Yeşeriyorum

2014 Yerel seçimlerinin önemi üzerine! – Naci Sönmez

0

naci sönmez30 Mart 2014 tarihinde yapılacak olan yerel seçimler, Türkiye’nin her açıdan önemli ölçüde büyük alt üstleri yaşamaya ramak kala yapılıyor olmasından dolayı siyaseten çok önemli bir sürece işaret etmektedir.

Esasen yerel seçimler, daha çok toplumun yerel meselelere yönelmesi gereken özellikler taşımasına rağmen, ne yazık ki memleketin içinden geçtiği bu kritik süreçte yerel siyasetin ötesinde bir politik boyuta taşındı bile.

Bir yandan AKP’nin 11 yıllık iktidar döneminin ve gittikçe hukuk tanımaz, otoriter siyasi irade sergiliyor olmasının toplumda yarattığı genel korku ve endişe, diğer tarafta CHP’nin rejimin 100 yıllık temel refleksinden uzaklaşamaz ve onu korumaya ısrarlı politik hattı, bütün bir siyaseti ve toplumu bu iki seçenek arasında sıkışmaya götürmüş durumdadır.

Toplumsal muhalefetin ve ezilenlerin, mağdur edilenlerin tarafında olan ve olması beklenen siyasal örgüt ve partilerin kendini aşamaz politikaları, söylem ve eylemleri de ne yazık ki bugüne kadar bu ablukayı dağıtabilmiş durumda değildir.

Kürt Özgürlük mücadelesinin meşru ve yasal siyasetinin en kitlesel örgütü olan BDP ise tek başına bu ablukayı dağıtmakta yeteriz kalmış, geride kalan yıllar içerisinde Türkiye halklarının önüne kucaklayıcı, toplumsal muhalefeti birleştiren büyük bir projenin kurulmasında ilerletici bir rol alabilecek gerekli hamleyi yapamamıştır.

Halkların Demokratik Partisi(HDP) bu anlamda atılmış önemli bir adımdır. Ancak tümüyle bu ihtiyacı karşılama konusunda gerekli güveni ve politik açıklığı yaratmış mıdır sorusunun yanıtı da bu yerel seçimlerde test edilecektir. Yani bu yerel seçimler her açıdan o anlamda önemlidir.

Bugün toplumsal muhalefetin eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojist ve demokratik güçleri açısından önemli olan toplumu seçeneksiz bırakmamak, AKP ya da CHP’nin yedeğine insanları düşürmeyecek bir seçenek koymak önemliydi. HDP gibi bir seçeneğin ortaya konulmaması halinde, toplumun özgürlükçü, sol politikalara yüzü dönük olan kesimleri açısından durum açıklanamaz olurdu ki, bu anlamda HDP’nin zamanlama olarak da, içinden geçtiğimiz sürecin ihtiyaçları açısından da gerekliliği tartışma götürmez bir gerçekliktir.

HDP’nin gerekli oluyor olması ya da onun önemli boşluğu dolduruyor olması HDP çatısı altında birleşik bir mücadele için bir araya gelmiş olanların tüm politik saptamalarda ve bu politik yürüyüşte tümüyle ortaklaştıkları anlamına gelmemektedir.

Örneğin biz Özgürlükçü, Eşitlikçi ve Ekolojik Sol bir siyasete inananlar olarak, HDP projesinin geçmişte onlarcası denenmiş olan ve yeterince tüketildiğini düşündüğümüz bir sol birlik projesi olarak kurgulanmasını düşünmüyoruz. Evet, solun değişik kesimlerinin bir araya gelmesinin, birlikte dayanışma içinde politika yapmasının önemli olduğuna inanıyoruz. Ancak bugün BDP artı Türkiye solu gibi bir koalisyonun toplumun beklentilerine yanıt veremeyeceği gibi politik bir ağırlık da oluşturabileceğine inanmıyoruz.

Bugün esas gerekli olanın, Türkiye’nin yeniden inşa edileceği önümüzdeki süreçte, sağa sola laf yetiştirmenin ve dışındaki tüm siyasal pozisyonları eleştirmenin ötesinde, süreçte rol almaya kararlı ve topluma bu iddiasını hissettiren bir büyük demokrasi koalisyonun oluşturulması gerektiğini düşünüyoruz.

