İklim ve EnerjiManşet

Nükleer enerjinin ve fosil yakıtların kullanılmadığı bir gelecek mümkün!

0
SONY DSC

Almanya’nın 2022 yılına kadar nükleer enerji üretimine dolayısıyla kullanımına son vereceğini tüm dünyaya ilan etmesinden  sonra Erik Gawel ve Sebastian Strunz , Londra İktisadi Bilim Akademisi (London School of Economics)’ den , iki bilim insanı Almanya’nın gelecek enerji uygulamalarının diğer Avrupa ülkeleri için model olup olamayacağını araştırdılar . Bu araştırma, hedef son derece zorlayıcı olsa da uzun vadede tüm fosil yakıtlardan ve nükleer enerjiden kurtulmanın mümkün olduğunu söylüyor.

SONY DSC

İklim değişikliğine ve konvansiyonel enerji kullanımının (petrol kuyuları, radyoaktif atıklar, kömür madenleri ) olumsuz etkileri oldukça çok ve çeşitli. İngiltere karbon salımına yol açmaması için nükleer enerjiyi desteklerken örneğin Almanya çok farklı bir yoldan ilerliyor ve fosil yakıtlarla beraber nükleer enerjiden de çıkış yollarını planlıyor. Peki Almanya’nın nükleer enerjide çıkış kararının arkasında ne var ve ekonomik açıdan hassasiyetle yeniden değerlendirmeyi gerektiriyor mu?

Bu soruyu tam cevaplayabilmek için bir kaç nokta aydınlığa kavuşturulmalı . Öncelikle nükleerden çıkışın Fukuşima vakasının yarattığı bir tepki olmadığı iyi anlaşılmalı. Almanya’da kökü 1970’lere dayanan çok güçlü bir antinükleer hareket var ki bu hareket 1983’te Meclise giren 1998’de de Sosyal demokratlarla koalisyon kuran Yeşil Parti’yi doğurdu . 2000 yılında merkez sol koalisyonu ilk defa nükleerden çıkışı kanun maddesi olarak koydu. Dolayısıyla nükleersiz bir yaşam için zaten 2020’lerin başı hedeflenen tarihti. Kanun maddelerinde sonradan yapılan değişikliklerle son nükleer tesisin de kapatılacağı tarih orjinal hedeften fazla uzaklaşmadan 2022 olarak tayin edildi. Bununla beraber zaten nükleerden çıkış projesi her zaman uzun vadede adım adım gerçekleştirilebilecek bir süreç olarak değerlendirilegelmiştir.

İkinci olarak Fukuşima felaketi muhafazakar kesimin savunduğu nükleer teknoloji kullanılmadan yenilenebilir enerjiye geçilmez masalını öldürdü . Fukuşima aslında bu masalla yaşayanların duruşunu değiştirdi. Angela Merkel’in en önemli dönüşümü 2011’de ülkedeki 7 nükleer santrali birden kapattırması oldu . Kapasite fazlalığı neticesinde bu düşüş ne enerji kısıntısına yol açtı ne arz azaldı diye fiyatı yükseltti ne de nükleer enerji ithalini gerektirdi. Aslında Almanya hala bir enerji ihracatçısı.

Üçüncüsü, Almanya nükleer enerjiden çıkarken yalnız da değil . Tablo 1’de göreceğiniz gibi , Avrupa’da enerjisi nükleer enerjiye baağlı olmayan hatta nükleer enerji üretiminin durdurulması eğilimini taşıdıklarını açıklayan bir kaç ülke var. Bu ülkelerin çoğu hiç bir zaman nükleer enerjiye başvurmamış küçük Avrupa ülkeleriyken G7’ nin önemli bir üyesi olan endüstrileşmiş İtalya aralarında dikkat çekiyor. Avrupa’da nükleer enerjinin ülkeden ülkeye kullanım oranı da çeşitlilik gösteriyor mesela Polonya nükleer endüstriye girmeye çalışan bir ülke .

