EnerjiManşet

Bakanlar kuraklık ve enerji konusunda niye anlaşamıyor?

0

Bahar yağışlarının da beklendiği oranda yağmaması üzerine Türkiye’nin mutat sorunu enerji krizi yeniden konuşulmaya başlandı. Fakat konunun muhattabı olan bakanlar bir türlü anlaşamıyor. Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, barajlarda üretilecek elektriğin azalacağından dem vururken, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu ise su sıkıntısı olmadığını, barajların doluluk oranının yüzde 50 olduğunu söylüyor. Peki su sıkıntısı gerçekte ne boyutta?

Ekran Resmi 2014-04-22 14.37.07.png

‘Kuraklık var; doğalgaz ve elektrik ithal edilecek’

Bugün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, yeni enerji ithalatlarına kapı açacak açıklamalarda bulundu. Yıldız,'”Mart ve nisan ayındaki yağmurların da beklediğimiz oranda gerçekleşmediğini gördük. Bakalım önümüzdeki aylarda artış olursa ne ala, yoksa barajlarımızda üretilecek elektriğimizin daha da azalacağını ne yazık ki söylemek durumundayım”  diyerek çözümü ilan etti: daha fazla enerji ithalatı. Bu kapsamda  doğalgaz santrallerinin daha fazla çalıştırılmasını gündeme alındı. Ayrıca, bakanın belirttiğine göre hükümet özel sektörün devreye girmesiyle Rusya‘dan daha fazla gaz alabilmenin peşinde olacak. Bunun yanında İran, Bulgaristan ve Gürcistan’dan elektrik ithal edilmesi de gündemde.

‘Kuraklık yok, barajlardaki doluluk oranı yeterli’

Yıldız’ın bu açıklamalarından kısa süre sonra, tam tersi istikamette bir açıklama Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’ndan geldi. Mart aylarında kuraklığın konuşulduğu dönemde ‘İstanbul’da su kesilirse bıyıklarımı keserim‘ açıklamalarıyla gündeme gelen Eroğlu, HES‘lerin su ihtiyacını karşılacağı konusunda ısrarlı.”Barajlardaki doluluk oranı yüzde 50’den fazla. İstenildiği kadar enerji üretilebilir” açıklamasını yapan Eroğlu,  ‘Neden elektrik yetmeyecek şeklinde açıklama yapıldı?” sorusuna  “Onu ben bilemem. Elektrikten sorumlu ben değilim, ben barajlardan sorumluyum. İstendiği kadar planlanan elektriği üretebilir” cevabını verdi.

Kuraklık=ithalat

Türkiye’de toplam elektriğin yüzde 49 – yüzde 55 arasındaki bölümü halihazırda ithal enerjiden sağlanıyor. Ülkede üretilen elektrik ağırlıklı olarak su, doğalgaz ve kömürle çalışan santrallerden karşılanması planlanıyordu. Kuraklık neden gösterilerek, ortaya çıkan elektrik açığının doğalgaz ve ithal elektrikle kapatılması planlanıyor.

hes katkı 2013 (4)

Kuraklığa bağlı enerji kaybı gösterilenden az mı?

Peki hidroelektrik santrallerin  enerji üretimindeki rolü ne? HES’lerin, elektrik üretimindeki payı 2013 itibariyle yüzde 24.8 oldu. Yani elektriğin dörtte biri HES’lerden üretiliyor. Kuraklıkla birlikte barajlara gelen su miktarının yaklaşık yüzde 60’a kadar azaldığı hesaba katılırsa Türkiye’de kuraklığa bağlı olarak yaklaşık yüzde 14’lük bir enerji kaybı var.