Sadece toplumsal muhalefetin direnişine, mücadelesine kısıtlanmış, asla iktidarı ve yönetimi düşündüğünü ve bunun güvenini topluma verme kararlılığı içinde olmayan hiçbir siyasi oluşumun kendi ekseni etrafında dönmekten kurtulma şansı yoktur. O yüzden HDP’nin geleceğini aslında bu yola girip giremeyeceği belirleyecektir.

O yüzdendir ki, bu yerel seçimler HDP açısından da önemli bir sınav olacaktır. HDP’nin kaderi ve geleceğiyle ilgili bir fikre sahip olmayı tek başına önümüzdeki yerel seçim sonuçlarına bağlamadan, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler toplamı üzerinden de HDP’ye siyaseten kredi açılmasının doğru olacağının da altını çizmekte bugünden fayda vardır.

Önümüzdeki yerel seçimlerde, HDP’nin Türkiye’nin büyük çoğunluğunda seçime giriyor olması ve her yerde siyaseten varlık göstermek için binlerce insanı seferber etmiş olması dönemin ruhu içinde çok anlamlıdır. Toplumun CHP ve AKP arasında sıkıştırılmış durumdan öte farklı bir seçeneğe dikkatlerinin çekilmesinde HDP’nin ortaya koyacağı özgün politik duruşun belirleyici olacağının altını çizmekte fayda vardır.

Burada özellikle Karadeniz’de seçimlerde HDP’nin önemli bir çıkış yaptığını hatırlatmak isterim. Şu anda, Artvin Hopa’dan, Trabzon’a, Giresun’dan Ordu’ya, Samsun’dan Çorum’a kadar her yerde adaylar çıkarılmış olması politik açıdan önümüzdeki yerel seçimleri daha da önemli kılmaktadır.

Karadeniz hattı yıllardır, milliyetçiliğin ve nefretin özellikle devlet eliyle örgütlendiği bir bölgedir. Yakın zamanda, HDP milletvekilleri ve heyetinin Sinop ve Samsun illerinde yaşadıklarını hatırlayacak olursak ve tüm Karadeniz illerinde oluşan kabarmayı düşünürsek, bugün o illerde adaylar çıkarılmış olmasının ve sokaklarda meşru ve gerilimden uzak bir politikanın yapılabiliyor olmasının değerini daha iyi anlarız.

Bugün önümüzdeki yerel seçimlerde, yerel demokrasi, katılımcılık ve doğrudan demokrasi açısından Fatsa’dan 34 yıl önce atılmış olan işaret fişeğini BDP’li belediyeler 106 belediyede referans alarak ilerleme kaydettiler. Bugün Rojava’da Kürtler kendi özerk yönetimlerini oluşturup, Fatsa’nın attığı işaret fişeğini günün gerçekliği içinde daha da derinleştirerek adeta yeni bir model yarattılar.

Meseleye biraz bu açıdan bakabilir ve irdeleyebilirsek, önümüzdeki yerel seçimlerin aynı zamanda Türkiye’de nasıl bir demokrasi kuracağımıza dair bir politik süreç olduğunu anlarız. Bu seçimlerde HDP’ye verilecek her oyun, bu iki kutuplu siyasete itiraz edip var başka seçeneğimiz diyenleri büyüten bir anlamı olacaktır.

Önümüzdeki dönemin temel görevi, Türkiye’de eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojist demokratik bir Cumhuriyeti tesis etmek ve demokrasiyi inşa etmektir. Türkiye’nin demokrasi arayışı CHP ve AKP’nin politik programlarına yedeklenerek sağlanamaz. Memleketin tüm toplumsal ve sosyal hareketlerini kucaklayacak, halklar arasında eşitlikçi yaklaşımla kardeşliği kuracak, inançlar arasında ayrımcılık yapmayacak, bir arada yaşamı ve barışı inşa edecek bir demokrasi için bugün sorumluluk almamak politikada devre dışı kalmak anlamına gelir.

Bugün değilse ne zaman sorusu bugün çok önemli.

Ya kazanacağız ya da seyredeceğiz.

Bizim tercihimiz kazanmaktan yanadır!

Naci Sönmez

 

More in Yeşeriyorum

You may also like

Comments

Comments are closed.