerinizi dinledik. Siz de bir annesiniz, siz de bu toplumun bir ferdisiniz, bir Bakansınız, bu sözü nasıl söyleyebildiniz? Lütfen, o raporları incelerseniz, ben şu anda bunları söyleyecek durumda değilim, konuşamıyorum ve ifade etmekte de zorlanıyorum, inanın o raporlarda içler acısı ifadeler var. Eğer o raporları okursanız, durumun bir defa olmadığını ve sürekli hâle geldiğini, kronikleştiğini doktor raporlarından da görmeniz mümkün.

Bu cümleleri burada kullanmış olmaktan üzüntü duyuyorum ve de gerçekten bu üzüntüleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama dün orada yaşadıklarımız benim hayatımda hiçbir zaman unutulmayacak manzaralardır.

Bu çocuklarla ve ailelerle zaten konuşulmadı ama şunu gördüm ki herkes bu vakıfların veya nereye ait olduğu bilinmeyen bu evlerin kime ait olduğunu söylemekten çekiniyordu. Neden çekiniliyor? Geçmişe dönük incelemeler yapılabilir, başka bunun gibi illegal çalışan evler, yurtlar, kontrolsüz olan yerler nedir bunlara bakılabilir.

Sayın vekiller, toplumdaki sosyal bozulmalar gitgide arttı, bunun sebepleri olmalı, bunu hep beraber oturup düşünmek zorundayız. Lütfen bir komisyon hazırlayalım, bir komisyon oluşturalım ve hep beraber gidelim inceleyim. O parti, bu parti diye bir şey yok, bu, siyaset üstü bir konudur, bunlar bizim evlatlarımızdır.

Bu çocukların aileleri ve bu çocuklar çığlık bile atamıyorlar, kendilerini açıklayamıyorlar, kimsenin yanında belki ağlayamıyorlar. Ama, biz onların sesi olmalıyız, belki onlar gibi birden fazla çocuk var başka illerde konuşamayan, söylemeyen.

Bu, devlet yurtlarında da olabilir, yurt olmayan yerlerde de olabilir ama bir denetim eksikliği olduğu ve bir sosyal bozulma olduğu aşikâr. Bunu kabul edelim ve bir komisyon oluşturarak bu olayı inceleyelim, bundan sonra bu tür olayların olmasına engel olalım; bu evlatlar hepimizin.”

 

(Başka Haber)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.