Hafta SonuKöşe YazılarıManşet

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Kadir Topbaş’a açık mektup

0

Kadir bey,

Evvelsi gün Şile’de, benim de parçası olduğum sivil bir hareketin öncülüğünde oluşturulan Yeryüzü Pazarı’nı ziyaret etmişsiniz. Memnun kaldığınızı gördüm. Ne güzel!

Bu sırada aylardır üzerine konuşmaktan kaçındığınız Kurbağalıdere hususunda da gazetecilere kimi açıklamalarda bulunmuşsunuz. Hayıflandım orada olmadığıma. Ben gibilere referansla bolca serzenişte bulunmuşsunuz neredeydiler, diye.

Geç olsun ama güç olmasın, cevap hakkımı kullanmak isterim. Zira neredeydiler dediklerinizden ben, tam da o Kurbağalıdere balçığını Marmara’ya döktüğünüz yerdeydim.

5

Ama önce siz neredeydiniz, bir bakalım mı? Nihayetinde bu işler benim değil sizin sorumluluğunuz. Neticede ben değil siz, bu şehri idare etmek üzere, hem de benim gibi bir 15 milyonun çıkarlarını koruyarak idare etmek üzere seçilmiş olansınız. Sizin nerede olduğunuz, tüm bu süreçte en önemli.

Kadir bey,

Tam 21 yıldır şehrim birbirine el veren üç yönetici tarafından idare oldu. Bu üçün biri sizsiniz. Siz 2004’den beri şehrimden bilfiil sorumlu belediye başkanısınız. Dile kolay!

Bir kuşak yetişiyor bu sürede!

Bunca yılda, üstelik de rakip tanımaz bir iktidarın yelkenlerinizi dolduran rüzgarıyla bu şehri yönetip yine de Kurbağalıdere’den çıkışı Nurettin Sözen dönemine suçu atmakta bulmanız bir tuhaf geldi bana. Hatta ötesine gittiniz ve partinizden olmayan bir ilçe belediyesini küçümseyen sözler sarf ettiniz: “Kadıköy Belediyesi cürümüne bakmadan İstanbul Belediyesi bize bıraksın, biz yapalım diyor. Cürümü mü yeter. Orada 5 metre yapacak gücü yok o belediyenin. Gayet iyi biliyoruz” Hayret ettim. Bu iş zaten sizin sorumluluğunuzda, hem de on yıllardır.

Evet, “kentsel dönüşüm süreci”, hele Fikirtepe’de başlayanı, Kurbağalıdere’yi geçen on yıllardan farklı bir noktaya taşıdı Kadir bey. Kimsenin bu durumu göz ardı ettiğini sanmıyorum.

Hatta idarenizin sorumluluğu bu olmadığı halde İSKİ’yi bağlantılı derelerin temizliği için devreye soktuğunuzdan da haberdarız. Bölüm bölüm gerçekleşen ıslah çalışmalarını 1994 yılından bu yana izliyoruz. Tüm bu sürede kimsenin size bir itirazı olmadığının da hakkını verirsiniz şüphesiz.

Ancak son iki yıldır, Salı Pazarı bölümünde gerçekleşen çalışmalar sırasında, artan bir rahatsızlık var. Bunu geçen yıl da konuştuk. Geçen yıl da ağır bir koku problemi yaşandı. Geçen yıl da Kurbağalıdere’nin döküldüğü noktadan referansla civar plajlardan denize girmek endişe verici bir hal aldı. İlçe belediyesi uyarıları yayınlandı.

Şimdi sormak istiyorum, bu son iki yılda siz neredeydiniz ki onca yılın tecrübesine rağmen geciktiniz müdehalede ve metan köpükleri içinde kaldı bu dere?

Geçtim, Tabipler Odası koli basili sayısının 100 ml’de 500’ün üzerinde olan sularda yüzmenin halk sağlığına zararlı olduğuna vurguyla uyarır ve Moda’da bu değerin 8.200 olduğuna dikkat çekerken siz neredesiniz?

Bu konuda bilimsel olarak izin almak suretiyle Marmara’nın açıklarındaki belli bir noktada yarık olan bir alana boşaltılabileceğinden bahsettiler. Oralara gemiyle taşıdık, çabuk bitsin diye. Buna karşı çıkıldı.” diyorsunuz.

6

Ben dökü gemilerini gerek Marine Traffic aracılığı ile ve gerekse de bizzat denizin üzerinde, motorla takip sureti ile izledim. Yani ben şahidim ama AIS kayıtları da beni teyid edecektir, dökü gemileri iddia ettiğiniz gibi tek bir noktaya dökmediler o balçığı. Sivriada koylarından Adalar’ın arkasına birden çok alana sefer yaptılar. Durumu izleyen uzmanlar MARPOL anlaşmasından başlayarak pek çok hukuki düzenlemeye referansla, yaptığınızın doğru ve makul olmadığı hususunda ısrarlılar. Bu balçığın içeriği analiz edilmeden ve hatta arıtılmadan bir iç deniz olan Marmara’ya boca edilmesi kimseye makul gelmiyor, bu bir yana; “istisnai” durumlarda gerçekleşebilecek dökümler için belirlenen “en yakın karaya 12 mil uzaklığa” prensibine uyulduğu da gözlenmiyor zira, kayıtlara bakıldığında.

Zaten siz ve ekibiniz de biliyor olmalısınız ki bizlere, hem de ısrarla her gün sormamıza rağmen makamınıza, bu balçıkla ne yaptığınıza dair bilgi asla vermediniz. Kadıköy’ün 21 muhtarı mesela, muhatap bulamamaktan şikayetçi oldu bu süreçte. Adalar Kent Konseyi de soruların cevapsız kaldığı dev bir duvarla karşılaştı. Gazeteciler keza.

