Hafta SonuManşet

Cep telefonsuz iki ay

0

Zil sesleri hayatımdan çıkalı 2 ay oldu. Bipler, vraklamalar, çınlamalar… Uzay boşluğuna gönderdiğimiz milyonlarca fuzuli ses. Kaybolmadıkları söyleniyor ve de, evrende dolanıp duruyorlar. Nereye gidiyorlar peki? Bence sinsi bir bekleyişteler ve bir gün hepsi aynı anda çıkıp kulağımıza kulağımıza avazları çıktığı kadar bağıracak: “Ne konuşuyorsunuz ulan bu kadar???”

10

 

Sıyırdım sanıyorsunuz ama benim gözümde gerçekten böyle bir sahne canlanıyor. O denli rahatsız oluyorum telefon çınlamalarından. Beynimi delip geçiyorlar. Aslında televizyonda, yüksek kaydedilen reklam aralarından falan da rahatsız oluyorum. Bir frekanstan sonrası beni ben olmaktan çıkarıyor. Sanırım derdim biraz da katlanma eşiğimi aşan seslerle. Hani köpekleri uzaklaştırmak için köpeksavarlar vardır, zar zor duyulan, gıcık tizlikte bir ses çıkarırlar. Hah işte, o aletle beni kaçırabilirsiniz mesela.

Cep telefonu yokken ne yapıyorduk?
Telefonumu takside düşürdüm. Gidiş o gidiş. Seviyorsam özgür bırakayım dedim ama geri gelmedi. Yani isteyerek bırakmadım aslen ama kullanmıyor olmayı çok istemişim meğer. Cep telefonsuz yaşamı merak ediyordum, al sana fırsat! Sanki cebimizde telefonumuzla doğmuşuz gibi, en hayati uzvumuzmuş gibi…

Telefonda çok fazla konuştuğum yok, o yüzden arkadaşlarımın sesini duyamıyorum derdim de olmadı. Ama bir paniktir aldı arkadaşlarımı.

– Nasıl görüşeceğiz şimdi???
– Sosyal hayattan dışlanacaksın!
– Ne antikasın…
– Her şeyin bi şeyi var (Türkçesi: Sadeleşmeyi de abartmamak lazım)

Ev telefonu kullanıyorum, o sayılmaz mı? Buna da itirazlar geldi.
“Nasıl yani? Orta okul bebeleri gibi teyzecim Ceylan’ı bi verir misin mi diyeceğiz??”
Eskiden böyle yapıyorduk hakikaten de. İletişim kuruyorduk yani.

Cep telefonsuz bu zamanda elim hiç -olmayan- telefonuma gitmedi. Ama kulağıma gaipten çalma sesleri geldi birkaç kez. Eve beklediğim bir siparişle ilgili, bir sefer ufak bir iletişimsizlik oldu, onun dışında dünya dönmeye devam etti. En sevindiğim şeyse reklam mesaj ve aramalarının kesilmiş olması.

– Hemen bilmem ne yazıp yollayın, uygun seçenekli kredi imkanını kaçırmayın!
– Kuru temizlemeniz bizden…
– Penis büyütmek için…
– Güvenmediğiniz kişilere özel bilgilerinizi vermeyin!
– ‘Bilmem nereye bir daha bağış yapar mısınız?’lar…
– ‘Şurada burada indirim’ler…
– ‘İyi günler’le başlayan bilumum aramalar…

İtiraf ediyorum. Ulaşılabilir olmak bazen çok can sıkıcı oluyor. Herkesin her istediğinde elinin altında olmak iyi bir his değil. Bununla beraber, ben de her an her istediğime ulaşamıyorum. Kapıda da kalıyorum. Ama bu iyi geldi bana. Eskisi gibi fihrist taşımaya başladım. Yanımdakinin telefonundan nadiren arama yapıyorum ama evden arayacaksam gerekiyor. Gerektiğinde polise, ambulansa vs ulaşamamak kısmı da var tabii işin. Ama bu konuyu oluruna bırakmayı tercih ediyorum. Cep telefonları yokken de bu ihtimalle yaşamıyor muyduk? “Bize bir şey olsa haberin olmayacak” diye kızıyorlar. “Kötü haber çabuk ulaşır” diyorum, ne diyeyim… Depremde, enkaz altından biri telefonu sayesinde kurtulmuştu sanırım. Ama mutlak sebep o anda kurtarıcının orada bulunması olmayabilir her zaman. Can yeleğin olmasına rağmen teknenin ipi boynuna dolandığı için de ölebilirsin (sonu hariç, yaşanmış bir hikayedir!).

Bir de, şu ilişki ya da iletişim sandığımız sanal gerçeklikler var ya… Uzun uzun yazışmalar, tam kapatacakken biplemeler, geri dönmeler, 2 dakikada söylenecek lafı bir türlü bitirememeler… Onlar sona erdi. Buymuş huzur. Şimdi, her sigarayı bırakıp sigara içenlere söylenen kişi gibi, ben de karşımda biri telefonunu bik bik kurcaladığında sinir oluyorum. Vapurda, otobüste etrafımdaki herkes telefonuyla meşgulsa ben benimkini kaldırıyordum, bir de ben eklenmeyeyim şu şuursuz manzaraya diyerek. O kadar ölü bir enerji yayıyor ki bu görüntü… hiç çerçevenin dışına çıkıp baktınız mı bilmiyorum.

Telefon bulamazlarsa, Ipad kullansınlar!
Ipadimi tamir ettirdikten sonra telefonun muadili olarak hep yanımda taşımaya başladım. İnsanlarla buluşacağım zaman yoğun bir yazışma trafiği oluyor bazen. Telefondan kaçarken ipad’e tutuluyorum. Bağları tam koparamıyorum yani teknolojiden.

Ömür boyu telefonsuz yaşamayı düşünmüyorum, düşünemiyorum. Şu anda yerim yurdum belli olduğu için de o kadar üzerine düşmüyorum ama Mayıs sonunda yollara düşeceğim için edineceğim bir tane. Telefonu telefon özelliğinden ziyade kaydetme işlevi için kullanıyorum. Fotoğraf çekip hikayesini yazmayı sevdiğim için (Instagram’ı biraz günlük tutar gibi kullanıyorum) yollarda lazım olacak.

Asıl derdim şu, biraz daha yüz yüze, daha gerçek, daha samimi ilişkilenmelere, yaptığım işe, dinlediğim kişiye gerçekten odaklanmaya ihtiyaç duyuyorum ve aynısını karşımdakinden de bekliyorum. Çemberin dışına çıkıp içeri bu gözle bakmak yeni duruşlar almamı sağlıyor, iyi hissediyorum.

60

 

Ceylan Yurdakuler

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.