ManşetTarım-Gıda

Baharı bekleyen buğdaylar gibi: Soru ve sorunlarla tarımsal kuraklık

0

Tarımsal kuraklıktan bahsederken insanın aklına takılıyor: Acaba sorun kuraklıktan öte, uygulanan yanlış tarım politikaları mı? Abdullah Aysu, Nidal Özdemir ve Hakan Ozan Erzincanlı’ya sorduk.

Sokakta çiçek açmış erik ağaçlarını görünce önce sevinçle karışık heyecanlandığımız, sonra korkuya kapıldığımız günlerden geçiyoruz. Daha önce Şubat ortasında çiçeklenen ağaç görmüş müydünüz? Bu coğrafyada iklim değişikliğine bağlı kuraklık artık “tehlike” değil, içine düşülen bir kriz.

agri-winter-wheat

Bahar yağışları tarımsal kuraklığa çözüm değil 

2007 yılındaki büyük kuraklıktan daha zor bir dönemden geçiyor Türkiye. Sayıları iyice ezber edelim: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre 2013 yılı sonbahar mevsimi yağışlarında normale göre %14 azalma görüldü. Aralık ayında önceki yıla göre  %72, Ocak ayında %39,1  azalma yaşandı.

Aylar öncesinden artan gıda fiyatları tarımsal kuraklıkla ilgili ilk sinyalleri vermişti. Tarım ve Köyişleri Bakanı’nın “kuraklık geliyor”dan öte bir açıklama yapmadığı, hükümetin krizle ilgili –gizli planlardan anladığımız kadarıyla- tek çözümünün, doğanın dengesini zaten bozmuş olan HES’leri arttırmak olduğu bu süreçte, şimdi de umut Mart ve Nisan yağışlarına bağlandı. Fakat uzmanlara gore, ekinler için artık geç; tohumun büyüyebilmesi için gereken su bahar değil kış yağmurlarından karşılanıyor.

Tarımsal kuraklıktan bahsederken insanın aklına takılıyor: Acaba sorun kuraklıktan öte uygulanan yanlış tarım politikaları mı? Abdullah Aysu, Nidal Özdemir ve Hakan Ozan Erzincanlı’ya sorduk.

“Tarımsal verimlilik %20- %30 düşecek”

fft2mm3802453

Abdullah Aysu

Çiftçi Sendikaları’nın başkanı ve yazar Abdullah Aysu, tarımsal kuraklıkla ilgili işaretleri şöyle sıralıyor: “Buğday arpa gibi hububatların köklerinin serinde olması gerekir. Ekim – Kasım aralığında toğrağın nemli olması ve yağmurun yağması gerekiyordu. Şu anda yaşadığımı dönemlerde genellikle kar örtüsü olur. Köke yavaş yavaş salınarak buğdayı gelişimini arttırır. Şimdi kar yok. Bunları alt alta topladığımızda ciddi bir verim kaybıyla karşı karşıyayız. Bilge çiftçilerin bize söylediği, bundan sonra düzenli yağış olsa bile mevsiminde yağmur olmadığı için verimlilik yüzde 20 ve yüzde 30 arasında düşecek.

“ABD, kuraklık için çiftçiye destek oldu, ya Türkiye?”

Aysu, ABD’de de kuraklık olduğunu, fakat orada çiftçiye yapılan destek nedeniyle tarım krizi yaşanmadığını hatırlatıyor: “173 milyon dolar destek oldular çiftçiye, üretim devam etsin diye. Ama Türkiye’de çiftçilerin üretime devam edip etmeyeceğiyle ilgilenen yok. Tarım Bakanlığı üretimi geliştirmek yerine ithalatı ve ihracatı koordine etmeye çalışıyor. Yanlış tarım politikaları nedeniyle beş yıldır buğday ithal ediyor bu ülke. Çiftçiler de zarar ettikleri için üretimden vazgeçti, üç milyon hektarlık arazi ekilmiyor artık.”

Hububat dışında sebze ve meyveler için de tehlikeli bir dönemin yaşandığını söyleyen Abdullah Aysu, “orman kesmek, HES kurmak gibi faaliyetler olacağına, ekolojik döngüyü sağlayabilecek politikalara geçilmeli” diyor.

