İklim KriziManşet

Uluslararası Enerji Ajansı’na göre Paris iklim zirvesi yoğun karbon konuşmalarının başlangıcı olmalı

0
Alternatiba çıkış çizgisindeki bisikletçiler, 5,000km’lik bisiklet sürüşü ile Paris iklim zirvesinden önce iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratıyor. IEA, Paris’te verilen teminatların düzenli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Fotoğraf: IROZ GAIZKA/AFP/Getty

Fiona Harvey tarafından The Guardian‘da yayınlanan yazıyı Yeşil Gazete gönüllü çevirmeni Rana Söylemez‘in çevirisiyle sunuyoruz.

***

Enerji bekçisine göre, Aralık’taki AB konferansına katılan ülkelerin karbon salımının azaltılacağına yönelik teminatları her beş senede bir yenilenmeli

 

Alternatiba çıkış çizgisindeki bisikletçiler, 5,000km’lik bisiklet sürüşü ile Paris iklim zirvesinden önce iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratıyor. IEA, Paris’te verilen teminatların düzenli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Fotoğraf: IROZ GAIZKA/AFP/Getty

Alternatiba çıkış çizgisindeki bisikletçiler, 5,000km’lik bisiklet sürüşü ile Paris iklim zirvesinden önce iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratıyor. IEA, Paris’te verilen teminatların düzenli olarak değerlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Fotoğraf: IROZ GAIZKA/AFP/Getty

Dünyanın enerji bekçisi, oldukça kritik olan ve bu sene Paris’te gerçekleşecek iklim değişikliği konferansının sadece bir defalık değil, beş senede bir gerçekleşecek toplantıların olduğu yeni bir sürecin başlangıcı olması gerektiğini söylüyor.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın başekonomisti ve yeni yöneticisi Fatih Birol, “Paris’teki vaatler her beş yılda bir yenilenmeli. Bunun sebebi, şartların sürekli değişmesi, teknolojik maliyetlerin düşmesi gibi değişiklikler. Bunları hesaba katmalıyız.” dedi.

Bu Aralık’ta Paris’te, 196 ülkenin hükümetleri iklim değişikliği konusunda yeni bir küresel uzlaşma yaratmak için bir araya gelecek ve tüm ülkeler gelecekteki salımların azaltılmasını hedef alacak. Gelişmiş ülkeler için, bu karbon salımlarını tamamen kesmek, gelişmekte olan ülkeler için ise frenlemek anlamına geliyor.

Bu teminatlar, şu anda var olanlar tükendiğinde 2020’den sonra etkisini göstermeye başlayacak.

Ancak şu anda, 2025’e ve bazı ülkeler için 2030’a kadar olan Paris teminatlarının gelecekte güncellenmesi konusunda bir plan bulunmuyor.

Birol’a göre, sera gazı salımları ve zengin ülkelerden fakir ülkelere finansal yardım konularındaki teminatların düzenli olarak gözden geçirilmesi gerekmekte. Bu, bu sene Paris’te gerçekleşecek ve 2009’da Kopenhag’da gerçekleşmiş olan önemli iklim konferanslarını, seyrek ve hararetli tartışmalardan ibaret olmasındansa yaygın etkinlikler haline getirecektir.

Uluslar, uluslararası iklim değişikliği politikalarını tartışmak üzere her yıl buluşuyor olsalar da, bu toplantıların çoğundan çok az karar çıkıyor. 20 yıldan fazla bir süredir Birleşmiş Milletler müzakerelerinde çok az sayıda özel konferans gerçekleşti: 1992, 1997, 2009 yıllarında, ve bu sene Paris’te.

Birol, geçtiğimiz pazartesi günü Londra’da IEA Dünya Enerji ve İklim Değişikliği Özel Raporu’nun lansmanında konuştu.

Rapor, Paris’ten çıkması beklenen 4 temel sonucu ortaya koyuyor: Yakın dönemden 2020’ye kadar en üst seviyeye çıkacak olan küresel salımların hedefe alınması, Hedeflerin 5’er yıllık süreçlerle revize edilmesi, Sera gazı salınımları konusunda uzun dönemli hedefler ve “karbon bütçesi” koyulması ve Enerji sektöründe karbon salımı ve fosil yakıtlar kullanımının denetlenmesi.

Bu önermeler tartışma yaratacak gibi görünüyor. Bazı ülkeler 5 yıllık denetimler konusunda gönülsüzler ve Çin gibi bazı ülkeler için kilit bilgilerin yayınlanması ve denetlenmesi hassas bir konu.

Yaygın olarak kabul gören ve uzun dönemli iklim hedefi olan dünyanın sıcaklığının endüstri öncesi seviyeden 2C fazla ısınmasını engellemenin küresel sera gazı emisyonları üzerinde sıkı bir hedefe dönüşmesi önermesinin pek çok ülke tarafından kabul edilmesi kolay görünmüyor. Bu da, dünyanın ne kadar karbon salımı yaptığının tüm ülkelere pay edilecek bir küresel karbon bütçesi oluşturulmasını ima eden bir önerme.

Böyle bir fikir pek çok bilim insanı ve sivil toplum grubunca mantıklı ve çekici olarak karşılansa da öncü ülkelerin hükümetleri arasında iyi karşılanmıyor. Çünkü bu fikir, şu ana kadar salımların limitlerini en katı şekilde koyan yöntem olarak öne çıkıyor.

Küresel salımların 2020’de en üst seviyeye ulaşmasına yol açmak, bilimsel tavsiyelerin de desteklediği üzere zor olacak. IEA’nın hesaplarına göre, şu anki ve Paris’te sunulacak olan teminatlara bakılacak olursa salımlar en az 2030’a kadar devam edecek ve 2C hedefinden uzaklaşacak. Bu yüzden, bu raporla birlikte bir takım önermelerde bulunuldu. Bu önermelerin arasında, kömürlü termik santralleri azaltarak ortadan kaldırmak ve yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımları 130 milyar dolar artırmak da bulunuyor.

Kampanyacılar ve yatırımcılar IEA’nın bulgularını destekledi. WWF Küresel İklim ve Enerji Girişimi lideri Samantha Smith, “IEA’nin analizi bilim insanlarının ve sivil toplumun bir süredir söylediklerini destekliyor – ülkelerin salımlarını daha da azaltması gerekiyor, hem de bir an önce. Yoksa tehlikeli iklim değişimiyle karşılaşacağız. Varolan planlar ve ileride yapılacak teminatlar yetersiz.” açıklamasında bulundu.

Friends of the Earth (Dünyanın Dostları) İklim Koordinatörü Lucy Cadena ise şöyle konuştu; “Bu rapor, küresel ser gazı salımlarının hızlıca en üst sınıra taşınması gerektiğini doğruluyor. Bahane zamanı artık bitti.”

İklim Değişikliği Kurumsal Yatırımcılar Grubu yöneticisi Stephanie Pfeifer ise, “Çetin ve şeffaf bir değerlendirme ile ülke hedeflerini ve planlarını izlemek, ilaveten politik destekte bulunulmasına gerek olup olmadığını tanımlamak için çok kritik olacak.” dedi.

 

Yazının İngilizce Orijinali

Yazar: Fiona Harvey

Yeşil Gazete için Çeviren: Rana Söylemez

(Yeşil Gazete, The Guardian)

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.