Köşe Yazıları

En kalitesiz havasıyla “Bozkırdan Yeşile Ankara”

0

byaSeçimler yaklaştıkça adaylar yapacaklarını, zaten başkan olup tekrar görev almak isteyenler ise yaptıklarını ve yapacaklarını anlatmanın telaşına düştü. Yeni adayların yapacakları arasında bazı konuların inandırıcı gelmemesi normal, belki de işin doğasında. Peki halihazırda görevinin başında olan birinin yaptığını söylediği icraatların inandırıcı gelmemesi normal midir?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, seçime yönelik propagandasının bir bölümünü de çevreye, yeşile ayırmış. ODTÜ Ormanı ve Atatürk Orman Çiftliği başta olmak üzere doğal ve ellenmemiş olarak gördüğü her noktanın üzerinden yol geçirmesiyle tanınan Gökçek’in buna ayrı bir hassasiyetle yaklaşması ve peyzaj çalısı büyüktür orman denklemini kurmaya çalışması normal. AKP adayının çevreye ayırdığı propaganda metinlerini “Yeşil Ankara” fikri üzerine kuruyor. Temel tezi ise son 20 yıl içerisinde Ankara’nın “Yeşil Ankara” olarak anılmaya başladığı… Tam olarak “Bozkır Ankara’dan, Yeşil Ankara’ya” olarak sloganlaştırmış olanları Gökçek.

Bu slogana ve döneminde olanlara biraz daha yakından bakmakta fayda var. Ankara’nın çevresini saran bozkıra doğru beton yumağı şeklinde büyüdüğü, bırakın 20 sene öncesini, 5 sene öncesinin bozkır olan geniş düzlüklerinde şimdi binaların yükseldiğini ortalama her Ankaralı kabul edecektir. Şimdi, bu beton yumağının içine atılan bir kaç peyzaj yeşili olduğu da görülüyor. Yol kenarı yeşillendirmesi, bir kaç park yeşillendirmesi yapılıyor. Bozkıra dikilen siteler de kendi yeşillendirmelerini gerçekleştirince oluyor bize bozkırdan, yeşile dönüşen Ankara. İthal ağaç ile bozkır yeşillendirmek çok kârlı bir iş ne de olsa. Kısaca bu açıdan bakınca, Ankara yeşerdi ama bozkırın ortasına kondurulan bir sitenin sulanmayan adeta suyu yutan çimleri ile yeşerdi Ankara. Fakat ormansızlaşma ve ormana karşı duyulan nefret de bu dönemde doruk noktasına ulaştı. Yukarda belirttiğim gibi Ankara’nın içerisindeki en büyük orman alanlarının sürekli saldırı altında olması bir tesadüf değil.

Bir de işin başka bir boyutu var. Bir kentin yeşil bir kent olarak anılması için ya da anılmasını bir yana bırakalım bu yönde propaganda yapılması için belli verilerin, belli bir yönde ortaya koyulması lazım. Türkiye’de hükümetin istatistiklerinin bile kapatamadığı bir gerçek var Ankara için. Ankara’nın havası pis. Hem de çok pis. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde 2013 yılının hava kalitesi verilerini açıkladı. Bu verilere göre Ankara’nın Sıhhiye semti, Türkiye’nin en kalitesiz havasına sahip noktası çıktı. Ankara’nın Sıhhiye’sini sırasıyla Batman, Afyonkarahisar, Siirt, Bolu, Kahramanmaraş (Elbistan), Manisa, Sakarya, Ankara (Demetevler) ve Denizli izledi. Yani bozkırdan yeşile döndüğü iddia edilen Ankara, en kirliler listesine birisi termik santral bölgelerinden bile daha kirli iki noktasını sokmayı başardı. Gerçek bir belediyecilik başarısı bu olsa gerek. Türkiye’nin en kalitesiz havasına sahip olan noktasının isminden de anlaşılacağı gibi bir hastaneler noktası olduğunu da ifade etmek gerek.

Bu kadar pis bir hava ile yeşil kelimesinin yanyana gelmesi bile düşünülemez. Seçim için, propaganda için bile düşünülemez. Kuraklığın sardığı, nefes almakta zorluk çekilen, bir dizi hastalığa davet çıkartan bir kent Ankara. Yani Gökçek’in Yeşil Ankara’sı ne ulaşım için ne enerji ihtiyacı için ne de kentin yeşil dokusu için en ufak bir doğa dostu adım atmayan, ormansızlaşmasıyla kuraklığın da kapısına dayandığı bir Ankara. Hem havadaki parçacıklar, hem de insan gözü bunu net şekilde ortaya koyuyor.

Yeşil Gazete yazıları ve diğer yazılar için: http://www.urbarli.net

https://twitter.com/Urbarli

You may also like

Comments

Comments are closed.