Özdemir: Asi Havzası’nda su için 60 değil 250 metreye inmek gerekiyor 

Kuraklığı en yoğun şiddetiyle yaşayan bölgelerden birinde, Hatay’da fidecilikle uğraşan ziraat mühendisi Nidal Özdemir de Amik Gölü ve çevresinin portresini epey karanlık çiziyor:

cicekciler-siparise-yetisemiyor,-botanikciler-sinek-avliyor-IHA-20121212AW000064-3-t

Nidal Öztürk

Amik Gölü’nün kendine özgü bir iklimi vardı, zaman zaman yağış zaman zaman sis olurdu. Bu yok edildiği için iklim değişti. Her yerin imara açılmasıyla, çiftçilerin de zorunlu kaçak kuyulara yönlemesiyle, Asi Havzası’nda su problemi yaşanmaya başladı. 60 metrede kuyudan su çekerken artık 250 metre, 500 metreye iniyorsunuz.”

“Elma fidanlarım bir ay önce çiçek açtı, artık işe yaramaz”

Peki bir fideci olarak Öztürk’ü nasıl etkiledi kuraklık? “Elma mart ayının sonunda bile açmazdı, şimdi sökülen elma fidanlarım çiçek açtı. Yani benim fidanlarım odun oldu artık bir işe yaramaz.”

Nidal Öztürk, iklim kuşaklarının kaymasıyla tarım alışkanlıklarının da değişeceğini düşünüyor: “Akdeniz bölgesinde narenciye yerine hurma yetiştirebiliriz. Bu bölge ülkenin maydanozunu, narenciyesinin karşılayan bir bölge. Buğdayı zaten ithal etmeye başladık, maydanozu da mı ithal edelim?

Erzincanlı: Tarım endüstrisi dünyadaki temiz suyun %80’ini kullanıyor

Tarımsal kuraklıkla ilgili hükümetin tarım politikasındaki yanlış uygulamalarından, HES gibi doğayı sömüren uygulamalardan bahsettik. Perspektifi biraz daha açalım: “Organik Ötesi Tarım” kitabının yazarı Hakan Ozan Erzincanlı, kuraklığın nedenini doğadaki insan müdahalesine ve endüstriyel tarıma bağlıyor:

Hakan Ozan Erzincanlı

Hakan Ozan Erzincanlı

“Her şeyi gereğinden fazla harcamaya ve harcama sonucunda gereğinden fazla ürün almaya dayalı bir sistem var ama doğa bunu kabul etmiyor. Yağmurla her yerde uygun üretim yapabilirsiniz ama insan bir araziyi önce açıyor, sürüyor. Bu su kaybı yaratan bir durum. Sonra hibrit tohum ekiyor. Melez azmanı da deniyor bu tohuma, bilimsel süreçlerinden fabrikalarda üretilir. Su verdiğiniz müddetçe size çok ürün verir ama şımarıktır, çok besin ve su ister. Bunlarla toprağı tohumlayıp sürekli, sürme çapalama yaparsınız su kaybı olur. Dünyada kullanılan temiz suyun yüzde 80’i tarıma gidiyor. Demek ki bizim endüstrilerimiz temiz su oranını tarıma kaydırıyor.”

“Rusya cevizi Ankara’da olduysa, Akdeniz’de de olur!”

Endüstriyel tarımsal alışkanlıklarının yaşanan krize nasıl neden olabileceğini geçen gün yaşadığı bir örnekle anlatıyor Erzincanlı: “Güney Akdeniz’de bir köye gittim. Bütün üreticiler şikayet ediyor ‘su yok’ diye. Ama aslında komik hatalar yapmışlar. Mesela arazisi kuzeye bakan biri incir ekmiş, arazisi güneye bakan biri de ceviz ekmiş. Yani ‘su yetmesin biz ürün alamayalım’ diye yapılmış sanki. Bir üretici Rusya’dan ceviz getirmiş onu anlatıyor. ‘Rusya’daki ceviz burada olur mu?’ diye soruyorum, ‘Ankara’da olmuş’ diyor. Arazinin ortasında 300 yıllık Osmanlı kuyuları var burda su birikiyor, ama çiftçi 60 kilometre ötedeki kaynaktan çeşme suyu getiriyor. Temel sorun bilinçsizlik, düşünce fonksiyonunun tarım içinde olmaması.”

(Yeşil Gazete)

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.