 Tablo1 :Avrupa’da Nükleer Enerjinin Dağılımı (Ülkelere göre reaktör sayısı ve elektrik tedarikinde nükleerin payı, gelecekte reaktör planları)

Tablo 1: Avrupa’da Nükleer Enerji

Tablo 1: Avrupa’da Nükleer Enerji

 

Bu tablo karşısında Almanya’nın Energiewende (Enerji geçişi) meselesi sadece nükleerden değil karbondan da çıkışı işaret ediyor . 2000 yılında Almanya 577 TWh elektrik enerjisi üretti ki bu miktarın %90’ı fosil yakıt enerjiden temin edildi. Enerji geçişi hedefi doğrultusunda Almanya 2025’te fosil ve nükleerin payını %55-60  oranında 2050’de ilave %20 daha düşürmeyi planlıyor.

Bu zorlayıcı bir hedef olsa da yakalanabilir : Çünkü Almanya’da 2000-2013 yılları arasında tüm enerji üretimi içerisinde yenilenebilir enerjinin payı aşağıda Tablo 2 de görüldüğü gibi %7’den %24’e çıktı . Dolayısıyla yenilenebilir enerjiden üretimin başlarda %35 iken 2020’lere gelindiğinde nükleer enerjiden çıkışla birlikte %45 olacağı öngörülüyor . Dahası 2050 için uzun dönem hedefleri sadece yenilenebilir enerjinin devreye sokulmasıyla değil aynı zamanda enerji tasarruflarıyla gerçekleştirilecek. (temel enerji tüketiminde %50 azalma ve brüt elektrik tüketiminde %25 azalma yaşanacaktır)

Tablo 2: Almanya’da yenilenebilir ( Renewables) enerjinin,fosil yakıtın(fossil fuels), Nükleer(Nuclear) ve diğer  (others) enerji üretimlerinin toplam üretim içindeki payı

tablo2

Not: 2000-2013 rakamları yuvarlanmıştır ve yüzdeler nihai yenilenebilir enerji verilerine dayanmaktadır)

Peki Almanya bir model veya lider olabilir mi?

Aşağıda Tablo 3’ e göre Avrupa 2020 hedefleri çerçevesinde Almanya’nın hedefleri daha aşağıda bile kalmaktadır . Bu durum aynı zamanda toplam enerji tüketimi içerisinde yenilenebilir enerjinin aldığı payı gösterdiği için Sonderweg (özel bir çıkış) yaptığı iddiası doğru olmaz. Tersine Almanya kısa vadede geride bile bulunuyor.

Yukarıda bahsedildiği gibi Almanya’nın toplam enerji üretimi içinde yenilenebilir enerji payı toplam tüketimin dörtte biri kadar: toplam tüketim içinde yenilenebilir enerjinin payının 2 katı kadar . Diğer bir ifadeyle Almanya’nın yapmaya çalıştığını elektrik sektörüne odaklanıldığı için Energiewende (Enerji geçişi) yerine elektrikte dönüşüm olarak adlandırmak doğru olur . Kısa vadede nükleerden çıkış elektrik üzerine bu yargıyı güçlendirecektir.

 

Tablo 3: 2020 için AB hedefleri ve nihai enerji tüketimi içerisindeki yenilenebilir enerjinin payı

 tablo3

 

Uzun vadede Almanya’nın Energiewende(Enerji geçişi) için hedefleri perspektifini konut ve ulaşım sektörlerinde kullanıma kaydıracağını göstermektedir . Bununla birlikte enerji tüketiminin planlandığı gibi azaltılması yenilenebilir enerjilerin kapasitesinin arttırılmasını destekleyerek karbon salımına yol açmama çabalarına katkı yapacaktır

AB açısından Almanya’nın 2050 için öngördüğü hırslı hedef dikkat çekici olasa da diğer ülkeler uzun vadeli hedeflerini henüz paylaşmadığı için karşılaştırma yapmaya da olanak yok. Yine de benzer uzun vadeli hedeflerin olmadığını söyleyemeyiz. AB 2050 Enerji yol haritasını baz alırsak Almanya’nın enerji dönüşüm hedeflerinin AB enerji hedefleriyle uyumlu olduğunu görürüz.

