EnerjiManşet

İstanbul’da “Nükleer Tehdit ve Akdeniz Havzasında Ortak Mücadele” paneli

0

“Nükleer Tehdit ve Akdeniz Havzasında Ortak Mücadele” paneli 6 Kasım Perşembe günü Yeşil Düşünce Derneği, Kıbrıslılar Bilim, Eğitim Sağlık ve Dayanışma Derneği (KİBES), nükleersiz.org, Avrupa Parlamentosu Yeşiller/Özgür İttifak Grubu Eş Başkanı ve Milletvekili anti-nükleer aktivist Rebeca Harms’ın çağrıcılığında, İstanbul Innpera Otel’de gerçekleştirildi.

14...

Panel, Mersin’in Gülnar ilçesi Büyükeceli Mahallesi Akkuyu mevkiinde yapımı planlanan nükleer santralin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından nihai olarak kabul edilerek halkın görüşü için askıya çıkarılması üzerine kamuoyunu bilgilendirmek amacı ile yapıldı.. Santralin yapımını üstlenen Akkuyu NGS A.Ş. tarafından 4 bin sayfa olarak hazırlanan ÇED Raporu’na itiraz süresi 10 gün olarak belirlenirken, 24 Ekim 2014 tarihinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanan rapor konusunda itiraz etme süresi 10 Kasım Pazartesi günü sona erecek.

Moderatörlüğünü Dr. Ümit Şahin’in yaptığı “Nükleer Tehdit ve Akdeniz Havzasında Ortak Mücadele” paneline Milletvekili anti-nükleer aktivist Rebeca Harms, Yeşil Düşünce Derneği Başkanı Sevgi Mutlu, CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Mersin Dönem Sözcüsü ve Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Mersin Şube Başkanı Seyfettin Atar, Tarım Orkam-Sen Mersin Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yılmaz Kilim ve çok sayıda davetli katıldı.

Panelin açılışında konuşan Milletvekili Rebeca Harms, otoriterleşmede, demokrasiden uzaklaşma konusunda Cumhurbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın giderek Putin’e benzediğnii söyleyerek “Bu durum nükleer santral yapımı ısrarı ile ilgili şeffaflık konusunda sorun teşkil ediyor. Oysa bugün Avrupa’da nükleer santraller enerji stratejisinde, riski ve ekonomik maliyeti nedeniyle terk ediliyor” dedi.

15Toplantıda ilk panelist olarak konuşan NKP Dönem Sözcüsü Seyfettin Atar, Mersin Akkuyu’da 1970’lerde başlayan nükleer serüvenin, “Karanlıkta kalacağız” denilerek hala devam ettiğini söyledi. Akkuyu’de yapılmak istenen nükleer santralin ülkenin elektrik ihtiyacını karşılayacağına yönelik açıklamaların gerçeği yansıtmadığını savunan Atar, “Bu süreçte birlik beraberlik içinde olmak önem arz ediyor çünkü Akkuyu’nun arkasından Sinop ve milli sermaye ile yapılacağıyla söylenen üçüncü bir nükleer santralden daha bahsediliyor. Akkuyu’nun farkı tamamen Rusya’ya ait olmasıdır. Akkuyu’da ne teknoloji transferi ne de başka bir alanda Türkiye’nin çıkarına hiçbir şey yok, olayların arkasında başka düşüncelerin olduğu artık açıkça ortaya çıktı” şeklinde konuştu.

Akkuyu Nükleer Santrali’nin yapılıp, yapılmaması ile ilgili bir referandum yapılmasına karşıyız. Çünkü bu teknik bir konu ve zaten fazlasıyla siyasi malzeme yapılmış durumda diyen Atar sözlerini, “Mersin’de yerel yönetimlerden de bu anlamda önemli destekler almaktayız. Son olarak seçimlerin ardından göreve gelen yeni Büyükşehir Belediye Başkanı MHP’li Buhanettin Kocamaz da, nükleer santralin çevresel zararları ile ilgili daha detaylı çalışılması için katkı sunacağını ifade etmiştir” diyerek noktaladı.

Sinop NKP adına konuşan Metin Gürbüz de, “Kömürü seviyoruz ama madenciyi sevmiyoruz, suyu seviyoruz ama o yöredeki yurttaşları sevmiyoruz. Ama cesur olup, bu mücadeleyi bütünleşik hale nasıl taşıyabiliriz diye tartışmalıyız. Cesaretimiz var, yeterki bir araya gelebilelim. Eğer bunları sağlarsak, çok rahat kazanımlar elde edebiliriz. Öte yandan Sinop’ta henüz ÇED süreci başlamadı, bu konuda Mersin’in deneyimlerinden faydalanabiliriz” dedi.

