Dış Köşe

Viva Chavez -Metin Yeğin

0

Bolivarcı devrimin lideri Hugo Chavez öldü. Bir devlet başkanının ölümüne bu kadar üzüleceğimi düşünmüyordum ama gerçek, her zaman size gerçeği hatırlatır. Chavez’i seviyordum çünkü kapitalizmin çanına ot tıkıyordu, birçok kez yaptı bunu.

2005’te Chavez’le görüşmeden hemen önceydi; 

Başkan Chavez’i bekliyordum. Caracas’ta ‘Beyaz Ev’in içindeki ofislerden biriydi. Bolivar Devrimi’nin (!) yazıldığı yerlerdi. Bakanlar, bürokratlar, danışmanlar, memurlar dolaşıp duruyorlardı. Havada başka bir duygu vardı. Ne denirse densin diğer devletlerin ofislerinden farklıydılar. Kravatsız adam sayısı, kravatlılardan çok çok fazlaydı. Hepsi bizim arkadaşlara benziyordu. Ben bile, boynunda bir bandanayla koridorlarda dolaşan saçı sakalı birbirine karışmış biri bile hiç garip görünmüyordum. Koridorlarda oturuyorduk. İki kahve söyleyip, sigaralar eşliğinde devrimden söz ediyorduk. Başkanlık sarayından çok üniversite koridorları gibiydi. Güzeldi.

2006 bir işgal fabrikasında konuşuyorduk.

Müdürler falan ne oldu? ‘Bilmem bize gerekmiyor. İşçi komitesi var o aynı zamanda üretimi de örgütlüyor.’ Peki işçiler kaytarmıyorlar mı? ‘Niye ki kendi yerleri? Yere düşenlere bile sahip çıkıyorlar.’ Niye patron mu oldular. ‘Hayır kendileri için çalışıyorlar.’ Yani? ‘Fabrikanın %51’i devletin %49’i işçilerin.’ Kontrol? ‘İşçilerin tabi ki.’ Kooperatifin kaç üyesi var? ‘Herkes.’ Peki işe yeni başlayanlar? ‘Otomatik olarak 6 ay sonra kooperatif üyesi oluyorlar.’, Yani ? ‘Fabrikanın %49’una sahip oluyorlar.’ Buna kim karar verdi? ‘Biz, geçen toplantıda. Bir de bazen kahvede bir araya geliyoruz.’ Kahve ne? ‘Tek örgütlenebilme alanımız.’ Peki bu yeterli mi? ‘Aynı zamanda Bolivar devrimi olmadan olmaz. Yoksa tek başına yetmez.’ Türkiye deki işçilere bir şey söylemek istermisiniz? ‘Birleşmek ve mücadele etmek lazım. Haa bir de Chavez lazım.’, ‘Yoksa?’…

2008’de tek bir refendum kaybetmişti. Onun ardından bir röportajda bana sorulmuştu;

Kararnameler ve yasalarla sosyalizm kurulabilir mi Venezüela’da? Chavez’e yönelik süren ‘tek şef, ‘caudillo’ eleştirileri, bürokratik işleyiş, polis güçlerinin öğrencilere, her renkten muhalefete aşın şiddet kullanması gibi örnekler Venezuela için nasıl bir geleceği şekillendiriyor?

Doğrusu muhalefete aşırı şiddet kullanılması tanımı bana gerçekten garip geliyor. Bir ülke düşünün, TV istasyonu sahipleri darbe yapmış ve darbe sonrası hala TV yıllarca yayınına devam ediyor. Ben oradayken sağcılar gösteri yaparken polisler sokağa bir kurdele çekiyorlardı. Oraya göstericiler vardığında kurdeleye biraz daha geri çekiyorlardı o kadar. Chavistler gelip, niye müdahale etmiyorsunuz diye polislere kızıyorlardı. Sonra kendileri müdahale edip gaz bombaları atıyorlardı göstericilere karşı ve bu arada da gözleri damlarda; çünkü daha önce halka hep damlardan ateş açılmış. 1989’da ayaklanmada resmi rakamlara göre 350 kişi gerçekte 3 bin kişinin öldürüldüğü bir ülkede polisin aşırı şiddetle müdahalesi demek abartılı bence. Dünyanın her yerinde polis polistir. Polisi savunacak durumum yok, ama Chavistler ve bazı solcularda Chavez’ in hatasının esas olarak bu gösterilere karşı müdahalede bulunmamasıdır diyorlar. Kararnamelerle, yasalarla sosyalizm kurulabiliyor mu sorusuna ise diyeceğim şu, sosyalizm mi bilemem ama Bolivarcı devrimin en önemli unsuru bu zaten. Yani seçimle başa gelme, anayasa, referandum ve sonrası. Chavez, her yeni adımını ve meşruiyetini zaten buradan aldı. Bu noktada esas sorunun örgütsüzlük olduğu bir ülkede kendi destek noktasını buradan alıyor. Eğer bu dinamik, esas olarak taban seferberliği ve özyönetim örgütlenmesini geliştirebilirse daha güzel günler olabilir. Yani sonuç olarak bir mücadele süreci bu ve bence devrimci bir mücadele süreci. Diyebilirim ki, Venezüela’da devrimci mücadele devam ediyor hâlâ.

2012 seçimlerden hemen sonraydı:

Aslında muhalefetin üzerinde bile çok önemli bir başarısı vardır göz ardı edilen. Ülkede yüzde 44 oy alan muhalefetin programına bakarsanız, bir sosyal demokrat ve hatta ‘sosyalist’ bir  programdır. Chavez’e karşı en sağın bile umutsuzca desteklediği bu programdaki bu durum bile Chavez başarısıdır. Chavez’in seçimi kazandıktan sonraki yaptığı balkon konuşmasında dediği ‘Neoliberalizme asla geri dönmeyeceğiz. Sosyalizm yolunda yürüyeceğiz’ sözleri en azından program bazında bütün ülkede, yüzde 80’lere varan bir şekilde kabul görüyordu. Her tarafımızın sağ olduğu, laf da bile neoliberalizme laf söylemeyen, ana muhalefet partisinin olduğu, bir ülkede yaşayınca bu durum daha da çarpıcı geliyor insana.

Ve henüz birkaç ay önce;

Uzaktan bakıldığında, herkes evde pijamayla otururken televizyonu açtığınızda, birden Chavez gibi kırmızı gömlekli bir adamın, devrimden ve sosyalizmden bahsettiği sanılıyordu. Aslında Chavez, ortada yokken, 1989 yılında neoliberalizme karşı isyan eden Caracas’lılardan binden fazla insan öldürüldü. Yoksulluğa ve sefalete karşı bir isyandı. Bu büyük ‘Caracazo’ isyanından sonra, 1992’de Chavez ve arkadaşları halkçı bir darbe için harekete geçtiler. Tutuklandılar. Bu halk isyanından, Chavez doğdu. 1998?de ilk iktidara geldiğinde, pek sosyalizmden söz etmiyordu. Ona karşı saldırıldığında halktan öğrendi. Bu yüzden Chavez’den sonra ne yapacaksınız diye sorduğumuzda siyasal hareketler, ‘Chavez çok önemli ama henüz o yokken biz vardık.’ diyorlardı. Bir ara Edgar evine geldi. Biraz toplantıyı dinledi. Söz aldı. ‘Chavez devrimin babası değil, evladıdır’ dedi…

HASTA SIEMPRE COMANDANTE

Metin Yeğin – Özgür Gündem

More in Dış Köşe

You may also like

Comments

Comments are closed.