AB Enerji yol haritası : 2020’de AB seragazı emisyonlarını en az %20 düşürmeyi , toplam tüketim içerisinde yenilenebilir enerjilerin payını %20’ye çıkarmayı ve enerji tasarrufunu da %20 nin üzerine çıkarmayı hedefliyor Ayrıca tüm AB ülkelerinin ulaşımda %10luk bir oranda yenilenebilir enerji kullanması öngörülüyor. Bu hedeflere ulaşılması halinde AB ülkelerinin, iklim değişikliğinin ve hava kirliliğinin azaltılmasına büyük katkı yapacağı,fosil yakıtlara bağımlılığını azaltarak enerjisini daha çok tüketim ve iş sektörüne yönlendirebiceği belirtiliyor.

 

Nükleer enerji, gelecek enerji kaynağı çeşitliliği içinde yer almak zorunda mı?

Tüm veriler değerlendirildi . Nükleer enerji , enerji tedarikinde sıkıntı yaşamadan karbon salımını azaltma yolunda olmazsa olmaz bir enerji kaynağı mı? Almanların tecrübesi gösteriyor ki yenilenebilir enerji toplam ileri endüstrileşmiş bir ülke için bile enerji tedarikinde sorun yaratmayacak kadar kullanılmaya müsait, kaldı ki Almanya’da yenilenebilir enerji kaynağı için çok elverişli şartlar olmasa dahi uzun vadede hedeflenmesi halinde dingin bir politik hava da hakimse gerçekleşmesi için bir engel bulunmuyor.

Dahası uzun vadde risk teşkil edebilecek konu karbon salımına sebep olmadan sürdürülebilir kalkınmada ihtiyaç duyulan enerji ihtiyacı karşılanabilir mi? Fakat sürdürülübilir kavramı açısından ele alırsak bile ağır sanayinin ihtiyaç duyduğu enerji için nükleer enerji yenilenebilir enerjiden ucuz ollduğu için yeni nükleer santrallere ihtiyaç duyacağı iddiası bu şekilde çürümüş oluyor . Tersine bilimsel çalışmalar yeni rüzgar ve güneş teknolojisinin karbon salımına yol açmayan yeni nükleer teknolojilerine göre %50 daha ucuz olacağını söylüyor . Hatta birbirini yedekleyen rüzgar-güneş sisteminin bile yeni nükleer teknoloji maliyetinden %20 ucuz olacağı hesaplanıyor.

Şüphesiz Almanya enerji dönüşümünün yan etkilerini de yaşayacak ki bu da diğer gelişmelerle etkileşim içinde olacak . Fakat artık biliyoruz ki nükleer enerji karbon salımının azaltılmasının hedeflendiği bir ortamda ve dönemde başvurulması kaçınılmaz bir enerji kaynağı değil. Bugüne kadar Almanya’nın politik gidişatı çok belirleyici oldu , dönüşüm zor olsa da bu zorluk uzun vadede ekonomik fayda sağlanacak olmasının önüne geçmedi. Öyle görünüyor ki fosil yakıt ve nükleer enerjiden çıkarak sadece yenilenebilir enerjilerle yola devam etmek hem mantıklı hem de uygulanabilir. Böylece uzun ama üzerinde hassasiyetle düşünülmüş bir yol uzun dönem maliyet avantajı dahil nükleeere göre göreceli sürdürülebilir bir enerji tedariki sağlayabilir .

Editörün notu: Bu raporla hatta sizlerle daha önce de paylaştığımız benzer raporlarla, Türkiye’nin Polonya’nın ve Ürdün gibi gelişmekte olan ülkelerin nükleer enerjiyi, enerji politikalarında ve hedeflerinde kalkınmanın olmazsa olmaz olmaz aracı olarak göstermesinin, nükleer enerjiyi şart koşmasının, gerçek bir zorunluluktan çok o devletlerin politik motivasyonuyla ilgili olduğunun açıklığa kavuştuğunu umuyoruz.

Renewables ,Yeşil Gazete

Pınar Demircan

 

 

You may also like

Comments

Comments are closed.