Köşe Yazıları

Bir Özgecan… – Özgecan Aşlamacı Şahin

0

13 Şubat 2015 Cuma günü, bir önceki gün yaptığımız “Mersin Kadın Platformu’nun Kadın Cinayetlerine karşı  Her Perşembe Alanlardayız” eylemiyle ilgili haberim daha yeni yayınlanmıştı. Arkadaşım yeni bir kadın cinayetinin haberini verdi.  Haberi okur okumaz ki dehşetimi atlattıktan sonra ilk dikkatimi çeken haberin kendisi oldu. Haberde Özgecan’ın ismi soy ismi tam yazılmış halde fotoğrafı  ile bulunurken, katillerin suçları kesinleşmiş olmasına  rağmen isim ve soy isimlerinin baş harfleri  vardı sadece. Toplumdaki erkeğin erk olma halinin korunması çabasının yanındaki kadın teşhirinin medyada ne şekilde vücut bulduğu rahatsız edici bir şekilde önümde duruyordu.

Haberde bunun dışında arkadaşımın fark ettiği rahatsız edici bir şey daha vardı. “Özgecan’ın öldürüldükten sonra yakıldığı tahmin ediliyor.” Kesinleşmemiş bu durum neden haberde yer alır? Haberde yeterli bilgi olmadığı için doldurmak amaçlı olabilir denilebilir tabi. Peki sebep bu mu? Yoksa o da mı erki koruma, olayın ciddiyetini hafifletme çabası?

Bu sorular kafamda dönüp dururken, olayın dehşeti soruları cevaplamama izin vermedi. Yine olayı düşünmeye başladım. Annelerimiz ya da çevre tarafından söylenen minibüslerle ilgili önlem almamız gerekmesi ve küçük yaşlarda içimize salınan korkular. Mersin’de yaşayan bir insan olarak, geç vakitte minibüslere binmek zorunda kaldığımda tek kalmama düşüncesinin bu korkuların bir yansıması olması.  Bu korkuları içerisinde taşımayan bir kadının neredeyse olmaması.  Ve korkularımızın yine, yeniden başka kadınlar üzerinde gerçeğe dönüşmesi.  Sonuç, kadınların içine salınan korkuların katmerlenmesi.

Üstelik bunlar kültürel veya  toplumsal gereklilik diye vurgulanıp , esasen erkek egemen sistemin yerini sağlamlaştırma politikasıyken yanlış anlaşılmasın içimize salınan korkular ve kadınların korkularının ne kadar aynı olduğundan bahsetmeyeceğim. Bu konu çok fazla yazıldı zaten. Keza ne kadar da gerçek olduğunu bir de benim söylememe gerek yoktur eminim.

Asıl söylemek istediğim durum tespiti yerine, şimdi ne olacağı. Kadınların katmerlenmiş korkuları ne olacak? Ya da çevrelerindeki “koruyucu” erkeklerin bir tık daha artacak olan baskıları mı desek? Özgecan’ın en yakın çevresindeki “koruyucu” erkekler korkunç ölümünden sonra bile anneye böyle alımlı kızın geç vakitte sokağa salınmasının doğru olmadığını söylerken, şimdi ne olacak? Erkek baskılarına karşı “Geceleri de, sokakları da terk etmiyoruz” derken şimdi ne olacak?

YASTA DEĞİL İSYANDAYIZ!

1-2 hafta önce ismim olan Özgecan’ın anlamını öğrenmiştim. “Eylemlerinde hiçbir çıkar beklemeksizin, başkalarını gözeterek eylemde bulunan kişi”. Özgecan ismi belki de artık bize vahşeti değil, bu tanımı çağrıştıracak.

Bundan sonra bizler sadece kendimiz için değil, tüm kadınlar için;

Geceleri sokağa çıkmaya devam edeceğiz.

Issız sokaklarda yürümeye devam edeceğiz.

Bizleri (namuslarını)“koruma” amacıyla öğütlerde bulunan /baskı kuran ağabeyi, babayı, amcayı, dayıyı dinlemeyeceğiz.

“Kadınlarımızın hakkını savunuyoruz” diyerek kadın eylemlerinde bizlerin kendi hakkımızı bile onlar olmadan savunamayacağımızı vurgulayan erkeklerimizi eylemlerimize almamaya devam edeceğiz

Meclisin toplanmasını beklemek yerine eğer ki kadınları koruyamıyor, erkekleri engelleyemiyorsa bu devlet, şiddete karşı öz savunma meşrudur deyip öz savuma yöntemlerini konuşacağız.

Ve bundan sonra her an tüm kadınları gözeterek, öznesi olduğumuz mücadeleyi öreceğiz.

Mersin’den bir Özgecan…

özgecan aşlamacı şahin

 

 

Özgecan Aşlamacı Şahin

You may also like

Comments

Comments are closed.