Köşe Yazıları

Boncuk koş, sana “Bahçeli Yaşam Alanı” yaptık! – Gizem Kastamonulu

0

İstanbul’un Sarıyer ilçesine bağlı Kısırkaya köyü, son düzenlemeyle artık ‘mahallesi’, mahalleleşme sürecinin etkilerini türlü şekillerde yaşamış Karadeniz’in kıyısında, muhtemelen bir zamanlar plajıyla, tarlalarıyla hayvanlarıyla hayat dolu olan, şimdiyse hafriyat kamyonlarının cirit attığı, her tepesi vadisi kelleşmiş bir köy. Normalde belki de hiç yolumun düşmeyeceği bu köye,  Bağımsız hayvan Özgürlüğü Aktivistleri, İstanbul Kent Savunması, Kuzey Ormanları Savunması, Sarıyer Kent Dayanışması ve Yeryüzüne Özgürlük Derneği’nin çağrısıyla, yapılmakta olan, hatta yapımı tamamlanmış “Kısırkaya Geçici Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı’ isimli barınağın aslında sokak hayvanları için ne demek olacağını görmeye ve göstermeye gidiyoruz.

10

“Önce arazimizi, sonra meramızı, peşinden plajımızı aldılar. Ne tarım kaldı ne hayvancılık ne de turizm!”

Kısırkaya köyünde yaşayanların dertlerini Köy Derneği’nden Nurcan Abla anlatıyor: “Önce arazilerimizi aldılar, tarım yapamaz olduk; sonra meralarımızı aldılar, hayvancılığı bitirdiler. Sonra plajımızı yıktılar, turizmden üç beş kuruş kazanan gençlerimizin ekmek kapısını kestiler.” Ama mahalle olduk. Böyük şehre bağlandık. Yaşayanlarına yaşamlarını devam ettirecek hiçbir olanak bırakmayan bir mahalle olduk.

Gençlere köyde çalışma olanağı yok mu? Şehir merkezine gelirler, ne olacak ki! Bakın 8 şerit yollar yapıyoruz. Sizin köye kadar. Toplu taşıma da olacak, yalnızca 3 aktarmayla işlerinizden evlerinize ulaşabileceksiniz. Hem 3. Havaalanı da hemen yanınızda, yurt dışı iş seyahatleriniz için evinizden çıkıp uçağa binebileceksiniz. Her mahalleye bir havaalanı yapalım diyoruz. Hem bakın, eskiden buralar hep pislik içindeydi, toprak, çamur. Şimdi asfalt, beton olunca ne güzel oldu. Yıkayıp çıkarsınız. Üstelik şimdi, o sürekli ilgi alaka bekleyen, yemek isteyen, sokaklarda yatan, bitli pireli sokak hayvanlarından da kurtulacaksınız. Çocuklarınızı artık gönül rahatlığıyla sokağa çıkarabilirsiniz. Güvenli ve temiz sokaklar, pırıl pırıl gelecekler!

“Geçici”  Bakımevi ne manaya gelir?

Kısırkaya’da yapımı neredeyse tamamlanmış Kısırkaya Geçici Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı’na doğru yürüyoruz. Cumartesi gününün meşhur lodosu bizi denize doğru itelerken, iki saniyede bir geçen hafriyat kamyonlarının toprak yolda açtığı tekerlek izlerine bata çıka, tesisin kapısına varabilmek için demir tellerin yanından uzun süre yürümemiz gerekti.  Tesisin 158 dönüm olduğu yazdı gazetelerde. Böyle sayıları okuyunca insanın aklında pek bir şey canlanmıyor. Ama yanına gittiğinizde de, alanın ne kadar büyük olduğunu aklınız almıyor.

9

Tahminimce 20-30 hayvanın koyulacağı, küçük bölmelerin olduğu yapılar tüm alana yayılıyordu. “Bir de ağaç dikmişler yanına” diye söylendim içimden. Böyle tesislere dikilen her çiçek, ağaç işlenen suçu örtme çabası gibi geliyor. Sonra adına takılıyorum tesisin “Kısırkaya Geçici Sahipsiz Hayvan Bakımevi ve Bahçeli Yaşam Alanı’. ‘Geçici’den başlayalım. Eğer hayvanları geçici olarak buraya alacaklarsa, örneğin tedavi amaçlı veya rehabilitasyon amaçlı diyelim, sonrasında geri sokaklara mı bırakacaklar? Burası geçici bir barınma yeri olacaksa, neden bu kadar büyük?  Sayılar olmadan bir şey söylenmek zor belki ama geçici bakımevi olması ancak ve ancak, hayvanların bir süre sonra burada dolaylı veya dolaysız kasten öldürülmesi sonucu doğuracak gibi görünüyor.

“Sahipli” hayvan – “Sahipsiz” hayvan

Sahipsiz kelimesinin ne demek olduğunu anlamak için hayvan sever camiayla da mücadele etmek gerekiyor. İnsanın ‘bazı’ hayvanların sahibi olması, ‘bazıları’nın sahipsiz kalması sonucunu çıkarıyor. Bu sahiplik yalnızca evde kedi köpek beslemekle değil, diğer hayvanların etini ve diğer ürünlerini tüketmekle de olabiliyor. Böylesi bir durumda da bize bir faydası olmayan, üstelik sokaklarda görüntü kirliliği de yaratan sokak hayvanları “sahipsiz” duruma düşmüş oluyor ve şehirlerin onlardan temizlenmesi gerekiyor.

8...

Bakımevi ve bahçeli yaşam alanı, tesisin sıfatlarından ikisi. Hayvanlara ne tür bir bakım hizmeti verileceğini bilmiyoruz ama buranın bahçeli oluşu, (ağaç dikmişler ya) etrafı 2-3 metre tel örgülerle çevrili bir hapishane oluşu gerçeğini ortada kaldırmıyor. ‘Yaşam alanı’ lafı ise bizim bu hayvanlara ne tür bir yaşamı layık gördüğümüze göre değişebilecek bir kavram. Onların nasıl, nerede yaşamak istedikleri, doğup büyüdükleri, insanlarla birlikte yaşadıkları sokakları terk etmek isteyip istemediklerini zaten sorgulamıyoruz. Çünkü bizce, insanlardan, şehirden, uzun yıllardır yaşam alanı belledikleri sokaklardan alınmaları onların hayrına. Biz onlar için en iyisini biliriz.

Sokaklardaki hayvanların kötü durumda oluşu bu tür barınaklar için hep bir bahane olmuştur. Vatandaşı da ikna etmenin en etkili yoludur. Sokak hayvanları sokaklarda elbette her zaman mutlu mesut yaşamıyorlar. Yiyecek bulmakta, kış sezonunu geçirmekte zorlanıyorlar, bir de üstüne insanlardan kötü muamele görüyorlar, trafik kazalarında ölüyorlar. Fakat bunları engellemenin yolu da onları barınaklarda ölüme terk etmek değildir. Sokaklarda onlarla yaşamı birlikte kurmaktır. Dayanışmaktır. Çünkü onlar, insanlara rağmen insanlarla dayanışmayı sürdürürler.

Bu yazı ilk olarak younggreensofturkey.wordpress.com/ da yayınlanmıştır

Fotoğraflar: Esin Erben

Gizem Kastamonulu

 

 

Gizem Kastamonulu

You may also like

Comments

Comments are closed.