ManşetYazarlar

Bir fidan uğruna, İdeolojik değil Ekolojik olarak – Halil Azak

0

İstiklaldeyim. Havada aşk kokusu var, ama bilindik bir aşk değil bu.

Yağmur yıkıyor sokakları , eylemciler de sokakları temizliyor bir yandan. Saat bilmem kaçta miting varmış, bize ne mitingten.

Siyasi partilerden azade bir birlik oluştu burda. Yaşananlar inanılmaz, yeni tanıştığınız adını bile hatırlamadığınız insanların size evini açması burda olan.

Televizyonlarda 3-5 ağaç diye küçümsenen bir şekilde başladı bunlar.Mevzu o kadar da basit değildi oysaki. O 3-5 ağaç önce Kazdağları oldu, sonra Alakır oldu , Antalya’da kesilen 1000 yıllık Sedir ağaçları oldu, Artvin oldu , Gerze oldu , Bergama oldu , Peri vadisi oldu, bütün vadiler oldu , nehirler oldu, fidan oldu, tohum oldu, toprak oldu.

Yaşamak için sağlıklı toprak , su ve havadan başka birşeye ihtiyacımız olmadığını özümsemiş insanların aşkıyla başladı, beni Çanakkale’den buralara sürükleyen de tam da bu naif duyguydu.İnsanların 3-5 ağacın hakkını savunabilme iradesi ve cesaretiydi.

Peki sonra ne oldu ? Kapitalist düzenlerde her zaman olduğu gibi aramıza ajanlar karıştı, devletin hesaplı provakatörleri karıştı , gündüz helikopterler keşif uçuşları yapıp gece ona göre strateji belirleyip karanlıkta rastgele gaz bombaları attılar ,üzerimizde satranç oyunu oynadılar. Neye uğradığımızı şaşırdık, tam da o an önde olmak , ortada olmak , arkada olmanın bir farkı olmadığını gördüm, hepimiz birdik tek bir organizma gibi dalgalanıyorduk.

Peki biz bu oyunda neydik ? Bir oyunun değersiz taşları mı? Piyon muyduk sadece, piyon muyuz ? Eğer eylemin özüne sahip çıkarsak değil.Güçlü müydük ? Güçlü müyüz ? Evet güçlüydük ama bu güç fiziksel varlığımızdan ibaret değildi asla. Bir ruhumuz olduğunu da hatırladık.

Gökler dile gelmiş konuşurken şimdi , Gezi Parkında , Reyhanlıda , Roboskide, geçmişte tüm Türkiyede , hatta dünyada iktidar odakları tarafından zulme uğramış, zarar görmüş ve ölmüş tüm varlıkların anısına ve ruhları adına gelin  bugün parklarımıza fidanlar , tohumlar ekelim, can suyu hazır bile. Göklerin mesajı ulaştı mı size ?

Atılan gazlar öyle birşey ki ilk günkü bilgisizliğimle yüzümü yıkadım iki saat sonra, oysa limon da sürmüştüm gözlerime,daha da beter yandı gözlerim.Anladım ki bizi suya düşman etmeye çalışmışlar. Su bize düşman olabilir miydi peki ?Bunu başarabilirler miydi ? Ne mümkün..

Miting olacakmış deniyor, bilemiyorum. Miting ne yahu miting de ne ola ki ? Bu mevzu bir partinin aynı tahakkümü üzerimizde kurması için izin verilecek kadar değersiz mi? Mevzu ideolojik değil ekolojik. Bunu vücudundaki suya , yediğin gıdalara ve hatta bakteri ve mikroorganizmalara sor.

Nasıl ki en ufak bir varlık emaresi bile binlerce başka varlık barındırıyorsa bünyesinde,biz de günlerdir tüm Türkiyede öyle bir organizmaydık. Herkesin yapacağı birşeyler vardı; kimisi ön saflarda göğüs gererken kimisi benim gibi ortalarda , kimisi geride , kimileri evinin balkonundan tencere tava çalarak, kimileri kornaya basarak , kimileri yaralılara yardım ederek, kimileri yiyecek ve su taşıyarak, erzak taşıyarak dahil oldu bu sürece. Kimileri de diyor ki yabancılardan destek istemeyin. Aa benim canım dünya da ayrı bir organizma , gerçekten desteğini gördüklerimiz be bizi mutlu eden devletlerin resmi açıklamaları değildi ki.Dedik yaa mevzu ideolojik değil ekolojik, tüm dünyada eko yani yuvamız evimiz saldırı altında değil mi ?

İktidar medyasının baştan sona şahit olduğu uyuyan ve uyutulan milyonlarca insan, sosyal medya sayesinde oldu bu. Hayaller kurduk ve bunları paylaştık , yüzken bin oldu, binken onbin oldu, yüzbin oldu , milyonlar oldu aynı hayale ortak olanlar. Taksimde kaç kişi vardı saymaya kalkmayın , taksimde milyonlardık biz.Aynı hayalleri besleyince neler yapabileceğimizi gördük.

Yağmur daha da hızlı yağıyor şimdi. Dinlesene bi yağmuru, içinden slogan atmak geliyor mu sahiden ? Sessizliği bir dinlesene, yağmur nasıl da konuşuyor bizimle.

*** Şimdi bir hayal daha kuruyorum, ölenlerin anısına dikeceğimiz fidan ve tohumlarla birlikte kimseden ses çıkmasa , sadece dinlesek, sonra bir ağıt türküsü yaksak bizi bu çığlıkları atmaya iten tüm kadim ruhlara, gözyaşlarımız yağmura karışsa. Şimdi kalbimizi dinleme zamanı, sessizliği dinlemek nasıl olurdu , çıt çıkmadan konuşmadan durabilir miydik ? Becerebilir miyiz? Gerçekten tek yürek olabilir miyiz? Olalım mı hadi? Yürekten dokunmayı yaşayalım mı? Yanımızdakilere sarılalım mı ? Provakatör olsun, ajan olsun onların da kalpleri çözülür belki.Yine akış karar verecek buna, sesim , hayalim yine ulaşır mı size , ortak çıkan binlerce insan olur mu? Görücez hep birlikte.

Bugün slogan atmak yerine tüm sıfatlarımızı, etiketlerimizi, flama , bayrak ve işaretlerimizi bir kenara bırakıp sadece insan olma ve varlık olma bünyesinde birlik olmayı deneyimleyebilecek miyiz?Yağmuru dinleyin o size asla yalan söylemez. Bir tohumla başladı herşey , suyla , toprakla başladı.

***76 yaşındaki ninenin haykırışı yeterli benim için, toprağa basabilme sevdasıyla çıktım ben bu yola.Sahi siz en son ne zaman toprağa bastınız?*** Hadi bir hayal daha kuralım bugün , ayakkabılarımızı çıkarıp parklarımızda , son kalan parklarımızda türkiyenin her yerinde toprağa basalım, bizi sarmasına izin verelim.Eylemin sadece 3-5 ağaçtan ibaret olmadığını, toprak olduğunu , su olduğunu , nefes alabilme olduğunu ve herşey olduğunu gösterelim herkese.

http://www.youtube.com/watch?v=xZTYDbv4tbY

 

 

Halil Azak

 

More in Manşet

You may also like

Comments

Comments are closed.