Hafta SonuKitapManşet

[Çocuk Kitapları] Ömer Seyfettin – Diyet

0

Şehrin birinde güçlü kuvvetli Koca Ali denilen bir demirci yaşarmış. Bu demirci işinde çok iyiymiş. Ham demirden dövdüğü kılıç, bıçak ve namluların üzerine yokmuş. Yanına çırak almaz, kimseyle çok konuşmaz, dükkânından dışarı çıkmazmış. Savaşa gönüllü gittiği zamanlar dışında küçücük demirci atölyesinde durmadan çalışırmış. Yaptığı çok değerli işler için pazarlık yapmaz, müşteri ne verirse ona razı olurmuş. Kentin yabancısıymış, bekârmış, hısımı akrabası yokmuş. Kent halkı çok sevdikleri, gurur duydukları bu yiğit ve onurlu adamla ilgili pek çok hikâye anlatırmış. İşin aslı; daha on iki yaşındayken sert bir beylerbeyi/vali olan babasının, padişahın buyruğuyla öldürüldükten sonra zengin bir vezir olan amcasının yanında büyüdüğüymüş. Ama Ali amcasına bile gönül borcu duymamak için yanından kaçmış. Diyar diyar dolaşarak demircilik öğrenmiş ve sanatında ustalığa erişmiş, en sonunda da uzun yıllardır yaşadığı bu şehre yerleşmiş.

O gün de Koca Ali saatlerce çalıştıktan sonra yorgun düşmüş, camiye gitmiş. Giderken, ‘Çalınacak neyim var,’ diye düşünerek dükkânının kapısını kilitlememiş. Yatsı namazının ardından içine bir sıkıntı girince, dolaşmaya başlamış. Şehrin çıkışındaki mandıralara giden köprüye kadar yürümüş. Orada durup dereyi seyrederken dalıp gitmiş. Bekçilerin sesiyle kendine gelmiş. Geceleri sokağa çıkmak yasakmış ama bekçiler Koca Ali’yi tanıdıklarından, sadece dükkânına dönmesini söylemişler. Geri döndüğünde kapısı aralıkmış ama ‘Rüzgâr açmıştır,’ diye düşünerek üzerinde durmamış, yatağına girip yatmış.

Ertesi sabah bekçiler kapıyı kırar gibi çalarak dükkândan içeri dalmışlar. Akşam bir beyin mandırasında hırsızlık olmuş, hırsızlar hem koyunları hem de paraları çalıp kaçmışlar. Hırsızlar, Koca Ali’nin durduğu köprünün altında bir koyunu kesip, derisini yüzmüşler. Kanlı izler dükkânın önüne kadar geliyormuş. Kapısında da çalınan paralardan bir kese düşürülmüş. İçerisi aranılıp, yeni yüzülmüş koyun postu da bulununca, suçsuz olduğu halde hırsızlık Ali’nin üzerine kalmış. Kadı yargılamayı yapmış, o zamanki hukuk sistemine göre hırsızlık suçunun cezası, çalınan paraların aynen iade edilmesi ya da sol kolunun kesilmesiymiş. Ali kahrolmuş, herkes çok üzülmüş. Ali paraya önem vermediği için birikmiş parası yokmuş. Onu sevenler de o kadar zengin değillermiş. Şehrin zenginlerinden Hacı Mehmet, diyeti ödemeyi kabul etmiş. Ama bu adam çok cimri ve kötü kalpliymiş.

Diyet 1 Diyet 3

Hacı Mehmet, Ali’yi kasap dükkânında köle gibi kullanmaya başlamış. Bu durum Ali’nin gücüne gitmiyormuş, her denileni fazlasıyla yapıyormuş ama efendisi sürekli olarak, ‘Elinin diyetini ben ödedim,’ ‘Ben olmasam şimdi sakat kalmıştın,’ diyerek yaptığı iyiliği başına kakıyormuş. Bu çok zoruna gidiyormuş. Koca Ali buna ancak bir hafta dayanabilmiş. Gene Hacı Mehmet, elinin diyetini ben ödedim demeye başlayınca, en büyük satırı eline alıp, kolunun üzerine indirivermiş. Kopan kolunu efendisinin üzerine, “Al bakalım, şu diyetini verdiğin şeyi!” diye fırlatıp, kasap dükkânından çıkıp gitmiş. Bir daha da onu gören olmamış.

ömer seyfettin

Türk hikâyeciliğinin kurucularından kabul edilen Ömer Seyfettin’in Diyet hikâyesinde, insanın onuru ve gururu için her şeyi yapabileceği anlatılmaktadır, ana fikri ise yapılan iyiliğin başa kakılmaması gerektiğidir.

Not: Bu yazının videosunu aşağıdaki linkten Uzman Tv’den izleyebilirsiniz.

http://www.uzmantv.com/omer-seyfettinin-diyet-kitabinin-konusu-nedir

 

Nehir ve Fırat Pürselim

Mehmet-Fırat-ve-Nehir-Pürselim

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.