Hafta SonuManşet

Hayır “çevreci” değiliz – Durum bundan daha karışık

0

Sonunda bununla da damgalandık: “Y kuşağı çevreci değil”. Pew Araştırma Merkezi’nin yaptığı araştırmaya göre 1980’den sonra doğanların sadece %32’si kendini çevreci olarak tanımlıyor. 1965 ve 1980’de doğanların %42 çevreciden ve 1945’ten sonra doğan%42’den çok daha az yani. 1988’de doğmuş birisi olarak bu sayıların pek de önemli olduğuna inanmıyorum.

Yaşlı bekçiler bizi kayıtsız, motivasyonuz, tembel diye tanımlamayı pek seviyor (aslında dönemden bağımsız olarak tüm yaşlı bekçilerin alışkanlığı da bu). Tamam belki de jenerasyon olarak sokaklara veya Greenpeace gibi denizlere dökülmemiş olabiliriz ama gezegenimiz Dünya için her şeyin hala kötü gittiğinden de yola çıkarak bu tarz bir aktivizm arzulanabilir olsa da en mükemmel çözüm gibi de görünmüyor. Parmaklarımızın ucunda bir dünya bilgiyle büyüyen bizler için her sorunun daha karmaşık ve istenmeyen sonuçlarla dolu olabileceğini biliyoruz. Dogmalara ve vaazlara dayanan çözümlerin uzun sürmeyeceğini de biliyoruz. Yani bizi karmaşayı kucaklayan hipsterlar gibi düşünebilirsiniz (yine de benim gibi çok özgün bir kişiye hipster demem, o ayrı. Öhöm, neyse).

Şimdi gerçekte ne olduğuna bakalım. Y kuşağı araba edinmeye daha az meraklılar, bunu bir öncelik de yapmıyorlar. Bizler daha ziyade toplu taşıma, bisiklet ve araba paylaşımını tercih ediyoruz. Y kuşağı kendini vejetaryen olarak tanımlamasa da çok daha az et yeme alışkanlığına sahip ve de en önemlisi yemek yeme deneyimini değerli buluyor. Bunu işimiz haline getirmemiş olabiliriz ama pek çoğumuz organik ve yerel yemek için biraz daha çaba sarf etmeyi tercih ediyoruz. Hatta çoğumuzun kendi başına eve çıkmaktansa hala aile evinde yaşaması veya ev paylaşması ya da yurtlarda kalması bile gazın, elektriğin ve suyun daha etkin kullanımı anlamına geliyor.

Bu, Y kuşağının bu seçimleri yeşil olmak adına yaptığı demek değil tabii. Böyle yaşıyoruz çünkü böylesi daha mantıklı. Yeşil yaşam daha ekonomik, daha şenlikli ve muhtemelen bize miras bıraktığınız karmaşayla daha rahat başa çıkmamızı sağlıyor. Sonuçta bir şeyler değişmeye başladıktan sonra motivasyonun ne olduğunun önemi var mı? Ayrıca birden fazla motivasyon olamaz mı? Y kuşağı çevrenin cam bir küre içinde var olmadığını, iş dünyası, teknoloji ve tabağımızdakilerle bağlantılı olduğunu kavramaya daha yakın. Çevreyi korumak çok uzak bir fikir değil, çevreyi korumak günlük yaşamımıza akıllıca dahil edilmesi gereken bir şey.

Kendi jenerasyonuma her şeyi anladığımız için yıldızlı pekiyi vermeye çalışmıyorum. Biz daha fazlasını yapabiliriz ve yapacağız. Kendimizi çevreci olarak tanımlamamız okyanuslara sırf zevk olsun diye motor yağı döktüğümüz anlamına gelmez. Y kuşağının sadece yarısı kendisini bir politik partiyle eşleştirse de daha az oy kullandığımız anlamına gelmediği gibi. Hayat karmaşık ve büyük ikilemlerin birçok farklı yönü var. Bir sıfatı reddetmek bir fikri reddetmek demek değil. Çevreyi düşünmeyi kelime anlamıyla almaktan ziyade çevreyi sahiplenmeyi seçmek demek.

Buyurun, bize çevreci diye seslenin. Eğer cevap vermezsek bir şeyleri daha iyi yapmakla meşgul olduğumuzdandır.

Samantha Larson’ın grist.org’da yayınlanan yazısından çevirilmiştir.

More in Hafta Sonu

You may also like

Comments

Comments are closed.