Hafta SonuKültür-SanatManşet

Frank öldü yaşasın (Swiss) Frank!

0

2014-2015 sanat sezonunun açılışına yakın başladığım yazı dizisinde Montaigne’in “Denemeler”inden “Zenginlik bize ne iyilik eder, ne kötülük. Her ikisi için de malzeme verir bize.” alıntısına yer vermiş, İncil’den ise “Kötülüklerin kökeni varlık (para) hırsıdır.” (Timothy 6:10) satır arasını yazıma almıştım. İnsanın para ile nasıl sınandığını ve bu sınavı vermekte ne kadar beceriksiz olduğunu, paranın modern zamanlardaki anavatanı İsviçre’den bir çağdaşımız da gündeme getirmiş. Komedyanın sızlata sızlata gülümseten tarzını hoyratça kullanan Friedrich Dürenmatt, beş nesildir bankacılık adı altında her türlü cürümü işleyen bir şebekeyi deşifre ediyor “5. Frank”ta.

13

Alt tabakadan iki kurnazın kısa yoldan zengin olmak umuduyla kapısının önünde aç kediler gibi bekleştikleri, Frank Bankası’nın bir anda yüce gönüllülük göstererek kendilerini içeri buyur etmesiyle başlıyor, oyun. Oysa “kıymetlimiz” insanın ruhuna bir kez işlemeye görsün, onu önce köleleştiriyor sonra yok ediyor. Dürenmatt, 5.Frank’ta bu hazin hikayeyi çılgın bir grotesk lezzette sunuyor. Tükene tükene eğleniyorsunuz…

Dünya prömiyeri 19 Mart 1959’da Zürih Tiyatrosu’nda gerçekleştirilen ve ülkemizde farklı gruplarca yorumlanmış olan 5.Frank’ı bu sefer “Tiyatro Adam” izleyici ile buluşturmuş. Müzikli tiyatro formundaki eseri dilimize kazandıran Tahsin Saraç’ın metnine can veren rejisör Fatih Koyunluoğlu olmuş. İki perdelik oyunun, yardımcı yönetmenliği ve dramaturgluğunu Bilgesu Kasapoğlu üstlenmiş. Tiyatro Adam’ın 5.Frank yorumunu Afife Jale Sahnesi’nde 29 Ocak’taki temsillerinde izleme fırsatı buldum. Metnin amaçladığı acı-tatlı ifade biçimini özüne sadık kalmayı tercih ederek ama başarıyla sunmuşlar.

Print

Oyundaki tempo ve enerji her an çok yüksek. Bunda koreografide Esra Yurttut’un olduğu kadarıyla müzik direktörü Çağrı Beklen’in de rolü çok büyük belli ki. Performansta, birçok çoksesli korale yer verilirken, farklı duygu ve renkte solo şarkılar da yer alıyor. Ama müzikal açıdan en dikkat çekeni tüm oyuncuların hepsinin birbirinden farklı en az bir müzik aletini sahnede icra ediyor olması. Bu zahmetli efora kalkışmışken oyunculara şan koçluğu yapılmamış olmasını kasıtlı bir reji tercihi olarak yorumladım. Karakterler müzikallerde oldukları gibi oyunculuklarını terk edip şarkıcılık gösterisi yapmıyorlar. Bunun yerine kendi karakterlerinin iç dünyalarının bir uzantısı olarak şarkı söylüyorlar, kendilerince. Seyirciye değil kendine söylüyorlar. Bu nedenle titrek, çelimsiz, amatörce belki ama bir o kadar da insanca… Bu fikri beğendim doğrusu…

Dekor ve kostümleri tasarlayan Şirin Dağtekin Yenen’in özellikle “maskeleri” kullanıma biçimi, aramızda suçlular dolandığını bilmek ve bunu kanıksamış olmamız adına düşündürdü beni. Kalabalık bir kadroyla sunulan temsilde, oyuncular geniş bir yelpazede duygusal geçişler sergilerken, komedinin kaldıracağı düzeyde “büyük” oynadılar. Akustik performansları salonun her köşesini dolduracak seviyede etkindi. Bitmez tükenmez bir enerji, koreografi bütünlüğü, koral entonasyon ve senkronizasyon, enstrüman yorumu ve elbette duygusal zenginlik içeren bir oyunculuk ile sahne kadrosu iyi bir sınav verdi. Deniz Özmen’i de “bir çıt” daha çok beğendim galiba…

Eğlenceli bir akşam geçirmek ve paranın merkezinde yaşayan bir İsviçreli’den paraya dair sağlam bir eleştiri deneyimlemek için Tiyatro Adam’ın Şubat ayı programını takip edebilirsiniz…

Sanatla ve barışla kalın…

 

Linkler ve Kaynakça:

Montaigne: http://yesilgazete.org/blog/2014/09/13/denemelere-deginmeler-1-duzen-kiziltan-yuceil/

Dürenmatt: http://tr.wikipedia.org/wiki/Friedrich_D%C3%BCrrenmatt

Tiyatro Adam: http://www.tiyatroadam.com/yeni-oyun-5-frank

 

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.