Kaldı ki bizim denizden takibimizin ertesinde balçığın Marmara yerine Kartal sahiline yön değişmesi şüpheleri de arttırıyor, yapılanın ne kadar bilimsel ve yasal olduğu yönünde.

Kadir bey,

Sayın Nurettin Sözen döneminde belge var. Bu dereleri denize dökülen yer kabul edip, kanal bağlanabilmesine müsaade etmişler. Kanal bağlamışlar. CHP zihniyeti bu dereleri kirletmiş, kanal bağlatmış. Neredeydi o zaman bu çevreciler.” demişsiniz.

Ağustos ortasıydı ki muhabirlerin ısrarlı takibi sonucu öğrendik, sizin açtığınız ve 3 yıl süre ile 50 milyon lira bedelle onaylanan alt yapı çalışması kapsamında savunması imkansız bir hata yapılmış. Meğer son iki yıldır Hasanpaşa’da bazı kolektörlerin karşı geçişleri ile Fikirtepe bölgesinde kolektörlerin tümü kırılarak evsel atık suyu doğrudan dereye verilmiş ve Kurbağalıdere bu nedenle böylesine kokulu, böylesine kaynayan bir açık kanalizasyona dönüşmüş zaten.

Şimdi sözünü ettiğiniz “CHP zihniyeti” ile bu sizin yaptığınız arasındaki fark nerede? Siz neredesiniz, bu süreçte?

Sayın Sözen döneminde derin deşarj diye İstanbul’un atık sularını Marmara’ya gönderilirken, yine İstanbul Boğazı’nın akıntısını vererek Karadeniz’in ölü noktalarına gönderiyorum diye atık suları deşarj ederken, yıllarca bu devam ettiği halde bu çevreciler niye buna karşı çıkmadılar. Bugün isyan edenler ortada yoktu. Bugün mü öğrendiler çevreciliği bilim adamları veya itiraz edenler. Niye o zaman buna sahip çıkmadılar.” demişsiniz.

Biz çevreciler neredeydik, hem de yıllar boyunca, benzer tasalarla yüzleşirken denizimiz.. ona da bir bakalım dilerseniz:

7

MAREM Projesi’nden Levent Artüz’ün sunduğu raporlar mevcut, hatırlayacaksınız. Ayamama Deresi’nin, Ergene Nehri’nin derin deşarjla Marmara’ya basılmasının etkilerine dair Artüz’ün dahil olduğu olmadığı onlarca rapor ve araştırma da var! Şüphem yok, malumunuz. Bilim insanları “derin deşarj”ın pisliği halının altına süpürmek olduğunu yıllardır söylüyorlar. Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, Ergene Platformu, Trakya Platrormu gibi sivil örgütlerin MAREM gibi projelerle el ele verip yayınladıkları “Ergene Nehri Derin Deşarj Projesi ve Marmara Denizi” raporuna bakıp ama bu Kurbağalıdere ile ilgili değil demezsiniz, değil mi?

Bir de hani çevreciler diyorsunuz ama ayıp değil ya! Hassasım bu gezegenin bekası konu olduğunda. Sizden de benzer bir özen beklemek hakkım olsa gerek!

Hadi başka tasalarınız var, beni muhatap almak konusunda bu kadar ipe un sermemeniz gerek. Hadi kaçtınız, kaçındınız cevap vermekten zira yapılanın yanlış olduğunu biliyor ve sıyrılmaya çalışıyorsunuz; bari yakalanınca onuru kurtarmak gerek, yanlış iş yaptık neresinden başlayalım düzeltmeye diye bakıyoruz diyebilmeniz gerek.

3

Yalan mı?

Kadir bey,

Anlaşalım.

Kesilen her bir ağacın, denizime boca edilen balçığın, denizden yasadışı çekilen her bir avuç kumun, avlanan yavru balıkların takipçisi olmam suç değil, yanlış değil, tarafgirlik hiç değil. Bu benim en doğal hakkım. Ben bu şehirde yaşayanım. Ben İstanbulluyum.

Siz ise bir dönemliğine, ne kadar uzun sürerse sürsün sayılı günler için şehrimi yönetime talip olan, benim çıkarlarımı gözetmekten sorumlu idarecisiniz. İcraatlarınızı sorgulama hakkım size oy verip vermemle ölçülmeksizin ve her koşul altında baki ve gezegenin bekasına hassas olmam da alaycı vurgularla süslenecek şey değil.

Sormuşsunuz neredeydiler diye. O neredeydiler dediklerinizden, tam da o Kurbağalıdere balçığını Marmara’ya döktüğünüz yerde olan ben herkes için cevap vereyim:

Buradaydım ben Kadir bey, hep. Siz gittikten sonra da burada olacağım.

9

Buradaydım ben Kadir bey, hep. Siz gittikten sonra da burada olacağım. Görmezden gelseniz de, raporlarımı yok saysanız, sorularımı cevaplamaktan aylar yıllar boyu kaçsanız da, ben buradayım, deremin, ağacımın, sokağımın, balığımın, kuşumun, domuzumun, solucanımın takibindeyim.

Denizin ortasında dağın tepesinde hep de takibinde olacağım.

Siz de olmanız gereken yerde olun hep ve bana sorumluluğunuzda eksik kalmayın zira en çok ben görecek, sizi hep yüzleyeceğim.

8

Defne Koryürek

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.