İklim KriziManşet

İklim Değişikliği ve Göçler 1 – Belkıs Gökbulut

0

İklim değişikliğinin oluşturduğu etkilerle birlikte dünyanın bazı bölgelerinin yaşanılamaz duruma gelmesi ve bu bölgelerden göç edecek insanların daha güvenli bölgelere yerleştirilmesiyle nüfus değişimlerinin yaşanması beklenmektedir. Bu durumun hızının nasıl değişeceği ve gelecekte ne kadar insanı etkileyeceği kesin olarak belli olmasa da, yapılan çalışmalar 2050 yılına kadar 200 milyon kişinin bulundukları bölgelerden göç etmek zorunda kalacaklarını gösteriyor.

Artık Dünya üzerinde iklim değişikliğinin etkileri açıkça fark edilebiliyor ve bu konu sıkça uluslar arası gündemin üst sıralarında yer alıyor. Geçtiğimiz hafta Avustralya  iklim değişikliğinden etkilendiği için evlerini terk etmek zorunda kalacak insanlara verilmesi gereken statüyü gündeme getirdi. Bu durum Dünya’nın vardığı noktayı açıkça ortaya koyuyor.

İklim değişikliğinin meteorolojik etkileri bölgede yaşayan insanları iki farklı şekilde göçe zorlayacak:

1) Deniz seviyesindeki artış, tarım alanlarının hasar görmesi, kuraklığın yaşanması ve su kıtlığı gibi belli bir süreçte yaşanacak olan problemler sebebiyle,

2) Aşırı yağışlardan dolayı yaşanacak olan seller, fırtınalar ve buzul göllerindeki taşmalardan kaynaklanan ani iklim olaylarının yaratacağı problemler sebebiyle.

Öncelikle, farklı emisyon senaryolarına dayanarak küresel deniz seviyesinin 2030 yılına kadar 8cm ila 13cm, 2050’ye kadar 17cm ila 29cm ve 2100 yılına kadar  ise 35cm ila 82cm arasında yükselmesi beklenmektedir. Bu durum kıyı şeritlerindeki bölgelerin sular altında kalabileceği anlamına gelmektedir.

IPCC’nin gelecekte karbondioksit salımına sınırlama getirilmemesi durumunda öngörülen senaryolarında, artan küresel sıcaklık nedeniyle  Dünya’daki sulak alanların 2050 yılına kadar %25’inin, 2100 yılına kadar ise %42’sinin yok olması beklenmektedir. Bu durumda, yakın gelecekte Dünya’da su savaşları yaşanması olasılılığı yüksektir. Bunun yanı sıra  iklim değişikliğinin etkisi ile bazı bölgelerde yağışların sıklığı ve yoğunluğunda artış görüleceği ve  bu bölgelerde sık sık su baskınları yaşanacağı tahmin edilmektedir. Örneğin, buzulların erimesi ile birlikte Nepal, Peru, Bhutan gibi dağlık ülkelerde ani buzul gölü taşmalarıyla oluşacak sellerde artış yaşanması beklenmektedir. Southampton Üniversitesi’nden Robert J. Nicholls ve Hadley Merkezi’nden Jason O. Lowe’un 2005’te (gelecekte orta düzeyde salım gerçekleşeceği tahminine göre) yaptıkları çalışmaya göre dünyada sellere maruz kalacak insan sayısının 2050 yılına kadar her yıl 10 ila 25 milyon kadar, 2100 yılana kadar ise her yıl 40 ila 140 milyor artacağı tahmin edilmektedir.

Kısaca; iklim değişikliğinin etkisiyle küresel sıcaklık artarken, dünya üzerindeki her bölgenin kendine has iklim karakteristiklerinden dolayı bu süreçten farklı etkilenmesi beklenmektedir. Örneğin; 2050 yılına kadar Güney Asya musonun daha güçlü bir hale gelmesi, bunun sonucunda Batı Hindistan ve Bangladeş’in daha çok yağmur alacağı tahmin edilmekte. Buna karşılık, alçak ve orta enlemlerde daha az yağmur oluşması öngörülmektedir. Kurak mevsimlerde dünyanın genelinde, özellikle Hindistan alt kıtası, Çin’in bazı bölümleri ve And dağlarında su kaynaklarında azalma meydana geleceği ,  Sahra altı Afrika’nın yıllık %10 daha az yağış alacağı tahmin edilmektedir.  IPCC’nin 2007’de yayımladığı rapora göre 2020 yılına kadar Afrika’da yağmur suyuyla beslenen tarım ürünlerinin %50 azalacağı öngörülmektedir. Aynı raporda 2050 yılına kadar Asya’nın merkezi ve güneyinde tarımsal üretimin %30 azalacağı  ve  balık rezervlerinin kutup noktalarına ve daha soğuk sulara göç edeceğinden bahsedilir. Deniz suyunun sıcaklığının artması ile birlikte deniz yosunlarının çoğalması ve bu durumun mercanlar üzerinde zararlı etkiler oluşturmasının beklendiği belirtilmektedir. Tüm bunların sonucunda beslenme bozuklukları ve salgın hastalıkların çoğalmasıyla insan sağlığının büyük bir risk altına gireceği tahmin edilmektedir.

İklim değişikliğinden kaynaklanan olaylar ve sonuçları pek çok etkenle birlikte değerlendirilmelidir. Gelecekte dünya nüfusunun artması, dağılımı, iklim değişikliğinin oluşturacağı çevresel etkilere karşı direnç gösterilmesi ve uluslar arası toplumların sera gazı salımlarını sınırlandırarak gelişmemiş ülkelere iklim değişikliğine uyum sağlayabilmeleri için destek olunması ile ilgili çalışmalar yapılması ve tüm bunlarla ilgili politikalar üretilmesi çözüm süreci açısından önemli bir aşamadır.

 

Belkıs Gökbulut

Boğaziçi Üniversitesi
İklim Değişikliği Çalışma Grubu

More in İklim Krizi

You may also like

Comments

Comments are closed.