ManşetMedya-İnternet

3 Mayıs “Basın Özgürlüğü Günü”nde medya son 10 yılın en kötü dönemini yaşıyor

0

Bugün 3 Mayıs Basın Özgürlüğü günü. Freedom House’un 5 gün önce açıklanan raporu, küresel olarak son 10 yılın en “özgür olmayan” yılını geride bıraktığımızı söylüyor. 199 ülkenin yer aldığı listede Türkiye 142. sırada

Freedom House, yıllık Basın Özgürlüğü Raporu’nu 28 Nisan günü açıkladı. “Sert Kanunlar ve Şiddet Küresel Düşüşe Sebep Oluyor” başlığıyla çıkan rapor, dünyanın her yerinde habercilerin ölüm tehditlerine varan zorluklarla ve kısıtlamalarla karşılaştığını söylüyor. 199 ülke arasından yalnızca 63’ünün basını özgür. 

"Gazetecilik başkasının yayımlamak istemediğini yayımlamaktır. geri kalan her şeye halkla ilişkiler denir. - George Orwell" kaynak: cocco.tumblr.com

“Gazetecilik başkasının yayımlamak istemediğini yayımlamaktır. geri kalan her şeye halkla ilişkiler denir. – George Orwell”
kaynak: cocco.tumblr.com

Dünya üzerindeki 7 kişiden yalnızca 1’i, siyasal haberlerin dış etkilere karşı dirençli, habercilerin güvende, devlet müdahalesinin en az düzeyde olduğu ve basının hukuki veya ekonomik baskılarla karşı karşıya kalmadığı bir ülkede yaşayabiliyor. Bu, küresel düzeyde son 10 yılın en düşük rakamı. Bu rakamın baş sebepleri raporda genellikle ulusal güvenlik temelinde olan yasaların medyaya karşı kullanılması, bu şekilde yerel ve yabancı gazetecilerin bir ülkeden özgürce haber yapmalarının, hatta bazen bu ülkelere ulaşmalarının engellenmesi olarak sıralanıyor.

Medyası en hızlı gerileyen üçüncü ülke, Türkiye

Tayland ve Ekvador’dan sonra son 5 yılda en hızlı gerileyen ülkeler listesinde 3. sırada Türkiye var. Liste, Hong Kong, Honduras, Macaristan ve Sırbistan ile devam ediyor. Yalnızca Tunus ve Sahraaltı Afrikası’nda puan artışı var. Norveç(10) ve İsveç(10) ile başlayan basın özgürlüğü listesi, Ekvator Ginesi(90), İran(90), Suriye(90), Küba(91), Belarus(93), Kırım(94), Eritre(94), Türkmenistan(95), Özbekistan(95) ve Kuzey Kore(97) ile bitiyor.

Dunham: “Birçok hükümet terörist saldırı tehdidi bahanesiyle eleştirel haberciliği kısıtlıyor.” 

Basın Özgürlüğü Raporu proje müdürü Jennifer Dunham’ın Deutsche  Welle’ye verdiği röportajda, içinde Türkiye’nin de olduğu bazı devletlerin  medyayı kontrol altına almak için yasaları daha sıkılaştırdığını söylüyor.  Devletlerin yaygın olarak kullandığı bir yöntemse güvenlik ve anti-terör  kanunları, “Birçok hükümet terörist saldırı tehdidi bahanesiyle eleştirel  haberciliği kısıtlıyor. Demokratik hükümetler habercilerin bilgiye  ulaşmasını gizlilik veya güvenlik sebebiyle kısıtlarken çok dikkatli  olmalılar.”  diyor Dunham. Geçtiğimiz yılın öne çıkan problemleri arasında  özellikle kadın habercilerin uğradığı tacizin artması da var. Dunham aynı  zamanda bu konuda farkındalığın da artığını ifade ediyor.

