Köşe Yazıları

21 Mart’tan 7 Haziran’a bakmak

0

Nobelist yazar Orhan Pamuk’un “Masumiyet Müzesi” adlı kitabındaki bir sayfa, neredeyse tüm romanın özeti gibidir. Pamuk, bir sayfa içinde tüm romanın olay akışını okuyucuya sunar ve bunu da ustaca yaptığından romanın genel gidişatı da bozulmadan devam eder. Siz bu ustalığı ancak kitabın sonuna geldiğinizde fark edersiniz. 21 Mart günü yaşananlara 7 Haziran gecesinden baktığımızda da muhtemeldir ki, biz de böyle bir anı yaşadığımızı fark edeceğiz. 21 Mart günü ardı ardına gerçekleşen olaylar, 7 Haziran’a kadar geçecek olan 70 kadar günün nasıl geçeceğini bize bir günde sundu. Seçim sürecinin hızlı ve sıkıştırılmış bir suretini gösterdi.

Neler oldu 21 Mart’ta?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kürt Sorunu yoktur” demesi de 21 Mart’ta vardı; “Kürt Sorunu vardır” demesi de 21 Mart’ta vardı. İzleme Heyeti ve benzeri konulara “olumlu bakmadığını” ifade etmesi de; hükümetin “Ama bizim de bir yetkimiz var!” demesi de 21 Mart’ta vardı. İktidar bloğunda bunlar yaşanırken bir taraftan Diyarbakır’da Newroz, diğer taraftan Ankara’da Nevruz kutlandı. Devlet Bahçeli konuşmasını bitirir bitirmez, Diyarbakır’a Öcalan’ın mektubu için bağlandı televizyonlar. O konuşma biterken, ekranın bir yanında Bahçeli demir döverken, alt yazılar Bülent Arınç’ın çıkışını duyuruyordu.

Her ne kadar bir romanın kurgusal dünyasında yaşamasak da fotoğraf belirginleşmeye başlıyor. Anketlere göre MHP’nin oyu artıyor. %18’lerin şaşırtmayacağı ifade ediliyor. MHP’nin %18 oy aldığı bir seçim sonucunda Erdoğan’ın başkanlık hayallerinin önemli bir yara alacağı çok açık. Diğer taraftan HDP’nin yükselişi bu yaraları kapanmaz hale getiriyor. Barajı geçen HDP, %20’ye yakın oy alan MHP ile yapılan hesaplamalarda bırakın 400 vekili, 276’ya ulaşılması bile zor görünüyor. Bu sebeple gündemin bir tarafından MHP, bir tarafından HDP çekerken (21 Mart’ın sembolizmi, Bahçeli’nin konuşması bittiği an, Öcalan’ın mektubu okunmaya başlandı!) Erdoğan’a bir “Kürt Sorunu vardır”, bir “Yoktur” demek kalıyor. Yeri geldiğinde en temel adımları bile olumlu bulmadığını söyleyerek açıktan hükümete tavır alıyor. Hükümet ise tüm siyasi yatırımını yaptığı bir sürecin içerisinde ve bu süreçte durmak da geri dönmek de düşmek anlamına geliyor. Zaman hızlı akıyor. Ergenekon ve Balyoz’da “yanılan ve yanıltılan” hükümetin bir de Kürt Sorunu’nda yanılmış olması, seçimler yaklaşırken 12 yılın boşa geçtiğini itiraf etmek dışında bir anlama gelmiyor. Belki de bu yüzden ilk defa çok sert bir şekilde karşı koyuyorlar “reis”lerine ve bu karşı koyuş hükümet sözcüsü ile Başkent’in Belediye Başkanı’nın birbirlerine hakaret etmelerine kadar ilerliyor.

70 gün boyunca konuşacağımız fotoğraf işte tam olarak bu ve hepsi birlikte 21 Mart’ta kendisini gösterdi. Bir de bu fotoğrafa, eksik tek özne olan CHP, elinde ekonomi sepetiyle girecek. Ekonominin hali düşünüldüğünde bu AKP’yi daha da sıkıştıracaktır. Tüm bunlar ışığında şunu öngörmek mümkün. Artık bu fotoğrafta AKP’ye ayrılan alan daralıyor ve daraldıkça yalpalamalar, suçlamalar ve iç kavgalar AKP’yi kaplıyor.

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

https://twitter.com/Urbarli

You may also like

Comments

Comments are closed.