Dış Köşe

Bangladeş ve Kooperatifler – Metin Yeğin

0

Bangladeş’i biliyor musunuz? 144000 km2  yüzölçümlü, 150,5 milyon nüfuslu bir ülke, şöyle bir hatırlatma yapıyım son bir keskin ve kesinlikle yıkıcı bir hamle ile iş kazasında bizi solladı. Bir binanın çökmesi sonucu 1127 tekstil işçisi hayatını kaybetti. Hatırladınız şimdi kesin değil mi? Belki sayıyı tam olarak hatırlamıyorsunuzdur bin küsur filan diyorsunuzdur, eh şöyle 127’lik bir küsürat. Ölen sayısı artınca insan daha yok oluyor. Sadece küsurat ve iktisat başka bir şey değil.

Fakat üzüntünüzü azaltacak bir şey yazıyım hem atölyelerin bazısının sahibi hem bina müteahhidi Pakistan’a kaçarken kıskıvrak yakalandı. Eh her şey çözüldü artık. Geriye sadece ölenlerin ruhuna dua okutmak dışında bir şey kalmıyor. Her şey çok basit bu kapitalizmde. Bir sayıdan başka bir sayıya dönüşüyorsun o kadar. Bir†nevi sayısal reenkarnasyon, bir sayıdan diğer sayıya. Yaşayan tekstil işçisi ki buna yaşamak diyorsan ve ölü tekstil işçisi. İktisadi bir mukadderat.

Durun hemen şöyle bir üzülüp, savuşturmayın, çünkü anlattığım sizin hikayenizdir sevgili Kürt kardeşlerim. Barış süreci! ile kentlerinize düzenlenen yatırımcı -ki biz buna burjuvazi diyoruz kendi aramızda- ziyaretçi akınlarının yapmak istediği şey bu. Kürt illerinden yeni bir Bangladeş ortaya çıkarmak. Bir belediye başkanımız bunu zaten açıkça, bir çalıştayda yüzünü burjuvaziye dönüp ifade etmişti. ‘Neden biz de Çin gibi kendi merdiven altı atölyelerimizi kurmayalım’ demişti. Eh ben de şimdi aynen bundan bahsediyorum. Merdiven altı ya da 11 katlı bir atölyede çalışarak hızla ölmekten ya da binanın daha da hızlı bir şekilde çökerek  ëmaalesef hayatınızı kaybetmenizden.í Bu kelimelerle ifade edileceksiniz, ailenize baş sağlığı, yaralılara acil şifa ve size de Allah rahmet eylesin…

Burada yeri gelmişken bir başka şeye de dikkat çekmek istiyorum. Siz bugüne kadar hiç zenginlerin toplu halde ölümüne rastladınız mı? Yani bir zengin aileden 3 kişinin ya da en fazla 5 kişinin öldüğünü gördünüz mü? Ölmezler onlar. Ölürlerse kime bırakacaklar miraslarını. 1127 tekstil işçisi bina çökmesinden, AVM inşaatında çalışan 24 işçi çadır yangınından, 7 doğalgaz işçisi birbirlerini kurtarmak için, 45 maden işçisi grizudan filan ölür. Hadi zenginler çok değil ama neden onların hiç çadırları yanmıyor? Neden binaları başlarına çökmüyor? Neden doğalgazla ya da grizuyla muhatap olup ölmüyorlar? Neden sadece filmlere konu olacak, tekli, münferit, itinalı cinayetlere maruz kalıyorlar ender olarak? Haksızlık değil mi bu? Bizde mirasımızın ele geçirilmesi için, mesela altları çizilmiş kitaplarımızın, yemeğimize itinayla zehir katılarak ölmek istiyoruz. En azından bir Agatha Christie romanının maktul kahramanı olma hakkını kazanmak istiyoruz.

Aylık 30 euroya varmayan maaşlarıyla çalışan 3 milyon Bangladeşli tekstil işçisi, bu sömürünün doğal sonucu olarak, her katına biraz daha fazla tıkıştırılmış tekstil makinelerinin ağırlığı altında, tabii ki yine bu sömürünün sonucu olarak, çürük malzeme ile inşa edilmiş binalarda çalışmak zorunda olduğunda, bu binalardan biri ya da birkaç tanesi çöktüğünde katil yine uşak, pardon müteahhitten başkası değil mi? Hemen burada ikinci hamlesi gelir kapitalizmin ‘sen suçlusun.’ Satın alıyorsun ya bu mutena markaları. Suçu yay, herkese bulaştır. Kenara çekil tırnağını törpüleyerek fırtınanın dinmesini bekle. Nasıl olsa moda defilelerinin fantezi mankenleri, bir haber sonra, alımlı bir şekilde salınarak ekranlarımızda yürüyerek unutturur hepimize bin ve küsur ölüyü.

Ne namussuz müteahhitleri durdurmak ne de sizin satın almaktan bir süre için vazgeçeceğiniz tişörtler engelleyebilir bu ölümleri. İstediğiniz kadar sıkı tutun bina sağlamlık kontrollerini, fark etmez. Mesela Diyarbakıríın patronları ağzını sulandıran yüzde 75 işsiz oranıyla eğer sömürünün en alt çarkı olmaya aday oluyorsanız, bu ölümlere hazır olun. Bu yüzden ekoloji kooperatifleri birlikte ile kırda yetiştirdiğimiz gıdanın işlendiği, işsiz işçi kooperatifleri ile üretim atölyelerinin imal ettiği, yani işçinin ve halkın doğrudan ürettiği ve denetlediği kooperatifler durduracak ölümleri. Ölüm sadece Allahın emri olsun, patronların canı cehenneme…

Metin Yeğin – Özgür Gündem

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.