Türkiye ana akım medyasında rapor: “Ben aslında yoğum!”

kaynak: yandasmedyasusuyor.wordpress.com

kaynak: yandasmedyasusuyor.wordpress.com

Raporun Türkiye’nin ana akım medyasındaki görünürlüğü, rapora “az bile demiş” dedirtiyor. 28 Nisan’da basına sunulan raporun haberi basılı medyada 28, 29 ve 30 Nisan tarihlerinde, Bugün gazetesi dışında ilk sayfadan verilmedi. ntv.com.tr raporun adından bile söz etmezken cnnturk.com raporu yalnızca 188 sözcükle anlattı. Haberin başlığı ise ne yardan ne serden dedirtiyor: “Freedom House raporunda Türkiye geriledi”. haberturk.com ise tarzından basın özgürlüğü için bile ödün vermedi, haberi “Türkiye’nin basın özgürlüğündeki notu kaç!” başlığıyla sundu. Raporun haberi Bianet, Diken, Zete gibi alternatif gazetelerde 29 Nisan günü olması gerektiği gibi yayınlandı.

Rapordan Türkiye

Türkiye, siyasal ortam, yasal ortam ve ekonomik ortam başlıklarında yapılan değerlendirmede 65 puan aldı. 2010 yılında bu rakam 54 idi.

Raporda geçen yıl MİT hakkında haber yapılmasını yasaklayan MİT kanunundan, Soma’daki maden faciası sırasında ana akım medyanın olayları adeta görmezden gelmesine, Mart’taki yerel seçimler ve Ağustos’taki cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında ana akım medyanın taraflı tutumuna kadar pek çok sansür ve hukuksuzluk olayından bahsediliyor. Türkiye’de basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğüne ilişkin anayasal güvencelere uygulamada sadece kısmen saygı gösteriliyor.

"Yeni kanunlarla hükümetin sansür gücü internet siteleri ve medya üzerinde arttıkça basın özgürlüğü geriliyor."

“Yeni kanunlarla hükümetin sansür gücü internet siteleri ve medya üzerinde arttıkça basın özgürlüğü geriliyor.”

Rapora göre 2014 yılı içinde 339 gazeteci, köşe yazarı ve medya çalışanı işten çıkarılmış veya istifaya zorlandı. 22 gazeteci ve 10 yayıncı ise cezaevinde.

“Üst düzey politikacıların taciz ve hatta ölüm tehditleri”

İşlerine devam eden medya çalışanlarının, yasal misilleme ve işini kaybetme endişesinden dolayı otosansür refleksinin arttığı ve giderek artan medya kutuplaşması iklimi içinde çalıştıkları ifade ediliyor. Raporda medya çalışanlarının politikacılar tarafından uğradıkları baskı açıkça belirtilmiş: “Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığına seçilen önceki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dâhil, üst düzey politikacıların gazetecilere karşı sözlü saldırılarını, sıklıkla hedef gösterilen gazetecilere yönelik sosyal medya kanalıyla yapılan tacizler ve hatta ölüm tehditleri izledi. Aynı zamanda, hükümet siyasi açıdan hassas konulardaki haberleri etkilemek amacıyla medya sahiplerine karşı sahip olduğu mali ve diğer tür kozları kullanmaya devam etti.”

Raporda ayrıca Amberin Zaman, Yeğinsu, Mahir Zeynalov, İhsan Eliaçık, Önder Aytaç, Can Dündar, Mehmet Baransu, Erol Özkoray, Aytekin Gezici, Ekrem Dumanlı, Hidayet Karaca, Rauf Mirkadirov gibi birçok medya çalışanın karşılaştığı taciz ve tehditler de belgeleniyor.

22 binden fazla internet sitesi yasaklandı

İşine devam eden birçok tanınmış yorumcunun da artık “siyasi baskılardan daha az etkilenebilen, daha küçük internet yayınları” için yazmaya başladıkları söyleniyor. 2013 verilerine göre nüfusun yaklaşık yüzde 46’nın internete erişimi var. Rapora göre Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nın  (TİB) 2014 yılı boyunca 22 binden fazla internet sitesine erişimi mahkeme kararı olmaksızın kapatıldı. Kullanımının oldukça yüksek olarak ifade edildiği sosyal medyanın ise “Geleneksel medya üzerindeki kısıtlamalar sonucunda, bir çok tartışmalı siyasi ve toplumsal konuda kamusal bir münazaranın gerçekleşebildiği alternatif bir forum olarak” görüldüğü söyleniyor.

Haber: Pelin Atakan

(Yeşil Gazete, Bianet, Deutsche  Welle)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.