GündemManşet

Bilim insanları Kanal İstanbul’u değerlendirdi: ekosistemine zarar verecek, deprem riskini arttıracak

0

İstanbul Bilgi Üniversitesi Deniz Hukuku Araştırma Merkezi tarafından bugün Dolapdere kapmpüsünde gerçekleşen panelde hukuki, kentsel ve ekolojik yönleriyle Kanal İstanbul konuşuldu.

Prof. Dr. Turgut Tarhanlı moderatörlüğünde gerçekleşen panelin birinci bölümünde, ‘Kanal İstanbul’ projesinin çevre denizlere, bölgenin ekosistemine ve olası İstanbul depremine etkisi konuşuldu.

20140128_142303

Düşünmeden yapılan müdahele altüst eder

İlk olarak sözü alan ODTÜ Deniz Bilimleri Enstitüsü’nden Prof. Dr. Emin Özsoy, Kanal projesinin yapılırsa yeni bir akıntıyla kendisini hissettireceğini, debi değişimi yaratacağını söyleyerek, bu debi farkının iklimsel rolünün büyük olacağını vurguladı; bölgenin su akıntılarına ve balık çeşitliliğini de tehlikeye sokacağını belirtti.

“Türk boğazları eşsiz bir hidroenerji sistemi ve ekolojik sistemleri barındıran bir insanlık mirasıdır. Kanal İstanbul gibi fazla düşünmeden yapılan bir müdahale tüm sistemleri altüst edebilir.” Diyen Özsoy, bilimsel ve teknik incelemelere ihtiyaç duyulması gerektiğini bir kere daha belirtti.

kanal_istanbul_haritasi_haber3

“Belgrad ormanıyla ağaçlandırılmış alan aynı değil”

WWF-Türkiye Doğa Koruma Direktörü Dr. Sedat Kalem, özellikle İstanbul ekosisteminin biricik yapısından bahsederek, güzergahı tam olarak açıklanmasa da, Kanal İstanbul’un geçeceği güzergahın, tam da bu fauna olduğunu belirtti. Kalem, ekosistemin doğallığının herhangi bir ağaçlandırma çalışmasıyla ölçülemeyeceğini belirterek “bugün bir yerde ağaçlandırma yapıldı, bu ağaçlandırılmış alanın gerçek bir doğa ekosistemine dönüşebilmesi için belki yüzyıllar gerekir. Bir büyüğümn söylediği gibi ‘Eğer ağaçlandırdığın bölgeye ağaçkakan yuva yapmamışsa orası doğal alan olmaz.’ Bu açıdan Belgrad Ormanı ve alelade ağaçlandırma  yapılmış bir alanı karşılaştırmak çok farklıdır” dedi.

Türkiye’deki tür çeşitliliğinin tüm Avrupa kitasından daha fazla olduğunu hatırlatan kalem, insanların “ekolojik ayak” izine dikkat etmesi gerektiğini belirterek “şu anda dünyada yaşayanların ekolojik ayak izi 1,5 dünyanın üretileceği seviyede. Biyolojik çeşitlilik azalırken insan müdahalesi artıyor” yorumunda bulundu.

İstanbul’un da Karadeniz ve Akdeniz arasındaki geçiş bölgesinde olmasından dolayı 270’i endemik olmak üzere 2 bin bitki türüne ev sahibi olduğunu söyleyen Kalem, pojenin özellikle kıyı kumulları, fundalıklar, sulak alanlar ve ormanlar açısından tehlike teşkil ettiğini belirterek, şu gerçeği ekledi: “İstanbul’da son 12 yılda kaybedilen ormanlar ulaşım bölgelerinde bulunuyor.”

Konuşmasının sonunda Çevre ihtilafları haritasını hatırlatan Kalem, şu anda İstanbul’da yaşanan sorunun tekil değil, ülkenin her yerinde yaşanan çevre sorunlarının bir halkası olduğunu ekledi. İstanbul’un yarısını şantiye alanına dönüştürecek projenin hep inşaat diliyle konuşulduğu, halbuki doğa açısından bakılmasını gerektiğini hatırlatan Kalem, “Ya kanaldan ya da İstanbul’dan olacağız, ortası yok” dedi.

“Kanalın Marmara çıkışında deprem 10 şiddetinde hisedilir”kanal-3

Peki kuş göç yolu, Belgrad Ormanı, Terkos gölü, boğaz akıntıları, balık çeşitliliği gibi pek çok doğal sürece balta vuracak ve bölgenin ekosistemini değiştirecek proje olası deprem riskini arttırır mı? İTÜ Maden Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Naci Görür’e göre evet. “Güzergahı Marmara depreminin beklendiği fay hattına yaklaşık 10-12 km uzaklıkta yapılacak Kanal İstanbul projesi, bölgeye yeni yerleşimlerin kurulmasına neden olacak, bu da depremdeki can ve mal kaybı riskini arttıracak” dedi Görür. Yanı sıra kanalın yapılması planlanan Küçükçekmece hattının da bölgenin en çürük zeminine sahip olduğu, buraya yapmanın çok daha fazla maliyet getireceğini belirtti. Görür, kendisinin yaptığı hesapla, en az hafriyat çıkacak şekliyle bu güzergahta 355 milyon metreküp toprak ve hafriyat çıkacağını belirtti.

“Yaptığımız çalışmalar sonucunda Marmara’nın büyük bir depreme gebe olduğunu görüyoruz. Deprem beklenen bir kentte canınızın istediğini yapamazsınız. Daha fazla yapıyla riski arttırırsınız. İnsanların can güvenliğinin olmadığı bir kentte, üstelik de ülkenin dünya kadar derdi varken siz servetinizin büyük kısmını neden yapıldığını anlayamadığımız bir yapıya yöneltirseniz bu doğru bir yaklaşım olmaz” dedi. Deprem modelleme senaryolarının görece en hafifinde dahi, kanal nerede yapılırsa yapılsın Marmara’ya girdiği yerin en az 10 şiddetinde etkileneceğini söyleyerek, “depremde bu yapı çok ciddi sınanacaktır” dedi.

(Yeşil Gazete)

More in Gündem

You may also like

Comments

Comments are closed.