Kıbrıs Yeşil Barış Hareketi adına konuşan Doğan Sahir de, Kıbrıs’ın, Akkuyu Nükleer Santrali’nin yaratacağı tehlikeler ile birebir muhatap olduğunu söyleyerek, “Dünyada bir kavanoz içinde yaşıyoruz bu kapsamda Fukuşima veya Çernobil bizlere uzak değil. Japonya’da teknolojide çok ileride olmasına rağmen başına neler geldiğini hep birlikte izledik. Nükleer santrallerde hala bilinmezlikler, hesaplanamayan insan hatalarına açık boyutlar vardır. Kıbrıslı insanların bu konuda aydınlanması için daha çok çalışma yapılmalıdır. KKTC olarak yenilenebilir enerjiye yönelmekte de geri kaldık ama bunu zorlamalıyız” diye konuştu.

16HDP Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü de, parti olarak nükleer enerjinin her hangi bir biçimde faydası olmayacağı görüşünde olduklarını söyleyerek, “Mersin halkı her ankette yüzde 75-80 oranında nükleer santrallere karşı olduğunu ortaya koymaktadır. Bu toplantının devamı acilen Mersin’de yapılmalı çünkü Mersin halkının bu mücadelede yalnız olmadığının sezgisinin arttırılması ve yerele, köylerde kırsalda yansıması çok önemli. Mersin’deki problem, ne olduğunu bilmemekle beraber, bilinenin önlenememesi, kadercilik oluşmasıdır” şeklinde konuştu.

CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Mersin’deki nükleer karşıtı mücadelenin 35 yıllık bir destan olduğunu ve halen ateşini koruduğunu vurguladı. Mersin halkının yüzde 80’i nükleer santrale hayır diyor diyen Atıcı, “Halk çok iyi biliyorki, Mersin’in de, Türkiye’nin de nükleer enerjiye ihtiyacı yok. Hedefin enerji üretmek olmadığını halk çok iyi biliyor. Enerji Bakanı Taner Yıldız, Meclis kürsüsünde, ‘Nükleer santral demek sadece enerji demek değildir’ diyor. Bu sözler gerçek hedefi ortaya koyuyor” dedi.

Kıbrıs Cumhuriyetçi Türk Partisi Milletvekili Armağan Candan, Kıbrıs’ın, Mersin’in Gülnar İlçesi Akkuyu mevkiinde yapılmak istenen Akkuyu Nükleer Santrali’ne, İstanbul’dan çok daha yakın olduğunun altını çizerek, “Elbette enerji tüm ekonomiler için olmazsa olmaz bir girdi ama bunun için dünyanın geleceğinin riske atılması kabul edilebilir değil. Bu bakımdan tüm Akdeniz’i tehdit eden bu projeye karşı yürütülen mücadeleyi selamlıyoruz. Ancak Kıbrıs’ta bu konuda bir bilinç oluşmuş değil, önümüzdeki dönemde bu konuya katkı sunmak adına Güney ve Kuzeyi içine alacak bir organizasyonu Kıbrıs’ta yapmaya açığız” dedi.

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi adına konuşan Arif Ali Cangı, İzmir Gaziemir’de ortaya çıkan nükleer atıklar ile ilgili bilgi vererek, “Türkiye olarak nükleer santralimiz yok ama atığımız var. Nasıl oluyor bu? İzmir’de TSK’ya kurşun üreten bir fabrika vardı. Burada nükleer atık olduğunu devletin ilgili kurumları 2007 yılında öğrendi ve yerel yönetimlerden merkezi hükümete kadar her yere haber verildi. Ama bu durum İzmirlilerden saklandı. 2007 yılında bu gerçeğin ortaya çıkması ile yargı süreci başlattık. Ancak şuanda soruşturma kapatılmaya çalışılıyor. Öte yandan yargılama sürüyor ama buradaki atıklar ne olacak? Mahalleyi kaldıramayacağımıza göre atıkların bertaraf edilmesi gerekiyor. Düzenlenen resmi bir raporda yer altı sularında nükleer atık kirliliği yok ama yüksek dozda kurşun gibi ağır metaller tespit edildi. Öte yandan toprakta nükleer atıklar bulundu. Türkiye’de nükleer santral yokken, bu nükleer atıkların nereden geldiği ise halen açıklanamıyor. Biz Türkiye olarak daha nükleer santralimiz yokken sahip olduğumuz nükleer atığı nasıl bertaraf edeceğimizi çözemezken, bir de nükleer santral kurmaya çalışıyoruz” dedi.

 

 

 

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.