İthal enerji yerine enerji tasarrufu

Peki söz konusu enerji kaybını durdurmak için yapılması gereken ille de ithal enerji mi? Levent Kurnaz‘a göre hayır. İklim bilimi uzmanı ve iklim değişikliği konusunda çalışan Levent Kurnaz, söz konusu miktarda bir kaybın enerji tasarrufuyla halledilebileceği görüşünde:

Yüzde 14-15’lik bir kaybı enerji tasarrufuyla sağlayabiliriz. Hükümet bu  yüzde 15’i neredeyse yüzde 50‘lik bir kayıp olarak gösteriyor; bu da dışarıdan enerji alınmasını sağlayacak. Bu nedenle kaynakları ellerinden geldiğinde kısıtlı gösteriyorlar’

Kuraklık eylem planı sadece Konya için var

Enerji kaybını ortadan kaldırmak için tasarruf ya da yenilenebilir enerji yerine, sürdürülebilirlik amacından uzaklaşmış HES projeleri ve doğazlagaza ağırlık verilmesi ise yakın zamanda enerji krizini derinleştirebilir. Kurnaz, kuraklık konusunda herhangi bir planın yapılmamasının da problemli olduğunu ekliyor: ‘ Türkiye, geçtiğimiz üç ay içinde çok koyu şekilde olsa da bir senedir zaten kuraklıkla baş ediyor. Bu olayların olacağı biliniyordu. Fakat kuraklık eylem planı olarak hazırlanan tek proje Konya havzası kuraklık eylem planı. O da 2015 Ağustos’unda açıklanacak.  Keşke hükümetin elinde bir plan olsa da o planları konuşuyor olsak. Ama maalesef yok.’

Sapanca Gölü'nde su seviyesi 20 cm daha azalırsa geri dönülemez zarar ortaya çıkacak

Sapanca Gölü’nde su seviyesi 20 cm daha azalırsa geri dönülemez zarar ortaya çıkacak

‘Enerji tasarrufu için suyun sanayide kullanımı durdurulmalı’

Enerji tasarrufu ve verimliliği konusunda ise yapılması gerekenler sır değil. Bakan Veysel Eroğlu’nun ‘sorun yok’ dediği Sapanca Gölü’yle ilgili Sakarya Su Kanalizasyon İdaresi (SASKİ) Genel Müdürü Rüstem Keleş ve Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mahnaz Gümrükçüoğlu‘nun açıklamalarına bakmak yeterli. Zaman gazetesi’nden Salih Hamurcu‘ya konuşan yetkililer, Kocaeli ve Sakarya’nın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü‘nün su seviyesinin normalden 2 metre 10 santim daha aşağıya düştüğünü, tehlike çanlarının çaldığını söylüyor.

Gölün kuraklıkla baş edebilecek gücünün kalmadığını kaydeden Gümrükçüoğlu acil tasarruf gerektiğini söylüyor: “Sanayi amaçlı su kullanımının kesinlikle durdurulması ve musluğu açan her vatandaşın tasarruf yapması gerekiyor. Göl, kritik seviyeye indikten sonra su alma imkanı kalmayacak. Gölün dayanacak gücü yok. Belediyelerin su tasarrufu yapması lazım. Kaçakların önlenmesi, insanların ciddi tasarruf yapması lazım. Göl suyuyla peyzaj sulamaları yapılıyor. Halı ve araçlar yıkanıyor. Gereksiz su harcanıyor. Kısıtlama yok. Herkese sorumluluk düşüyor.”

SASKİ Genel Müdürü Rüstem Keleş de alternatif kaynaklara yönelmek ve suyun endüstriyel amaçlarla kullanımını engellemek gerektiğini vurguluyor.

Hükümetin enerji tasarrufu politikası var mı?

Eğer enerji ithalatı gerçekleşirse faturalardaki toplam artış 4 – 5 milyarı bulacak. Ayrıca Türkiye’nin enerji politikası konusunda bel bağladığı 315 HES projesinin çalışamaması nedeniyle ortaya ek maliyet çıkacak.

Yurtdışından enerji ithalatı anlaşmalarına hazırlanan ya da kamuoyunun bilmediği A,B ve C planlarını yapan bakanların enerji tasarrufu konusuna nasıl yaklaştıkları ise maalesef hala sır.

(Gözde Kazaz/Yeşil Gazete)

More in Enerji

You may also like

Comments

Comments are closed.