Dış Köşe

Ennn büyük… – Cengiz Aktar

0

cengiz aktarBüyük, yeni, dik, iri, diri…Oldum olası eril büyüklük, azamet, prim yapmıştır bu memlekette. Ezikliğin, bir baltaya sap olamamışlığın, taşralılığın ilacıdır büyük olan. “Büyük” senin olmasa da vatanın yani bi parça da senindir… AKP’nin 2009 yerel seçim sloganı “Sen Türkiye’sin büyük düşün” bu ruh hâlini en güzel özetleyen slogandı. Bu defa büyüklük AKP’nin ve büyük ustasının seçimdeki temel dayanağı. 2009’daki düşünce aşamasından icraat aşamasına geçmiş partinin memleketi donattığı ucubeler vatan sathında satışta. “Hayaldi gerçek oldu”! Zira iktidarın gösterebilecek pek başka bir icraatı kalmadı. Kürdistan’da ateşkes büyük ölçüde Kürt siyasî hareketinin tasarrufuyla oluştu ve bu sayede sürüyor. Dolayısıyla gelsin dubleyollar, köprüler, tüneller, tokiler, şehirler ve tüketim yağması… Başbakan’la görüşen Avrupavekili Daniel Cohn-Bendit’in dalga geçtiği gibi “HSYK’yı sorduk, dubleyol yaptık dedi”…

Büyüklük hastalığı ne AKP’ye ne de Türkiye’ye mahsus. Ekonomiyi her şeyin önüne koyan her yerde mevcut. Diğerlerine de “azgelişmiş” deniyor zaten. Bu memlekette gelmiş geçmiş bütün merkezî ve mahallî hükümetlerin takıntısı. Ancak bir zamanların “Böyyük Türkiye” sloganıyla bugünkü büyüklüğün farkı, hakikaten iriliğinde ve tükettiğinin miktarında. Memleket büyüyor da büyüyor, her bakımdan… Buna karşılık küçük olan ve doğal olan her şey yok oluyor. Köyler şehirleşiyor, şehirler gökdelenleşiyor, küçük esnaf avmelerce yutuluyor. İki havaalanı yetmiyor, üçüncüsü ihale ediliyor. Ama bedava oldukları farzedilen hava, su, toprak, deniz, kent ve kültürün tahribatı büyümenin bedeli olarak burada ve her yerde er veya geç karşımıza çıkıyor.

Bu eril hoyratlığın sonucu, memleketteki dev ama yanlış, lüzumsuz ve kiç “eserler”. Yüzlercesi arasından dört misal: Kış çiçeklendirmesi, Beyoğlu’nun kaldırımı, Melen Çayı boru hattı, Antakya Havaalanı. Yıllardır kışın yapılan yüzmilyonlarca dolarlık çiçeklendirme çöpe atılan kaynaktır. Beyoğlu gibi hafta içinde günde ortalama iki milyon insanın geçtiği bir caddeye zengin ülkelerde asfalt atılır. Melen Çayı Düzce’nin suyunu “çalmakla” kalmıyor, muhtemelen 185 km. çift boru hattı susuzluktan döşendiğiyle kalacak. Amik Gölü üzerine inşa edilen Antakya Havaalanı’nı ise devamlı su basar. Dünyanın en büyük bilmem kaçıncı ekonomisinden kesitler böyle. Hedef daha irileşmek, tüketmek ve ilk ona girmek mâlum.

Oysa bir memlekette yaşayan insanların esenliğini değerlendirmek için para saymak yetmiyor. İktisatçı ve istatistikçi Simon Kuznets’in icadı, tam 70 yıldır hüküm süren gayrisafi millî hâsıla denen ölçümün yetersizliğinden hareketle son üç yılda yirmi kadar yeni kıstas çalışması geliştirildi. En eskisi, BM Kalkınma Teşkilâtı’nın İnsanî Gelişme Endeksi’dir. Nedeni basit: ekonomik büyüme sonunda beşerî gelişmenin ve doğanın canına okuyacak! Buralar daha bu derse gelemedi.

Alman asıllı İngiliz iktisatçı Fritz Schumacher’in 1973 tarihli Small is Beautiful, Küçük Güzeldir denemesinden bir alıntı: “Bir modern iktisatçı için hayat standardı yıllık tüketimle ölçülür, zira her durumda daha fazla tüketenin daha az tüketenden evlâ olduğu farzedilir. Bir Budist iktisatçı bu yaklaşımı tamamen akıldışı bulacaktır zira tüketim, insanın esenliği için basit bir araçtır; amaç asgarî bir tüketim ile azamî bir esenlik olmalıdır. Modern iktisatçı içinse bunu anlamak çok güçtür. O yaşam düzeyini yıllık tüketim miktarlarıyla ölçmeye alışkındır; daha çok tüketen insanın daha az tüketenden daha iyi durumda olduğunu varsayar.”

Hâsılı kelam, muhalefet yalnız “büyütmeci” AKP’ye değil, tohum aşamasındaki Yeşil Hareket dışında bütün partileri ve tüketim sarhoşu toplumu kuşatan büyümeciliğe.

 

Cengiz Aktar – Taraf

 

 

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.