Yazarlar

Tozkoparan’ın papağanları – Kemal Tuncaelli

0
Kemal Tuncaelli
Kemal Tuncaelli

Sabahları kahve içmeyi severim. Yataktan kalktığımda yaptığım ilk iş kahvemi hazırlayıp, balkona çıkmaktır. Kahveyle birlikte günün ilk sigarasını da yaktığım için evin sigara içilmesi mümkün tek mekanı olan balkona yürürüm.

Kemal Tuncaelli

Kemal Tuncaelli

Evimin önünden bir yol geçer ve yolun paralelinde de Havalimanı-Aksaray tramvay hattı bir yılan gibi uzanır. Sabah telaşı içinde hemşerilerim arabalar ve tramvay vagonları içinde önümden geçip günlük nafakalarının peşine düşerler. Ben her gün artan bu trafik keşmekeşini görmezden gelip, tramvay hattının ardındaki yoksul Tozkoparan semtinin sosyal konutlarının yer aldığı yamaca doğru bakarım. 60’lı yıllarda gecekondu önleme projesi kapsamında yapılmış bu sosyal konutların, yaklaşık 60 hektarlık bu semtin büyük kısmı yeşil alanlardan oluşur. Bu alanın yaklaşık üçte ikisi bahçelerden ve bahçelerde yer alan değişik cinste ağaç, bitki ve çalılardan oluşan, bakımsızlıktan bir cangılı andıran yeşil bir manzara sunar izleyen meraklı gözlere.

Bu cangıl birçok canlı türüne ev sahipliği yapar ve bir yaşam alanı yaratır kentin tam göbeği sayılabilecek bu yerde. Kumrular, serçeler, martılar, sığırcıklar, ille de kargalar. Sabahı onlar da karşılarlar, uçuşurlar, ötüşürler. Havada yaptıkları akrobasi numaraları sabah mahmuru gözlerim için keyifli bir gösteri olur her zaman. Kahvem, sigaram ve izlemeye doyamadığım kuşlar, sabahın ilk aktivitesidir benim için.

Yaklaşık 4-5 yıl öncesi büyük bir şaşkınlıkla semtimizin bu sakinlerine yaban diyarlardan başka misafirlerin de katıldığını gözlemledim. Apartmanımızın bahçesinde ağaçlardan gelen kuş seslerine baktığımda gözlerimin alışık olmadığı yeşil bir kuşun var olduğunu gördüm. Bir evden firar etmiş özgürlük kaçağı bir papağan diye düşünürken yalnız olmadığını aynı ağaçta 5 papağan daha olduğunu gördüm. Bir süre ağaçta eyleştikten sonra hep birlikte uçuştular.

O karşılaşmamızdan sonra kah bahçemizde kah karşıda anlattığım cangılımsı alanda onlarcasını gözlemledim. Nasıl ve nereden geldiklerini bilmiyorum ama artık Tozkoparanda bir papağan kolonisinin varlığının beş yıldır canlı tanığıyım. En son onbeşe yakın papağanı bir ağacın üzerinde ve sonrasında uçarken gözlemledim.

Her sabah diğer kuşlarla birlikte onlardan bir kaçının uçuş numaralarını ve seslerini dinlemekten keyif alıyorum.

Kentin orta yerinde oluşmuş bir yeşil alanın, kendi doğal ortamı olmasa bile bir papağan sürüsüne yaşam hakkı tanıması ve onların yaşayabileceği bir alan oluşturması oldukça öğreticiydi benim için.

İşte bu yaşam alanı şimdi son günlerini yaşıyor. Sosyal konutlar kentsel dönüşüm projesi kapsamında yıkılacak, bu konutların yerine devasa binalar dikecekler ve yeşil alanlar yerine nur topu gibi betonlaşmış bir semt bulacağız karşımızda. Bu dönüşümden 6436 hane etkilenecek. Hane başına 4 insan olsa 24-25 bin insanı direk etkilenecek bu projeden. Bu insanların kaçı aynı semtte yaşamını devam ettirebilecek belirsiz.

Kentsel dönüşümün görünürdeki temel gerekçesi deprem riski ve binaların eski olması. Buraya kadarı doğru… Bir yenilenme şart. Fakat önemli olan şimdiki sakinlerinin aynı yerde yaşama devam etme ve konut edinme hakkı sağlanacak mı? Bu yurttaşlarımız verdikleri yerlerinin karşılığında orada yeni bir konut elde edebilecekler mi? Peki, şimdi ki yeşil alan oranı korunacak mı? Hiç sanmıyorum. Şimdiki 6436 hanenin yerine en az 3-4 katı kadar lüks konut çıkarmazlarsa yaptıkları bu işe girişmezlerdi zaten. Geçmiş yıllarda kent merkezlerinden uzaklaşan varsılların kent merkezlerine dönme projeleri bu kentsel dönüşüm numarası… Şehrin merkezinde yoksulların ne işi var diye düşünüyor bu haspalar.

Kentsel dönüşüm Tozkoparan’da sadece semt sakinlerini değil, oradaki ağaçları, bitkileri ve onlar sayesinde yaşamını sürdüren börtü böceği, kuşları ve benim sevgili papağanlarımı da yuvasız bırakacak.

Bizim arka binanın görevlisi bir arkadaşla bu durumu konuşuyorduk. Yoksul, namuslu, çalışkan bir emekçi… Bahçede konuşurken laf papağanlara geldi. “Abi” dedi “şu papağanlardan birkaç tanesini yakalasak” diyorum. “Çok para ederler değil mi?” diye sordu. Ben de hayvanları rahat bırak, özgürce bir yaşam onların da hakkı dedim ama biliyorum ki yakında Tozkoparan’da ne yoksullar kalacak ne de papağanlar.

Birileri hepsini oradan kaldırmak için çoktan düğmeye bastı zaten ve kaderleri aynı.

Durdurmak için papağanların bir şey yapma şansı yok ama bizim hala var. Tozkoparan için de dünya için de…Çanlar hepimiz için çalıyor.

Kemal Tuncaelli

More in Yazarlar

You may also like

Comments

Comments are closed.